Tura Türk
HV
14 EKİM Salı 19:06

Kadınların Sessizce Tiksindiği Adam Rolleri: İlişkilerde Kayıp ve Yanlış Anlamalar

Ahmet Tekin
Ahmet Tekin

İlişkilerdeki en büyük sorunlardan biri, bazen farkında olmadan kendini doğru şekilde ifade edememek ya da ilişkiyi yanlış temeller üzerine kurmaktır. Erkekler, kadınların ne istediğini anlamaya çalışırken bazen öylesine hatalar yaparlar ki, sonunda bu ilişkilerde kadınlar için "sessizce tiksinilen" adamlar haline gelebilirler. Peki, nedir bu rolleri belirleyen unsurlar? Erkeklerin kadınlar tarafından neden tiksindirici olarak algılandıkları, ilişkilerdeki en temel yanılgıları nelerdir? Bu yazıda, kadınların sessizce tiksindiği adam rollerini ele alacak ve erkeklerin ilişki dinamiklerinde nasıl daha sağlıklı bir denge kurabileceklerine dair ipuçları vereceğiz.

Fazla İlgili, Sürekli Soran Adam: İlgi mi, Çaresizlik mi?

Kadınlar, ilişkilerde dengeyi severler. İlişkiyi sürdürebilmek ve ona değer katabilmek için her iki tarafın da eşit bir şekilde çaba göstermesi önemlidir. Ancak, bazı erkekler bu dengeyi aşarak aşırı ilgi gösterir. Sürekli soru soran, her an kadının yanında olmak isteyen, sürekli "ne yapıyorsun?", "nasıl hissediyorsun?" gibi sorularla kadının alanını daraltan bir erkek, başlangıçta hoş görülebilir ama zamanla bu ilgi, çaresizlik olarak algılanmaya başlar. Kadın, erkeğin güvenini kazanamadan, kendini sürekli olarak sorularla, mesajlarla, telefon aramalarıyla boğulmuş hisseder.

Ayrıca, bu davranışın bir başka boyutu da erkeğin kendini sürekli olarak kadına kanıtlamaya çalışmasıdır. Kadın, ilişkiyi doğal bir şekilde ilerletmek ve her iki tarafın da kişisel alanına saygı göstermek isterken, fazla ilgi gösteren erkek, güven eksikliğinden ötürü sürekli kadının onayını bekler. Bu da kadının, erkeğin güvenilirliğinden şüphe duymasına yol açar. Kadın, ilişkiye girerken bir yol arkadaşı ve partner arar, sürekli peşinden sürüklenen bir "hayran" değil.

Sınır Koyamayan Adam: “Hayır” Diyemeyen Erkek

Bir başka tiksindirici erkek rolü, sınır koyamayan, kadının her isteğine "evet" diyen erkeklerdir. Bu erkekler, genellikle ilişkiye başlarken kendilerini çok fazla ödün verici bir şekilde gösterirler. Kadın her istediğini talep edebilir, o da hemen kabul eder. Bu, başlangıçta kadına sevimli ve nazik gelebilir, ancak zamanla erkeğin bu tavrı, onu değersiz kılar. Kadın, erkeğin kendine güvenmediğini ve kişisel sınırlarının olmadığını fark eder. Bu da erkeği, partneriyle bir ilişki kurmaktan çok, ona hizmet eden bir figür gibi gösterir.

Kadınlar, kendilerini gerçek anlamda değerli hissettikleri erkeklere bağlanırlar. Ve bu bağlanma, sadece her zaman "evet" diyen değil, zaman zaman kadının yanlışlarını gösterip, gerektiğinde ona "hayır" diyebilen bir erkekle mümkündür. Bir erkeğin "hayır" demesi, kendine güveninin ve duygusal sağlığının bir işaretidir. Sınır koyabilen bir erkek, kadına ne zaman gerektiğini ve ne zaman durması gerektiğini gösterir.

Onay Peşinde Koşan Adam: Kendi Kimliği Kaybolan Erkek

Kadınlar, ilişkinin her iki tarafı için de sağlıklı bir alan yaratmaya özen gösterirken, erkekler bazen kendi kimliklerini kaybedebilirler. Bu tür erkekler, sürekli olarak kadına ne yapmaları gerektiğini, ne giymeleri gerektiğini, hangi filmleri izlemeleri gerektiğini sorarlar. Bu tür davranışlar, kadına sürekli bir "onay arayışı" içinde olduklarını gösterir. Oysa kadınlar, kendilerine sürekli onay arayan, kendi kararlarını veremeyen erkekleri genellikle itici bulurlar.

