Tura Türk
HV
14 EKİM Salı 19:13

Gerçek Gücün Sessiz Tanığı: Vazgeçebildiklerimiz

Ahmet Tekin
Ahmet Tekin

Hayatta sahip olduklarımızla övünmeyi severiz. Kazandığımız parayla, biriktirdiğimiz eşyayla, elde ettiğimiz unvanlarla gururlanırız. Oysa insanın gerçek gücü, ne kadarına sahip olduğu değil, hangilerinden gönül rahatlığıyla vazgeçebildiğiyle ölçülür. Çünkü vazgeçmek, bir eksilme değil, bir içsel büyümedir.

Kimi zaman bir insanı gerçekten ne kadar sevdiğini, ondan vazgeçebildiğinde anlarsın. Kimi zaman bir yere ne kadar ait olduğunu, orayı geride bırakabildiğinde... Ve bazen de kim olduğunu, kim olmadığını fark ederek keşfedersin.

Vazgeçmek Acizlik Değil, Cesarettir

Toplum, vazgeçmeyi bir zayıflık olarak görür. Ama asıl zayıflık, elindekini sırf alışkanlıktan ya da korkudan tutmaya devam etmektir. Bir ilişkide artık sevgi kalmamışsa, bir iş artık ruhunu boğuyorsa, bir şehir artık sana dar geliyorsa, gitmek bir kaçış değil, bir direniştir. Kendi hakikatine sadık kalabilmenin adıdır bu.

Asıl cesaret, konfor alanını terk edip bilinmeze yürüyebilmektir. Ve bazen en büyük fedakârlık, en çok sevdiğinden vazgeçebilmektir.

Elde Tutmak Değil, Bırakabilmek Olgunluktur

Çocuklar oyuncaklarını paylaşmak istemez. Oyuncağı elinden alınan bir çocuk ağlar çünkü sahip olmak, onların güvenlik alanıdır. Ama büyümek, artık her şeye sahip olamayacağını kabullenmek demektir. Gerçek olgunluk ise, elindekileri bırakmayı da bilmektir.

Çünkü bir şeyi zorla tutmak, onu gerçekten sahiplenmek değildir. Sevgi bile, ancak özgür bırakabildiğin zaman sevgi olur. Hayaller, ancak gerektiğinde yeniden şekillenebildiğinde sana ait kalır. Hayat, her şeyi tutmaya değil, bazen bırakmaya değer.

Yük Hafifledikçe Ruh Yükselir

Sırtımızda yılların yüküyle yürüyoruz. Pişmanlıklar, korkular, geçmişte kalmış kişiler, yarım kalmış cümleler... Tutundukça ağırlaşıyoruz, ağırlaştıkça hayattan uzaklaşıyoruz. Oysa insan, yüklerinden özgürleştiği kadar özgürdür.

Bıraktığın her şeyle biraz daha hafiflersin. Bir insanı affettiğinde, kendini serbest bırakırsın. Bir acıyı geride bıraktığında, geleceğe yer açarsın. Bir eşyadan, bir beklentiden, bir hayal kırıklığından vazgeçtiğinde ruhun ferahlar. Sessizce ama güçlü bir şekilde…

Vazgeçebilen İnsan, Kendini Gerçekten Tanıyandır

Vazgeçmek, neyin seninle özdeşleşmediğini anlamaktır. Herkes gibi zengin olmak zorunda değilsin. Herkes gibi evlenmek zorunda da değilsin. Herkesin seçtiği yoldan yürümek zorunda değilsin. Kendini tanıyan insan, toplumun dayattıklarından değil, kendi özünden yola çıkarak seçim yapar.

Bir evi, bir kariyeri, bir ilişkiyi ya da bir hayali bırakmak... Belki de sandığından çok daha güçlü olduğunun işaretidir. Çünkü kalabalıklar sahip olduklarıyla gösteri yapar ama bilge insanlar sessizce vazgeçer.

Bir Şeyden Vazgeçmek, Kendinden Vazgeçmek Değildir

Vazgeçtiğimiz şeyler bazen bizi tanımlar gibi gelir. Bir ilişki, yıllarımızı verdiğimiz bir iş, hayalini kurduğumuz bir şehir... Onlardan uzaklaştığımızda, kimliğimizden de uzaklaşacağımızı sanırız. Oysa insan, kim olduğunu sadece sahip olduklarıyla değil, sahip olamadıklarıyla da öğrenir.

Birinden ya da bir şeyden vazgeçmek, kendini inkar etmek değildir. Aksine, kendini daha net görmek demektir. Belki de artık sana hizmet etmeyen bir şeyi bırakmak, kendine en büyük sadakattir. Vazgeçtiğin şeyler seni tanımlamaz, ama onlara rağmen ayakta kalman seni sen yapar.

