Bugün yani 11 Temmuz 2025 günü, PKK tarafından düzenlenen bir şovu ya da trajikomik bir töreni izledik. Törenin, Terörsüz Türkiye denilen ama PKK'nın siyasi organı DEM’in Barış ve Demokratik Toplum Hareketi olarak tanımladığı projenin önemli bir aşaması olduğuna dair yorumları, bilgilendirmeleri ve kamuoyu ile paylaşımları hayretle ve kuşku ile medyadan takip ettim.
Emekli bir general olarak; Hakkâri Dağ ve Komando Tugay Komutanı “1985-87” ve Jandarma Asayiş Komutanı “1995-97” olarak PKK ile mücadele etmiş, dolayısıyla şehit, gazi ve kahramanların komutanlığını onur ve gururla yapmış bir asker olarak tecrübelerimin ışığı altında PKK'nın gösteri töreni hakkında düşüncelerimi vicdani bir görev bilinciyle aşağıda sunuyorum.
Tören, PKK’nın ana karargahının konuşlandığı Irak’ta bulunan Kandil Dağının eteklerinde Jasana Mağarası önünde APO’nun dev posteri altında düzenlendi.
Törenin başında PKK temsilcisinin yaptığı konuşma anlamlı idi ve analiz edildiğinde; Sürecin Türkiye’den geldiğine işaret ediliyor ve devam etmesi için PKK’nın beklentilerine vurgu yapılıyor ve somut yasal güvenceler isteniyor. Burada, PKK sanki galip gelmiş edasıyla bir pozisyon sergiliyor.
Konuşmada, Silahlarını getiren teröristler, Barış ve Demokratik Toplum Grubu şeklinde nitelendirilerek PKK’lılara terörist denilemeyeceği mesajı veriliyor. Yani kendilerini bizimle eşit statüde görüyorlar. Bu aşağılayıcı dolaylı işaret bile güvenliğimiz ve ulus-devlet yapımız açısından tehlikeli bazı ödünler vermemiz gerektiğine hazır olmamızı ifade etmektedir kanaatindeyim.
Yine konuşmada; Yeni başarılar ve demokratik kazanımlar elde etmek üzere önder Öcalan’ın fikir ve paradigmasına yürekten inanıyor, kendimize ve yoldaşlar topluluğu olarak kollektif gücümüze inanıyoruz. Demokratik entegrasyon yasalarının çıkarılması isteniyor.
Bu açıklamada istekler var. Tehdit kokuyor. Bir ültimatom havası meydanda. İsteklerinin önceden yasal ve Anayasal güvence altına alınması üzerinde duruluyor.
Bana göre tören; Bir şov ama PKK’nın başarılı olmuş imajını yaymak ve isteklerini Dünya kamuoyu önünde T.C. ’ne bir kez daha bildirmek amacıyla düzenlenmiş PKK’nın tuzağından başka bir şey değildir.
PKK’nın isteklerini somutlaştırarak şunları sıralayabiliriz. APO’nun affı, PKK teröristlerinin affı, PKK’nın siyasi faaliyetlerine izin verilmesi, Kürtçenin eğitim dili olması, Anayasadaki Türk Vatandaşlığı tanımının kaldırılması ya da Türkiye vatandaşlığı şeklinde değiştirilmesi vs. Bunları yapmak yenilgiyi kabul etmek olur ve parçalanmanın yolunun açılmasına katkı sağlar düşüncesindeyim. Hodri meydan.
Yukarıda değinilen bazı tehlike ve tavizleri anlamadan Terörsüz Türkiye sloganıyla soyut ve tuzak dolu projenin ya da hamasetin kulağa hoş gelen etkisiyle politika saptamak risk ve felakete yol açabilir kanaatindeyim.
Türkiye’nin sorunlarını tetikleyen ulusal güvenliğimize, ülkesi milletiyle bölünmez bütünlüğümüze yönelik tehdit ve tehlike oluşturan PKK bozguna uğratıldı takdirde Terörsüz Türkiye projesi gerçekleşir düşüncesindeyim. Herkes Terörsüz Türkiye ister ve doğaldır. Ama teröre taviz vererek bitirmeye çalışmak boştur ve terörü besler ve büyütür.
PKK dürüst ve akıllı ise ön koşullar ileri sürmeden kendini fesheder. Silahlarını yakmaz güvenlik birimlerimize teslim eder. T.C. de bundan sonra bazı düzenlemeler yapar. Terörsüz Türkiye Projesi bu temel ilke kapsamında gerçekleştirmesi gerekir. Ön tavizler zayıflık göstergesi olarak yorumlanır ve PKK’yı şımartır ve büyütür düşüncesindeyim.
PKK’nın DEM Partisine Kürt partisi diyen bazı cahiller ve DEM’in TBMM’de beslenmesi PKK’nın büyümesine katkı verdiler. Artık hata yapmayalım ve tuzağa düşmeyelim kanısını taşıyorum.
PKK'ya taviz vererek Terörsüz Türkiye sloganına destek verenler veya DEM’e yakınlık gösterenlerin PKK ile savaşmış, şehit ve gaziler ile kahramanlardan oluşan beş milyona yakın oy potansiyelinden destek beklemesinler uyarımı tekrarlıyorum.
Altay Tokat E. Korg. 1999’da Emekli Oldu, Kıbrıs Gazisi. Başarılarından dolayı Beş Madalya ile ödüllendirildi.