Erkek, zamanla ilişkide kendi kişiliğini kaybetmeye başladığında, kadın ona karşı bir tür "liderlik" arayışı geliştirebilir. Kadın, kendi fikirlerini önemseyen, bir duruşu ve kişiliği olan erkeğe bağlanmak ister. Sürekli onay arayışı içinde olan erkekler, kendilerini "sağlam bir lider" yerine "yönlendirilen bir figür" olarak gösterdiklerinde, kadın için cazibelerini kaybederler.

Arkadaş Rolüne Sıkışan Adam: Flört Yerine Dost Olmak

Birçok erkek, kadınlarla arkadaş gibi ilişki kurmaya çalışır. Ancak, bir kadınla arkadaş olma çabası, romantik bir ilişkinin temellerini oluşturmadığı sürece, kadını "flört" değil, "dost" olarak görmeye başlar. Kadın, erkekle ciddi bir ilişki kurmak istediğinde, erkeğin sürekli "dost" olma çabası, ona olan duygusal çekimi zayıflatır. Bu erkekler, flört etmek yerine, kadınla ilişkiyi bir tür "kardeşlik" düzeyine indirgerler. Sonunda, kadının, "Neden beni erkek gibi görmüyorsun?" şeklinde bir soruyu sormasına neden olurlar.

Kadın, romantik ilişkilerde duygusal bağ kurmak ister. Eğer erkek, flörtü ve romantizmi başlatmak yerine arkadaşça bir tavır takınırsa, bu tavır, ilişkiye duygusal bir derinlik katmaz. Kadın, erkeği yalnızca bir arkadaş olarak görmeye başlar ve bu, ilişkinin romantik boyutunu ortadan kaldırır.

Kendini Kaybeden Adam: Kadına Dünyasını Adayan Erkek

Son olarak, kadınların sessizce tiksindiği erkek rolleri arasında, kendini tamamen kadına adayan erkekler gelir. Bu erkekler, kendilerini kadınlarına öylesine kaptırırlar ki, tüm dünyalarını kadına adarlar. Kendi kişisel yaşamlarını, arkadaşlıklarını ve hobilerini bir kenara bırakıp, kadına adanmış bir hayat sürerler. Kadınlar, erkeğin kendine ait bir hayatı olmadığında, ona olan çekimlerini kaybederler. Çünkü kadın, ilişkinin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için erkeğin kendini tanıyan, güçlü bir birey olmasını ister. Bir erkeğin, tamamen kadına adanmış bir hayat sürmesi, kadının ona olan ilgisini hızla kaybetmesine neden olabilir.

Kadın, bir erkeğin kendine ait bir dünyasının ve bağımsız bir yaşam tarzının olmasını bekler. Kendisini kaybeden bir erkek, ona sürekli adanmış bir yaşam sürse de, kadının gözünde değerini yitirir. Kadın, erkeğin güçlü bir kişilik sergilemesini, kendi hedeflerine ve yaşamına sahip çıkmasını bekler.

Aşırı Korumacı ve Müdahaleci Adam: İlişkiyi Kendi Kontrolünde Tutma Çabası

Kadınlar, sağlıklı bir ilişkide kendilerini özgür ve bağımsız hissetmek isterler. Ancak bazı erkekler, ilişkilerini kendi egolarını tatmin etmek ve kadının hayatını kontrol etmek amacıyla manipülatif bir şekilde müdahale edebilirler. Bu tür erkekler, kadının iş hayatını, arkadaşlık ilişkilerini ve hatta kişisel tercihlerine dahi müdahale etmeye çalışırlar. "Senin için en iyisini bilirim" ya da "Bunu senin için yapıyorum" gibi cümlelerle kadınları kontrol etmeye çalışan erkekler, zamanla bu tavırlarıyla kadınları boğar.