Her Vazgeçiş, İçsel Bir Uyanıştır

Bazen bir sabah kalkarsın ve o çok sevdiğin işi artık istemediğini fark edersin. Bazen aynaya bakar ve bir zamanlar uğruna dünyayı yakacağın insanı artık sevmiyor olduğunu görürsün. Bu fark edişler sessizdir ama güçlüdür. Kalbinde bir kırılma olur; ardından bir uyanış gelir.

İçindeki sese kulak verdiğin her an, sana daha çok benzersin. Dış dünyanın sesi sustuğunda, içindeki benlik konuşmaya başlar. Ve işte o zaman anlarsın: Gerçek değişim, bir anda değil, vazgeçişlerin sessiz devrimleriyle olur.

Sahip Oldukların Seni Tutsak Edebilir

Her zaman daha fazlasını istemeye koşullanmış bir dünyada yaşıyoruz. Daha iyi bir ev, daha prestijli bir iş, daha çok takipçi, daha çok onay... Sahip olduklarımız çoğaldıkça, özgürlüğümüz azalmaya başlar. Çünkü onları kaybetmemek için yaşarız artık.

Oysa özgürlük, bazen bir evi satmakta, bir unvandan feragat etmekte, hatta toplumsal bir statüden sıyrılmakta gizlidir. Ne kadar az şeye bağımlıysan, o kadar hafifsindir. Ve ne kadar hafifsen, o kadar yükselebilirsin. Sahip oldukların seni besleyebilir ama tutsak da edebilir. Bazen zincir altından bile olsa, yine zincirdir.

Vazgeçmek, Kapanmayan Kapılar Değildir

İnsan bazen korkar… Birinden ya da bir şeyden vazgeçince, o kapı bir daha açılmayacak sanır. Ya bir daha sevemezsem? Ya bir daha bu fırsat gelmezse? Ya daha kötüye gidersem? Bu “ya”larla dolu korku, bizi yerimizde saymaya mahkûm eder.

Ama hayatın kuralı şudur: Her bırakış yeni yollar doğurur. Kapanan her kapı, ardında bekleyen başka bir geçide dönüşür. Belki tam da gitmekten korktuğun yer, seni bekleyen huzurun adresidir. Vazgeçmek son değil, başka bir başlangıcın eşiğidir. Ve kimi kapılar, ancak bazılarını kapattığında açılır.

Gücün Sessiz Dili: Kendinle Barış

Vazgeçebilmek, önce içsel bir savaşı bitirmektir. "Yeterince çabaladım mı?", "Bunu hak ediyor muyum?", "Pes mi ediyorum yoksa özgürleşiyor muyum?" gibi iç sorguların sona erdiği yerde, bir sessizlik doğar. Bu sessizlik bir yenilgi değil, barıştır. Kendinle... Geçmişinle... Tercihlerinle...

Kendini affetmek, geçmişteki seni kucaklamak ve yeni seni kabul etmek... Gerçek güç, bu kabullenişin içindeki huzurdur. Vazgeçtiğin anda ağlamıyorsan değil, artık ağlamak zorunda kalmadığın için sessizsen, işte o zaman güçlüsündür.

Terk Etmek Değil, Yol Açmaktır

Vazgeçmek, terk etmek demek değildir. Bir şeyi geride bırakırken, aslında başka bir şeye alan açarsın. Kendine... Ruhuna... Yeni bir başlangıca... Yeniden sevebilme ihtimaline... Daha huzurlu bir güne...

Her kapanış, bir açılışa gebedir. Her bırakış, başka bir tutunuşun tohumudur. Ve bazen bir kapıyı kapatmak, sadece başka bir pencereye ışık düşürmektir.

Son Söz:
Hayat, neyi elde ettiğinle değil, neleri bırakabildiğinle anlam kazanır. Çünkü bazı şeyler vardır ki, sahip olmak seni büyütmez… Ama onlardan vazgeçmek, seni sen yapar. Ahmet TEKİN

