AMA, HAMASAT VE SLOGANLARLAR YETMEZ!
T.C. NE DURUMDA, MUKAYESELİ ANALİZ ETMELİYİZ. KENDİMİZİ SORGULAMALIYIZ!
T.C. ‘nin kurtuluşu ve kuruluşu yolunda 19 Mayıs 1919’da bir meşale, ilk adım ve zaferlerle, başarılarla dolu bir mucize gerçekleşmiştir. Bu mucizenin lideri de M. Kemal Atatürk ’dür. Atatürk ve Arkadaşları Türk Milletinin sağ duyusuna güvenerek ve dayanarak içeride 20 civarında isyanı bastırmış. Aynı zamanda, Osmanlı İmparatorluğuna Sevr'i imzalatarak Anadolu'yu işgal eden yedi düveli Kurtuluş Savaşında yenmiş ve 29 Ekim 1923’de modern T.C. ‘ni ilan etmiş ve Lozan Antlaşması ile T.C. ‘nin tapusunu almıştır. Bu serüven mucize değilde nedir?
Biz, bu çok zor koşullarda kurulan T.C. ‘ni Atatürk’ün gösterdiği çağdaşlaşma hedefini gerçekleştirme de gerekeni yaptık mı? Kutlamaları coşkuyla yapalım ama boş hamaset ve sloganlarla kendimizi avutmayalım. Öz eleştiri yapmaktan, sorgulamaktan korkmayalım.
DEMOKRASİ DEĞERLENDİRMEM!
Ülkede laiklik olmadan yani Tarikatların boyunduruğu hüküm sürerken ve orta çağ düzeni derebeylik yani feodal veya aşiret ağalığı yaşanırken demokrasinin ütopya olduğunu Batı Dünyası ve Siyaset Bilimciler söylüyorlar. Buna rağmen, demokrasinin önünde duran bu iki engele yönelik Partilerin Politikalarının olduğunu duymadım ve okumadım. Üstelik bazı aydınlarımızda bu yanlışa destek veriyor. Elbette üzülüyorum ve şaşırıyorum, Dolayısıyla kaygılanıyorum.
Atatürk, Tarikatları kapattı ve feodal yapılanmaya karşı Toprak Reformu Kanununu çıkardı. Böylece, demokrasinin önünü de temizledi ama biz kıymetini anlayamadık. Ömrü vefa etmediği için Toprak Reformunu bizlere bıraktı. Biz fırsatı heba ettik ama demokrasiyi sadece dillerden düşürmüyoruz.
ATATÜRK BÜTÜN İSYANLARI YENDİ İSYANCILARA TAVİZ VERMEDİ
PKK Bölücü Terörü de bir isyandır. Tehlikeyi başlangıçta küçümsedik, zaman zaman yanlış stratejiler uyguladık. Şimdi Terörsüz Türkiye hamasetiyle yani sloganıyla çözüm arıyoruz. Hatta zaman kaybediyoruz. İkinci kez müzakere süreci yaşanıyor. 2011'de başlayan birincisi fiyasko ile sonuçlandı. Ders almadık. Aynı tuzağa düşeceğimizi tahmin ediyorum. Ben bu ikinci sürece Teslimiyet Süreci diyorum. Çünkü, savaş veya silahlı mücadelede zayıf taraf karşı taraftan görüşme talep eder. Bu yöntem, yaygın savaş kuralıdır. T.C. ne yakışmaz diyorum ve eleştiriyorum.
Bu yönteme, Kurdun çakala boğdurulması denir. Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu diyorum.
Hani, PKK koşulsuz silahlarını teslim edecek ve kendisini fesih edecekti. Göstermelik ve soyut açıklamalara kanmayalım. Terör Örgütlerinin doğal hareketleridir. Güvenilmez. Şimdi, PKK’nın Partisi DEM değişik şekillerde hükümetten yasal beklentilerimiz var diyerek APO başta olmak üzere tüm teröristlerin affını ve siyaset yapmasını, Kürtçenin resmi dil statüsüne kavuşturulması, Anayasadan Türk Vatandaşlığı tanımının kaldırılması ve Türk yerine Türkiye Vatandaşlığı tanımının kabul edilmesinin garantisini TBMM’den istiyor. Hem ön koşul olarak yani taviz bekliyor.
Bu istekler, T.C. ‘nin dağılan Yugoslavya tehlikesini hatırlatıyor. Dikkatli olalım.
APO ’nun idamını affettik, Partisi DEM’i TBMM'de besliyoruz, kapatılmıyor. Üstelik, bazı insanlar PKK Terör sorununu Kürt vatandaşlarımızın sorunlarıyla birlikte mütalaa ederek tüm Kürt vatandaşlarımızı PKK’lı gibi algı oluşturma suçunu işliyor yani bir anlamda bölücülük yapıyor ve PKK teröristlerinin en azından morallerine olumlu yansıma yapıyor.
Ayrıca, Kürt vatandaşlarımızın sorunları da çarpıtılıyor. Kürt vatandaşlarımızın sorununu; Aşiret ve PKK zulmünden kurtulmak ve fakirlik, sağlık gibi sosyal hizmetlerin iyileştirmesi oluşturuyor. Bunları PKK ile ilişkilendirmek felakettir. Bölücülüğü bilerek veya bilmeden desteklemektir.
DEM Partisinin, önce PKK’ya Terör örgütü ve APO’ya saygı yerine terörist başı demesi gerekir. Bu noktada da tolerans tanıyoruz.
Yeni Anayasadan önce Terörle Mücadele Milli Stratejik Belgesinin TBMM'de kabul edilmesi gerekir ama yapmıyoruz. Parti politikaları ile mücadele yapmaya devam ediyoruz. Dolayısıyla her partiden değişik sesler geliyor. Bremen Mızıkacılar hikayesine benzetebiliriz.
ABD'nin ve İsrail'in PKK-PYD üzerinde etkinliğini hesaba katmadığımız takdirde tuzaklara düşme olasılığı kaygılandırıyor. PKK’nın Kürt vatandaşlarımızın temsilcisi değil Türkiye üzerinde hesapları olan bazı devletlerin kuklası, taşeronu olduğunu her zaman dikkate almalıyız.
Bazı Partiler; Şehit ve Gazilere de atıf yapıyor ama Terörsüz Türkiye içi boş soyut sloganı destekliyor. Atatürk’ün isyanlara karşı politikasını ve Bülent Ecevit'in Kürt vatandaşlarımız hakkında yaptığı açıklamasını öneriyorum.
PKK ile mücadele etmiş şehit, gazi ve kahramanlarımız Köy Korucuları dahil 4 milyondan fazla oy potansiyelimiz var. PKK Bölücü Terörüne taviz veren partileri uyarıyoruz. PKK’nın kökünün kazınması gerektiğine inanıyoruz. PKK’nın şartsız silahlarını teslim etmesini ve kendisini fesih etmesini aylarca bekledik eylem yok tuzak olarak değerlendiriyoruz. Yanılmayı tercih ederim ama hayaller kurmak istemem.
Altay Tokat E. Korg. 1999’da Emekli Oldu. Kıbrıs Gazisi, OHAL Döneminde Eski Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı. Başarılarından dolayı 5 madalya ile ödüllendirildi.