Bu tür bir tutum, kadın için sadece duygusal bir hapsi oluşturmakla kalmaz, aynı zamanda kadının kendi değerini ve kimliğini kaybetmesine yol açar. Kadın, zamanla erkeğin sürekli olarak onun üzerinde kontrol kurma çabası nedeniyle kendisini yabancılaşmış ve yalnız hissedebilir. Bir kadının ilişkide hissetmesi gereken en önemli şeylerden biri, partnerinin ona güven duyması ve onu bağımsız bir birey olarak kabul etmesidir. Aksi takdirde, aşırı korumacı ve müdahaleci erkek, kadının ilişkiden uzaklaşmasına sebep olur.

Duygusal Olarak Erişilemeyen Adam: Kadınları Duygusal Yalnızlığa Sürükleyen Erkek

Kadınlar, duygusal bir bağ kurmak ve duygusal açıdan erişilebilir bir partner ararlar. Fakat bazı erkekler, duygusal anlamda tamamen kapalı olurlar. Kendisini ya da hislerini ifade etmeyen, ne hissettiğini ya da düşündüğünü bir türlü dile getiremeyen bu erkekler, kadınları yalnızlığa sürükler. Bu tip erkekler, kadına ilgi gösterdiklerini ve sevdiklerini düşündükleri halde, aslında duygusal bir bağ kurmamış olurlar.

Kadınlar, bir erkeğin kendisini ifade etmesini, duygusal bir bağ kurmasını ve açık olmasını beklerler. Eğer bu beklenti karşılanmazsa, kadın zamanla "duygusal yalnızlık" hissi yaşamaya başlar. Kadınlar, sadece fiziksel değil, duygusal bir bağlantı da kurmak isterler. Duygusal erişilemeyen erkekler ise, ilişkideki derinliği kaybetmelerine ve sonunda ilişkilerin sona ermesine yol açarlar.

Mükemmeliyetçi Adam: İlişkilerde Aşkı Bırakıp Başarıyı Arayan Erkek

Mükemmeliyetçilik, her alanda olduğu gibi ilişkilerde de tahribat yaratabilir. Mükemmeliyetçi erkekler, her şeyin "doğru" ve "kusursuz" olmasını isterler. İlişkilerde kadınları, kendi ideallerine uyan bir şekilde şekillendirmeye çalışabilirler. Kendisinin ve partnerinin mükemmel olmasını bekler, bu yüzden ilişkiyi sürekli eleştirebilir, her küçük hatayı büyütebilir.

Kadınlar, ilişkilerinde genellikle samimiyet ve doğallığı ararlar. Ancak mükemmeliyetçi erkekler, gerçeklikten uzak bir imaj yaratmaya çalışırken, ilişkiye sahte bir atmosfer katabilirler. Kadın, erkeğin sürekli "mükemmel" olmasını bekleyen tutumundan bunalmaya başlar. Bu durum, kadının kendini ifade etme özgürlüğünü kısıtlar ve zamanla ilişkideki samimiyet kaybolur.

Duygusal Manipülatör: Kendisini Kurban Gösteren Erkek

Bazı erkekler, ilişkilerde duygusal manipülasyon tekniklerini kullanarak kadını suçlu hissettirmeye çalışırlar. Bu erkekler, "ben senin için her şeyi yapıyorum" ya da "sana o kadar değer veriyorum, bu kadarını hak etmiyorum" gibi cümlelerle kadını suçluluk duygusuna sokar ve manipüle ederler. Kadın, bu tür manipülasyonlarla kendisini her zaman erkeğin duygusal ihtiyaçlarını karşılamak zorunda hisseder.

Kadınlar, kendilerini bu tür manipülasyonların içinde bulduklarında, kendilerini boş ve tükenmiş hissedebilirler. Bu tür erkekler, kadını hep "verici" bir pozisyonda tutar, kadının kendi ihtiyaçlarını ve isteklerini görmezden gelirler. Bu da uzun vadede kadının ilişkiden çekilmesine ve erkeğe karşı duygusal bir bağ kurmaktan uzaklaşmasına neden olur.

İletişim Eksikliği Olan Adam: Sessizlikle Sorunları Çözmeye Çalışan Erkek

İletişim, herhangi bir ilişkinin temel yapı taşlarından biridir. Ancak, bazı erkekler, problemlerle karşılaştıklarında sessizleşir ya da sorunları görmezden gelirler. Kadınlar, duygusal olarak açık ve dürüst iletişim kurmak isterler, ancak bu erkekler ya duygusal açıdan soğuk kalır ya da içsel dünyalarına kapanırlar. Bu da kadının ilişki hakkında ne düşündüğünü ya da hissettiğini sorgulamasına yol açar.

