Cumhurbaşkanımızın, Bağdat ziyaretinden dönerken Irak ile PKK’ya karşı müşterek askeri operasyon düzenleyecekleri konusunda bir anlaşma sağlandığına dair açıklamada bulunduğunu basından öğrendik. Varılan bu mutabakat çok güzel ve doğru olmakla beraber kamuoyunun beklentileri ve PKK'nın bitirilmesi yönünden tecrübelerime dayanarak bazı kaygılar taşıyorum.
Özellikle komşu ülkelerle karşılıklı ziyaretler faydalıdır ama pratikte istenilen sonucun sağlanması daha önemlidir.
Mevcut durum da Irak üç parçalı bir devlet görünümündedir. En güneyde Bağdat'ın başkent olduğu İran etkisinde hareket eden Irak Merkezi Hükümeti, Sınırımız ötesinde ve boyunca 15-25 km. derinliği olan dağlık ve ormanlık bölge ile doğuda 70-80 km. uzaklıkta ki Kandil Dağını kapsayan PKK Bölücü Terör Örgütünün kontrolündeki bölge ile arada kalan ve doğudan batıya uzanan Barzani ve Talabani'nin yönetimindeki kesimden oluşmaktadır.
Bu üç bölgenin yönetimleri arasında kritik sorunlar yaşanmaktadır. Ayrıca, iç işlerinde de birlik ve beraberlik yani iç disiplin bakımından dağınıklık bulunmaktadır.
Bana göre, gerek Barzani yönetimi, gerek Merkezi Hükümet PKK’yı tek başlarına yok edebilecek güce sahip değillerdir. Bu konuda bize muhtaçtırlar. Biz ise PKK ile mücadelede Milli Mücadele Strateji Belgesi olmadığı için Parti Politikaları odaklı mücadele yaptığımız için istikrar ve güven eksikliği oluşabilmektedir.
PKK'nın İran’da ki kolu PJAK eylemlerini askıya almıştır. Bundan dolayı, İran PKK'ya örtülü destek vermeyi sürdürmektedir. Dolayısıyla Irak Merkezi Hükümetinin İran’a rağmen bizimle samimi ve güvenilir boyutta müşterek operasyon yapmasını beklemiyorum.
Bir zamanlar, Barzani ve Talabani peşmergeleri ile PKK'ya karşı birlikte operasyon yapmak istiyorduk. Görüşmelerde evet diyorlardı ama operasyon sırasında planlarda öngörülen görevlerini ciddi ve samimi şekilde yapmıyorlardı. Göstermelik davranıyorlardı. Bunu, 1997’de ki kapsamlı “Çekiç Harekatı’nda” yaşadım. Cılız ve şeklen işbirliği yapmışlardı. Halbuki biz sessiz kalsak PKK Teröristleri Barzani ve Talabani peşmergelerine saldırarak üstünlük sağlayabilirlerdi. Bu nedenle, PKK’dan çekinirlerdi.
Bağdat’la sağlanan mutabakata rağmen, Irak, TC. PKK'ya karşı müşterek operasyon düzenleyelim diyorsun ama TBMM’de PKK’nın partisine meşru diyorsun, üstelik bütçeden para veriyorsun demez mi? Irak'ın bu çelişkiyi mutlaka hesapladığını tahmin ediyorum. Irak, ABD PKK'yı açıkça destekliyor . PKK’ya karşı müşterek operasyon yaparsak ABD ne yapar? korkusunu değerlendirmez mi?
Irak, diplomasi olarak bizimle operasyon yapmayı kabul etmekle beraber yukarıdaki koşullar ve tecrübelerim ışığında Irak'ın müşterek bir operasyonda beklenen desteği tam olarak vereceğine inanmıyorum ve düşünmüyorum.
PKK’yı 1998 de olduğu gibi ABD desteğine rağmen marjinal yani eylem yapamayacak düzeye indirilecek güçteyiz ve imkanlara sahibiz. Yeter ki hatalarımızı düzeltelim ve eksikliklerimizi giderelim.
Stratejik hatamız olan Irak Türkmenlerine sahip çıkmayışımız, Kıbrıs Türklerine benzer şekilde organize edemeyerek elimizdeki gücü heba etmemizi düzeltmeliyiz.
ABD’de Bir Düşünce Kuruluşunun Raporu
ABD’de en önemli düşünce kuruluşu olan Rand Corporation tarafından ABD Ordusu adına hazırlanan “Victory A Thousand Fathers” adlı raporunda PKK ile yürüttüğümüz mücadele incelenmiş ve özetle şu rapor hazırlanmıştır.
1. Bölücü teröristlerle düşük yoğunluklu savaş içine olan 30 ülke incelenmiştir.
2. Sonuç olarak, terörle mücadele eden 22 ülkenin başarısız olduğu, 6 ülkenin ise terörü yendiği tespiti yapılmıştır.
3. Türkiye, bölücü terörü yenen sayılı ülkeler arasında yer almıştır.
4. Türkiye’nin 1984-99 yılları arasında PKK’ya karşı yürüttüğü mücadele kazanılmış olarak tanılandırıldı. 15 de 11 başarılı bulundu.
Bu rapor üzerine ABD APO’yu şartsız teslim etti. Çünkü, PKK’ya bitmiş ve artık işe yaramaz dedi.
ABD, 1998 yılında beni ismen davet etti ve giderek ABD general ve subaylarına PKK mücadele yıllarım hakkında konferans verdim. Bizde soran bile olmadı. Bu kafa nedeniyle APO’nun idamı affedildi. Bundan sonra, PKK toparlandı, azgınlaştı ve ABD’nin açık desteğini almaya başladı. Böylece İşimiz zorlaştı. Ayrıca, PKK siyasi boyut kazandı ve siyaset arenasında PKK’nın emirlerine göre siyaset yapılması fırsatını sağlayan bir konumu yakaladı.
Bekamıza ve bütünlüğümüze yönelik ve ekonomik sorunlarımızın kaynağında PKK’nın rolünün olduğunu anlayalım ve PKK’nın partisini meşru görecek kadar dar ve vizyonsuz olmayalım dileği ile analiz ve düşüncelerimi sunuyorum.
Ünlü şair Namık Kemal ne diyor; “Uyan ey uyuyan yaralı ve kükreyen aslan bu aymazlık uykusundan.” Öncelik bölücü terörde olmalı sonra Anayasa gelmeli. Çünkü, PKK belası devam ettiği sürece hiç bir sorunumuzu çözemeyiz kanaatindeyim. Ayrıca bu güne kadar terörle mücadeleye iki trilyon dolara yakın para harcadık bu mücadele ülke ekonomimizi de zora soktuğu düşüncesindeyim.
Altay Tokat E. Korg. 1999 da emekli oldu, Kıbrıs Gazisi, Eski Jandarma Asayiş Kolordu “1995-99” Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanı “1987-89” Başarılarından dolayı beş madalya ile ödüllendirildi