1990'ların başında Komünist Bloğun askeri gücünü oluşturan NATO karşıtı Varşova Paktı yıkılınca ve Sovyetler Birliği dağılınca Dünyada iki kutuplu güç dengesi, yerini tek kutuplu düzene terk etti. Böylece ABD, tek süper güç yani Dünyanın jandarması konumunu yakaladı. Ancak bu oluşumun koşullarında başta Ortadoğu olmak olmak üzere bölgesel çatışmalar ve terörist eylemler artı.
Bu ortamda, ABD 1998'den itibaren yeni bir Güvenlik Stratejisi geliştirdi ve buna "21'nci Yüzyılı Şekillendirme Stratejisi" adını koydu. BOP ise bu stratejinin alt projelerinden biridir.
Bu stratejinin amacı; Dünyayı ABD'nin milli menfaatlerine uygun şekilde yapılandırmayı öngörmektedir. 11 Eylül 2001'de, asıl unsurlarının Afganistan'da konuşlandığı El-Kaide, Radikal İslamcı Terör Örgütü tarafından düzenlenen ABD'de ki İkiz Kuleler saldırısı bahane edilerek 7 Ekim 2001'de Afganistan'a saldırı ve 2003 Irak işgali bu stratejinin ilk adımlarıdır.
ABD Stratejisinin gereği olarak Dünyayı değişik bölgelere ayırmış ve her bölgeye Komutanlıklar görevlendirmiştir. Bu kapsamda Ortadoğu bölgesini "Merkezi Harekat Alanı" olarak tanımlamıştır. Bu bölgeden sorumlu komutanlığa "Merkezi Kuvvetler Komutanlığı" (CENTCOM) demiştir.
Bu bağlamda Temel Harekat Konsepti şu şekilde belirlenmiştir; ABD'nin milli menfaatlerine yani beka ve refahına yönelik bir tehdit algılandığında veya oluştuğunda Dünyanın neresinde olursa olsun bu tehdidi bertaraf edecek askeri seçeneklerde dahil her tür önlem alınmasını kaçınılmaz kılar.
ABD güç kullanırken Birleşmiş Milletler şemsiyesi ve NATO Koalisyonunu öncelik olarak taşıyacaktır. Ancak bunlar oluşturulamadığı takdirde tek başına müdahaleden kaçınmayacaktır. Bu konuda Ortadoğu Bölgesine ve ya Ortadoğu Devletlerine öncelik verilmiştir.
ABD kendine yönelik tehdidin yetenek kazanmadan vurulmasını da benimsemiştir. Ayrıca hiçbir uluslararası kuruluşun veya antlaşmanın ABD çıkarlarına ters düşmemesini, Dünya egemenliğinde ABD'ye rakip olabilecek bir egemen gücün doğmaması ve ABD çıkarlarının elde edilmesi için gerektiğinde askeri güç kullanılmasını öngörülmüştür.
BOP'a Neden Öncelik Verilmiştir!
BOP 2003'de gündeme getirildi. Projenin hedefine ulaşması için amaçlanan tarih olarak 2025 yılına kadar projenin temel alt yapısının oluşturulması daha sonra ise projedeki hedeflerin gerçekleştirilmesi planlanmıştır.
Dünya da egemenlik tesis etmeye değer üç bölge kalmıştır denilerek Orta Asya'nın bir bölümü, Büyük Ortadoğu, Güney ve Orta Afrika olarak belirtilmiştir.
Afrika bölgesi ikinci derecede olmakla beraber her üç bölgenin ekonomik açıdan zengin olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca Afrika Bölgesinin sosyal ve ekonomik sorunları başa çıkılamayacak kadar büyüktür ve terör tehdidine daha az zemin oluşturduğu nedenleriyle öncelik taşımıyor denilmiştir.
Orta Asya nın bir kısmı ise buradaki sorunların Rusya'nın yeterli kontrolü altında makul ölçülerde tutulabileceği değerlendirilmiştir. Ayrıca Balkanların Avrupa Birliği (AB) süreci içinde sorunlu bölge olmaktan çıkacağı beyan edilmiştir.