İletişim eksikliği, ilişkilerde en büyük problemlerin başında gelir. Kadın, duygusal olarak erkeğin ne düşündüğünü ve ne hissettiğini bilmek ister. Eğer erkek, her sıkıntı anında suskunluğa bürünürse, kadının ilişkiye duyduğu güven zedelenir ve ilişkinin sağlığına zarar verir.

Kadınlar Ne İster, Erkekler Ne Yapmamalıdır?

Kadınların sessizce tiksindiği adam rolleri, bir ilişkide yanlış anlaşılmalar ve olumsuz davranışların birer sonucu olarak karşımıza çıkar. Bu davranışlar, temelde güven eksikliğinden, iletişim sorunlarından veya kişisel sınırların yokluğundan kaynaklanır. Her bir erkek, kendine ait bir kimlik ve güçlü bir duruş sergileyerek, kadına saygı duymalı ve ilişkiye katkıda bulunmalıdır. Bunun anlamı, kadına sürekli ödün vermek, sürekli onay aramak ya da onu kontrol etmeye çalışmak değildir.

Kadınlar, ilişkilerde sağlam bir bağ kurmak isterler ve bu bağ, yalnızca açık iletişim, karşılıklı saygı ve duygusal erişilebilirlik ile mümkün olabilir. Erkekler, kendilerini doğru bir şekilde ifade edebilmelidirler. Sınır koyabilmeli, duygusal olarak erişilebilir olmalı ve duygusal manipülasyonlardan kaçınmalıdırlar. Mükemmeliyetçilikten, aşırı korumacılıktan ve kendilerini kaybetmektense, kendi içsel denge ve güvenlerini bulmaları gerekmektedir.

Sonuç: Dengeyi Bulmak

Kadınların sessizce tiksindiği erkek rolleri, aslında yanlış bir ilişki anlayışının ve kendini ifade edememenin sonucudur. Erkekler, doğru dengeyi kurabilmek için kadının duygusal ihtiyaçlarını anlamalı ve kendi kişiliklerini koruyarak ilişkilerine yön vermelidir. Sınır koyabilen, kendi kimliğini kaybetmeyen, flört eden ve kadına özen gösteren bir erkek, sağlıklı bir ilişkinin temelini atar. İlişkilerde, her iki tarafın da kendine ait bir alanı ve kişisel sınırları olması, uzun vadeli ve sağlıklı bir bağ kurmanın anahtarıdır.

Erkekler, kendilerini daha değerli ve çekici hissetmek istediklerinde, tek bir yol vardır: Kendilerini bulmak, özgüvenlerini inşa etmek ve sağlıklı bir dengeyi kurmaktır. Bu, yalnızca kadınları etkilemekle ilgili değil, kendi içsel huzurlarını ve duygusal sağlılarını korumakla ilgilidir.