YORUMLAR
DİĞER YAZILARI Bir İnsanın Eğitimi Yalnızca Kitaplarla Ölçülmez Çoğu İnsanın En Büyük Hatası, Başlamadan Önce Mükemmel Şartları Beklemesidir Hayat Kısa Değil, Sen Onu Boşa Harcıyorsun Bazen Sevmediğinden Değil, Yorulduğundan Vazgeçersin Kadınların Sessizce Tiksindiği Adam Rolleri: İlişkilerde Kayıp ve Yanlış Anlamalar Eğer Mutsuz Olmak İstemiyorsan Kalbini Sadece Kıymet Bilene Aç İkinci Şans Birincisine İhanettir Bir Gençlik Daha Harcanmaz Uğruna! Gerçek Zenginlik: Az Şeye İhtiyaç Duyabilmek Ölümden Korkan İnsan, Yaşayan Bir Köledir UMUT: ZENGİNİN LÜKSÜ, FAKİRİN EKMEĞİ Değerlisin Ama Değer misin? Kendi Devrimini Yapmadan Dünya Değişmez Düşüncenin Gücüyle Yeniden Başlamak “Seveceksen Ölçülü Sev Ki Sevgin Uzun Sürsün” Son Sığınak: Tavrını Seçme Özgürlüğü Herkesi Sev, Azına Güven, Kimseye Kötülük Etme SEVGİ YER DEĞİŞTİRDİ DÜNYADA HİÇBİR ŞEY SANA AİT DEĞİL… SEN NEYİN PEŞİNDESİN? Kusurları Sevmek: Aşkın Gerçek Yüzü İnsanlığa Yenilmek Seven İnsan Veda Eder mi? Sevmek Başkadır, Beklemek Bambaşka Bir Hikâye Kötülüğün Gölgesinde İnsan: Kimse Kendi İsteğiyle Kötü Değildir Aşk Yalan Söyler mi? Sevdiğin Her Şey Kaybolabilir Ama Sevgi Geri Döner: Hayatın Döngüsünde Kayıp ve Umut AKLIN IŞIĞINDA: BİLGİNİN DOĞUŞU VE İNSAN ZİHNİNİN YARATICI GÜCÜ Sessizliğin Suçu: Haksızlığın Cezasız Kalması YALANIN GÖLGESİNDE GÜVENİN KIRILGANLIĞI Dostluk: Göründüğü Gibi Olmak ve Olduğu Gibi Görünmek Başlıksız İktidar: Güç Arzusu Olmadan Yönetmek Mümkün mü? DEMOKRASİ, EĞİTİMLİ HALKIN REJİMİDİR: CEHALETİN GÖLGESİNDEKİ SANDIK Kanun ve Adet, Zorla Değil İyilikle Yerleşirse Adalet Olur Demokratik Devletin Temeli Özgürlüktür Güç ve Adalet: Sessizlerin Çığlığı, Kudretlilerin Sessizliği Aptallığın Sonsuzluğu: Düşünmenin Tembelliği, İnsanın Felaketi Adaletin Olmadığı Yerde Ahlaktan Bahsedilemez Devletlerin Refahı: Para mı, Adalet mi? HÜKMETMEK KOLAY, İDARE ETMEK ZOR: KENDİMİZE HÜKMETMEYİ ÖĞRETEN HÜKÜMET Hiçbir Şey Güzel Olmayacak! Hukuk Mu, İktidarın Aracı mı? Adaletin Çift Standartlı Yüzü! Adalet Sistemi: Güçlüler İçin Özgürlük, Zayıflar İçin Cezalandırma mı? Uzayan Davalar ve Mağduriyetler: Yargı Süreçleri Nasıl Hızlandırılabilir? Ekonomide Büyüme mi, Derinleşen Kriz mi? Adalet ve Özgürlük Tartışması: Yargı Reformları mı Siyasal Baskılar mı? Eski Türkiye ve Yeni Türkiye: Nereye Gidiyoruz? Türkiye’nin Ekonomik Çıkmazı: Siyasi Kararların Gölgesinde Bir Kriz Umutsuzluğun Gölgesinde Yaşam: Ekonomik Çıkmaz ve İntihar Sevilmeye Bırakmak Gerçek Aşk: Şans Oyunlarından Bir Adım İleri Sevgi ve Yaşam Arasında Bir Denge Arayışı Haykırış ve İsyan: Sevginin Çığlığı Paranın Gölgesinde Sevgi Maskelerin Ardında ki Gerçeklik: Duyguların Gizli Dansı Sevgi: İnsanlığın En Değerli Hazinesi İnsanın Yapabildikleri ve Yapamadıkları Sevmek mi Günah Sevmemek mi? Din, Yanılsama ve İnsan Psikolojisi Üzerine Para ve Güç: İnsanlık Tarihi ve Modern Dünyadaki Etkileri Topluluk Yönetiminin Üstünlüğü: Çoğunluğun Yargısının Gücü Adaletin Kaynağı ve Hukukun Devlet Üzerindeki Rolü Özgürlüğün Sorumluluk Yükü