Böylece hedefte Dünyanın en zengin petrol rezervlerinin yüzde 65'ine sahip olan Dünyanın en stratejik bölgesi Ortadoğu kalmaktadır. Dolayısıyla Ortadoğu ABD'nin milli menfaatlerini yani beka ve refahını olumlu yönde etkileyecek özelliklere ve imkanlara sahip stratejik ve en öncelikli bölge olarak görülmüştür. Ayrıca, Ortadoğu radikal dinci terör örgütlerinin kurulduğu ve büyüdüğü bir bilgedir, bu yönüyle de güvenlik açısından öncelik taşır. Terör tehdidinin Avrupa içinde tehlike yarattığını söyleyerek müttefiklerimizi ikna edip desteklerini almamız kolaylaşır.
Ortadoğuda ki sorunlar olarak şunlar tespit edilmiştir. Yoksulluk, geri kalmışlık, olmayan bir büyüme hızı, hızlı nüfus artışı, göç, anti demokratik yönetimler, teröre kaynaklık etme, anlaşmazlıklar ve çatışmalar.
Türkiye ve BOP!
BOP çerçevesinde ABD tarafından Türkiye şu şekilde değerlendirilmiştir;
- Türkiye’nin gelişmekte olan bir demokrasi kültürü ve aşındırılmakta olan laik bir görüntüsü vardır. Bunlar Türkiye’nin bölge ülkelerine bir model oluşturması için yeterlidir.
- Ortadoğu ülkelerinde birinci sınıf demokrasiye gerek yoktur.
- Türkiye’de ki laiklik, şimdilik bizim kontrolümüze imkan sağlayabilen bir yapı olmakla beraber, gelecekte onun yerine “ılımlı islam” koyarsak toplumu tepki vermeyecek bir hale sokmuş oluruz. Bölgenin dinsel kimliğinden yararlanarak yönetimde Ilımlı İslamı hakim kılmak mümkündür.
- Türkiye’nin sorunlu bir coğrafyada yer almasından dolayı çevresindeki gelişmelerden kendini soyutlayamaz. Ancak, Türkiye’nin coğrafi konumu, durumu ve sorunları Ortadoğu sorunlarına karşı yeterli politikalar üretrmesini sınırlamaktadır.
- Türkiye, uluslararası zeminlerde hakkında alınmakta olan olumsuz kararlara karşı koyabilecek imkanlardan giderek yoksun hale getirilmektedir.
- Bir kısım AB ülkeleri, Türkiye’nin AB üyeliğine istekli görünmemektedir. Bunda Türkiye’nin geçmişte izlediği politikaların büyük payı vardır. Türkiye’nin AB’ye üye olma yolunda gösterdiği aşırı istek, ödün anlamında algılanmaktadır. Türkiye yaşamsal değerdeki bu kırılma noktasını çok iyi tespit etmek zorundadır.
- ABD ile AB’nin Ortadoğu’da giderek örtüşen menfaatleri Türkiye’ye üstlenebilecek yeni bir rol yaratmıştır. Bu rol Büyük Ortadoğu Birliği içinde model oluşturmasıdır.
- Türkiye’nin AB üyeliği yerine Ortadoğu Birliği içinde bulunması ABD ve AB’nin daha çok yararınadır.
Ulusal Direncimizin Temelini Oluşturan Kemalizmin Kırılması!
BOP, Türkiye’yi yönlendirebilmek için ulusal direncimizin kırılması gerektiğini savunmakta ve ulusal direncimizin yok edilmesi gerektiğini söylemektedir. Bu amaçla ulusal direncin temelini oluşturan Atatürk ideolojisinin yıkılması, Ilımlı İslam için uygun zemin oluşturulması ve ümmet niteliğinde bir toplum yaratılması BOP’da vurgulanmıştır.
Bu kapsamda ABD, BOP ile TC’nin temelini oluşturan ulus-devlet yapısını ve üniter niteliğini değiştirmeyi planlamıştır.
Vatandaşlarımıza uyarı; TC’nin Anayasasının ilk dört maddesinin BOP doğrultusunda değiştirilmesine yönelik inisiyatifler, PKK Bölücü Örgütünün, PYD üzerinden ABD tarafından açıkca desteklenmesi, FETÖ Örgütünün ABD’de barındırılması ve korunması vs BOP’un uzantılarından bazılarıdır. Atatürk düşmanlığının kökeninde BOP vardır. Böylece, TC’yi Ortaçağ devletine dönüştürülerek emperyalist güçlerin kolayca kontrolü altına alınması, sinsice gerçekleştirilmeye çalışıldığını değerlendiriyorum. Bu nedenle PKK ve uzantılarının emperyalist güçlerin maşası olduklarını rahatlıkla savunabiliriz. Aksi takdirde iş işten geçebilir.