YORUMLAR
DİĞER YAZILARI Bir İnsanın Eğitimi Yalnızca Kitaplarla Ölçülmez Çoğu İnsanın En Büyük Hatası, Başlamadan Önce Mükemmel Şartları Beklemesidir Hayat Kısa Değil, Sen Onu Boşa Harcıyorsun Bazen Sevmediğinden Değil, Yorulduğundan Vazgeçersin Eğer Mutsuz Olmak İstemiyorsan Kalbini Sadece Kıymet Bilene Aç İkinci Şans Birincisine İhanettir Bir Gençlik Daha Harcanmaz Uğruna! Gerçek Zenginlik: Az Şeye İhtiyaç Duyabilmek Ölümden Korkan İnsan, Yaşayan Bir Köledir Gerçek Gücün Sessiz Tanığı: Vazgeçebildiklerimiz UMUT: ZENGİNİN LÜKSÜ, FAKİRİN EKMEĞİ Değerlisin Ama Değer misin? Kendi Devrimini Yapmadan Dünya Değişmez Düşüncenin Gücüyle Yeniden Başlamak “Seveceksen Ölçülü Sev Ki Sevgin Uzun Sürsün” Son Sığınak: Tavrını Seçme Özgürlüğü Herkesi Sev, Azına Güven, Kimseye Kötülük Etme SEVGİ YER DEĞİŞTİRDİ DÜNYADA HİÇBİR ŞEY SANA AİT DEĞİL… SEN NEYİN PEŞİNDESİN? Kusurları Sevmek: Aşkın Gerçek Yüzü İnsanlığa Yenilmek Seven İnsan Veda Eder mi? Sevmek Başkadır, Beklemek Bambaşka Bir Hikâye Kötülüğün Gölgesinde İnsan: Kimse Kendi İsteğiyle Kötü Değildir Aşk Yalan Söyler mi? Sevdiğin Her Şey Kaybolabilir Ama Sevgi Geri Döner: Hayatın Döngüsünde Kayıp ve Umut AKLIN IŞIĞINDA: BİLGİNİN DOĞUŞU VE İNSAN ZİHNİNİN YARATICI GÜCÜ Sessizliğin Suçu: Haksızlığın Cezasız Kalması YALANIN GÖLGESİNDE GÜVENİN KIRILGANLIĞI Dostluk: Göründüğü Gibi Olmak ve Olduğu Gibi Görünmek Başlıksız İktidar: Güç Arzusu Olmadan Yönetmek Mümkün mü? DEMOKRASİ, EĞİTİMLİ HALKIN REJİMİDİR: CEHALETİN GÖLGESİNDEKİ SANDIK Kanun ve Adet, Zorla Değil İyilikle Yerleşirse Adalet Olur Demokratik Devletin Temeli Özgürlüktür Güç ve Adalet: Sessizlerin Çığlığı, Kudretlilerin Sessizliği Aptallığın Sonsuzluğu: Düşünmenin Tembelliği, İnsanın Felaketi Adaletin Olmadığı Yerde Ahlaktan Bahsedilemez Devletlerin Refahı: Para mı, Adalet mi? HÜKMETMEK KOLAY, İDARE ETMEK ZOR: KENDİMİZE HÜKMETMEYİ ÖĞRETEN HÜKÜMET Hiçbir Şey Güzel Olmayacak! Hukuk Mu, İktidarın Aracı mı? Adaletin Çift Standartlı Yüzü! Adalet Sistemi: Güçlüler İçin Özgürlük, Zayıflar İçin Cezalandırma mı? Uzayan Davalar ve Mağduriyetler: Yargı Süreçleri Nasıl Hızlandırılabilir? Ekonomide Büyüme mi, Derinleşen Kriz mi? Adalet ve Özgürlük Tartışması: Yargı Reformları mı Siyasal Baskılar mı? Eski Türkiye ve Yeni Türkiye: Nereye Gidiyoruz? Türkiye’nin Ekonomik Çıkmazı: Siyasi Kararların Gölgesinde Bir Kriz Umutsuzluğun Gölgesinde Yaşam: Ekonomik Çıkmaz ve İntihar Sevilmeye Bırakmak Gerçek Aşk: Şans Oyunlarından Bir Adım İleri Sevgi ve Yaşam Arasında Bir Denge Arayışı Haykırış ve İsyan: Sevginin Çığlığı Paranın Gölgesinde Sevgi Maskelerin Ardında ki Gerçeklik: Duyguların Gizli Dansı Sevgi: İnsanlığın En Değerli Hazinesi İnsanın Yapabildikleri ve Yapamadıkları Sevmek mi Günah Sevmemek mi? Din, Yanılsama ve İnsan Psikolojisi Üzerine Para ve Güç: İnsanlık Tarihi ve Modern Dünyadaki Etkileri Topluluk Yönetiminin Üstünlüğü: Çoğunluğun Yargısının Gücü Adaletin Kaynağı ve Hukukun Devlet Üzerindeki Rolü Özgürlüğün Sorumluluk Yükü ve İnsanların