ve İnsanların Bu Yükten Kaçış Eğilimi Bilge İnsanlar Konuşur Çünkü Söyleyecek Bir Şeyleri Vardır; Aptal İnsanlar Konuşur Çünkü Bir Şey Söylemek Zorundadırlar Bir İşe Başlamadan Önce Her Şey İmkansız Gibi Görünür: Başlama Cesaretinin Gücü Ekonomik Uçurum: Paranın Bekçileri Yanlış Yoldan Gitmenin Kolaylığı Kişilerin Başaklara Benzemesi: Olgunlaşma Süreci Üzerine Bir İnceleme Korkuyla İtaat Eden Kötü Adamlar, Sevgiyle İtaat Eden İyi Adamlar Üzerine Bir Düşünce Atatürk: Türk Milletinin Varoluşunu Koruyan Evrensel Lider Parayı Elde Etmekten Daha Zor Olan: Onu Korumak ve Büyütmek Sağlık ve Para Paradoksu: Hayatın İki Ucu Hayatın Gerçek Zenginliği: Sağlık Üzerine Bir Düşünce Başarı: Bir Yolculuk, Bir Varış Noktası Değil Dünyayı Değiştiren Çılgınlar: Büyük Değişimlere İmza Atanlar Çok Bakarsan Odak Noktanı Kaybedersin Beklentiler ve Hayal Kırıklıkları Üzerine: Neden Yüksek Beklentiler Hayal Kırıklığına Yol Açar? Gizli Güzellikler: Hayatın İnceliklerini Fark Etme Sanatı Korku ve Cesaretin İnce Çizgisi: Her Gün Ölmek mi, Bir Gün Ölmek mi? Gözlemle, Sus, Dinle, Az Yargıla, Çok Sor: Bilgelik Yolunda Beş İlke İyi İnsanların Gücü ve Cezalandırılmasının Şiddeti İnsan Anlam Arayışında Olan Bir Varlıktır Konuşma Sanatı: Aklın Kullanımı Üzerine Bir İnceleme Giden ve Ölen: İnsanın İki Büyük Acısı Eğitim ve Demokrasi: Bir Toplumun İnşası Fikir ve Düşünce Arasındaki Fark Geçmişteki Hataları Hatırlatmanın Zararları: İyileşme Sürecine Saygı Gösterin Gazi Mustafa Kemal Atatürk Döneminde Sığınmacı Yasası ve İskan Politikaları Büyük İskender'in Son Üç Arzusu ve Hayatın Gerçek Değerleri İyi ve Kötü: Aydınlık ve Karanlık Üzerine Bir İnceleme Güler yüzlü İhanet: İki Yüzlü İnsanlarla Baş Etmenin Yolları ve Stratejiler Ahmet Tekin'in Kaleminden: Aristoteles'in Mutluluk Anlayışı Üzerine Bir İnceleme Aristoteles'in Anıtı Üzerine: Atinalılar ve Himeraeos'un Trajik Hikayesi 19 Mayıs: Bir Milletin Yeniden Doğuşu Mutluluğun Anlamı: Ahmet Tekin'in Perspektifinden Bir Değerlendirme Kendini Bulmak ve Mutluluğun Yolu Sevgi, Gurur ve Özgürlük: İnsanı Anlamak Düşüş Anında Yakalayamadığımız Şeyler: Reflekslerin Gücü ve İnsan İlişkilerindeki Rolü Çeşitlilik İçinde İnsanlık: Kevaşe, Suriyeli, Hırsız ve Arsız Kayıp ve İyileşme Üzerine Düşünceler Gerçek Zenginlik: Hayat Deneyiminin Derinliği ve Anlamı Değişim ve İnsanın Doğasındaki Acı Stresin Kaynağı Olarak Geçim ve Ölüm: İnsan Psikolojisi Üzerindeki Etkileri Modern İlişkilerin Dinamikleri: Aşk, Özgürlük ve Tek Başına Olma Dünyanın Kiralık Sevgilerle Dolu Yüzü: Sevgi ve Açlık İlişkisi Cesaret ve Korkaklık Arasındaki İnce Çizgi: Korku Üzerine Düşünceler Evrenin Gizemli Dansı: Zaman, Mekân ve Kuvvet Modern Dünyanın İronisi: Para ve İnsanlık Cesaret, Güç ve Fikir: İnsanın İçsel Yolculuğu Unutma Ki Unuttun Beni: Unutulanlar Asla Unutmaz! Değerli Olma Üzerine Bir Bakış Açısı: Başarı ve Değer Arasındaki Fark Aşırı Samimiyet, İyilik ve Sevginin Tehlikeleri: Denge Esas Alınmalı mı? Günümüz Dünyasında Yönetim ve Uyku Arasındaki İnce Dengeler