BOP Kapsamında Türkiye’nin Yeniden Yapılanması!
Ulusal direncin zayıflatılmasından sonra üç aşamalı bir planın uygulanması düşünülmüştür.
Birinci aşama; Kemalizm ideolojisini bitirmek.
İkinci aşama; Kamu ve yerel yönetimleri, merkezi yönetimin kontrolü ve denetimi alanı dışına çıkarmak.
Üçüncü aşama; Silahlı Kuvvetlerde dahil olmak üzere Cumhuriyetin temel niteliklerini koruyabilecek güçte olan her şeyi etkisiz hale getirmektir.
TSK ya yönelik kumpas davaları, çuval ve kelepçe olayları gibi yaşadığımız üzücü ve çirkin olayların temelinde BOP yatmaktadır kanaatindeyim.
Değerlendirme ve Öneri!
Yukarıda BOP hakkında bazı bilgiler sunulmuştur. TC’nin iç ve dış politikalarında BOP’un dikkate alınması ve tehlikelerinin hesaba alınması gerekir düşüncesindeyim.
ABD’nin milli çıkarlarına göre emperyalist bir yaklaşımla hazırlanan BOP un tuzaklarına düşmemeliyiz. Tarihi hata yapmaktan kaçınmalıyız.
BOP’un Türkiye ve bölge halkı için acı, fakirlik, kaos, terör, bölgesel çatışmalar ve bölünme gibi olumsuzluklara vesile olmaktan başka bir işe yaramayacağı bilinci ile Anayasamızın ilk dört maddesi ile TC’nin kurucu liderine bağlılığımızı dahada pekiştirmeliyiz. Aksi takdirde emperyalist güçlerin vesayeti altına girme tehlikesinin büyüyeceğini ve devam edeceğini anlamalıyız.
BOP döneminde Ortadoğu Ülkelerinde iç savaş, huzursuzluk, terörizm, ekonomik gibi sorunlar yoğunlaşmıştır. Bugün yaşadığımız İsrail - Hamas savaşının uzaması BOP’dan kaynaklanmaktadır.
PKK - PYD Bölücü Terör Örgütünün ve destekçilerinin BOP kapsamında emperyal güçlerin kuklaları olduklarını görmeliyiz.
BOP’un gerçekleştirilmesi için Ortadoğu ya özgürlük ve refah gelsin, liberal ekonomi uygulansın, Ortadoğu Ülkeleri arasında güvenlik ve işbirliği sağlansın, kamu ve yerel yönetim reformları yapılsın, bölge zenginleşsin benzeri çok cazip ve halkın kafasını karıştıran sloganların aldatmaca ve tuzak olduğunu bilelim.
ABD terörizmi tüm Dünyayı tehdit etmektedir. Bu tehdidin kaynağı ise Ortadoğu’dur. Radikal dinci terör yakın gelecekte büyük sorun oluşturacaktır. Gelin bu tehdidi birlikte bitirelim, radikal dinci terörün zemin bulduğu bölgeyi kontrol etmeliyiz diyor ve Batılı devletlerden BOP’a destek vermelerini istiyor. Böylece ABD kendini haklı göstermeye çalışıyor. Bu dejenformasyonist yaklaşıma inanmamalıyız.
BOP’da da işaret edildiği gibi BOP’un pan zehiri Kemalizmdir. Bundan taviz vermediğimiz sürece ve reformist politikalarla bütün sorunlarımızın üstesinden geliriz , bölgesel güç oluruz ve TC’yi ebediyen yaşatırız.
BOP’u ayrıca okuyucularımızın takdir ve yorumlarına bırakıyorum.
Altay Tokat E. Korg. 1999 Kıbrıs Gazisi, başarılarından dolayı beş madalya ile ödüllendirildi. Eski Jandarma Aşayiş Kolordu Komutanı.1995-1997