Bu Yükten Kaçış Eğilimi Bilge İnsanlar Konuşur Çünkü Söyleyecek Bir Şeyleri Vardır; Aptal İnsanlar Konuşur Çünkü Bir Şey Söylemek Zorundadırlar Bir İşe Başlamadan Önce Her Şey İmkansız Gibi Görünür: Başlama Cesaretinin Gücü Ekonomik Uçurum: Paranın Bekçileri Yanlış Yoldan Gitmenin Kolaylığı Kişilerin Başaklara Benzemesi: Olgunlaşma Süreci Üzerine Bir İnceleme Korkuyla İtaat Eden Kötü Adamlar, Sevgiyle İtaat Eden İyi Adamlar Üzerine Bir Düşünce Atatürk: Türk Milletinin Varoluşunu Koruyan Evrensel Lider Parayı Elde Etmekten Daha Zor Olan: Onu Korumak ve Büyütmek Sağlık ve Para Paradoksu: Hayatın İki Ucu Hayatın Gerçek Zenginliği: Sağlık Üzerine Bir Düşünce Başarı: Bir Yolculuk, Bir Varış Noktası Değil Dünyayı Değiştiren Çılgınlar: Büyük Değişimlere İmza Atanlar Çok Bakarsan Odak Noktanı Kaybedersin Beklentiler ve Hayal Kırıklıkları Üzerine: Neden Yüksek Beklentiler Hayal Kırıklığına Yol Açar? Gizli Güzellikler: Hayatın İnceliklerini Fark Etme Sanatı Korku ve Cesaretin İnce Çizgisi: Her Gün Ölmek mi, Bir Gün Ölmek mi? Gözlemle, Sus, Dinle, Az Yargıla, Çok Sor: Bilgelik Yolunda Beş İlke İyi İnsanların Gücü ve Cezalandırılmasının Şiddeti İnsan Anlam Arayışında Olan Bir Varlıktır Konuşma Sanatı: Aklın Kullanımı Üzerine Bir İnceleme Giden ve Ölen: İnsanın İki Büyük Acısı Eğitim ve Demokrasi: Bir Toplumun İnşası Fikir ve Düşünce Arasındaki Fark Geçmişteki Hataları Hatırlatmanın Zararları: İyileşme Sürecine Saygı Gösterin Gazi Mustafa Kemal Atatürk Döneminde Sığınmacı Yasası ve İskan Politikaları Büyük İskender'in Son Üç Arzusu ve Hayatın Gerçek Değerleri İyi ve Kötü: Aydınlık ve Karanlık Üzerine Bir İnceleme Güler yüzlü İhanet: İki Yüzlü İnsanlarla Baş Etmenin Yolları ve Stratejiler Ahmet Tekin'in Kaleminden: Aristoteles'in Mutluluk Anlayışı Üzerine Bir İnceleme Aristoteles'in Anıtı Üzerine: Atinalılar ve Himeraeos'un Trajik Hikayesi 19 Mayıs: Bir Milletin Yeniden Doğuşu Mutluluğun Anlamı: Ahmet Tekin'in Perspektifinden Bir Değerlendirme Kendini Bulmak ve Mutluluğun Yolu Sevgi, Gurur ve Özgürlük: İnsanı Anlamak Düşüş Anında Yakalayamadığımız Şeyler: Reflekslerin Gücü ve İnsan İlişkilerindeki Rolü Çeşitlilik İçinde İnsanlık: Kevaşe, Suriyeli, Hırsız ve Arsız Kayıp ve İyileşme Üzerine Düşünceler Gerçek Zenginlik: Hayat Deneyiminin Derinliği ve Anlamı Değişim ve İnsanın Doğasındaki Acı Stresin Kaynağı Olarak Geçim ve Ölüm: İnsan Psikolojisi Üzerindeki Etkileri Modern İlişkilerin Dinamikleri: Aşk, Özgürlük ve Tek Başına Olma Dünyanın Kiralık Sevgilerle Dolu Yüzü: Sevgi ve Açlık İlişkisi Cesaret ve Korkaklık Arasındaki İnce Çizgi: Korku Üzerine Düşünceler Evrenin Gizemli Dansı: Zaman, Mekân ve Kuvvet Modern Dünyanın İronisi: Para ve İnsanlık Cesaret, Güç ve Fikir: İnsanın İçsel Yolculuğu Unutma Ki Unuttun Beni: Unutulanlar Asla Unutmaz! Değerli Olma Üzerine Bir Bakış Açısı: Başarı ve Değer Arasındaki Fark Aşırı Samimiyet, İyilik ve Sevginin Tehlikeleri: Denge Esas Alınmalı mı? Günümüz Dünyasında Yönetim ve Uyku Arasındaki İnce Dengeler