Türkiye Cumhuriyetini yani Ülkemizi bölmek ve parçalamak hedefine yönelik, Marksist - Leninist ideolojiyi benimsemiş PKK Bölücü Terör Örgütü ile mücadelede; PKK Teröristleri ile yapılan mücadele oldukça başarılı bir şekilde kesintisiz devam etmektedir. Ancak, yetmez. Çünkü; PKK Terör Örgütü ile topyekûn mücadelede de önemli ölçüde eksiklikler, hatalar ve yetersizlikler yaşanıyor. Dolayısıyla, PKK'nın kökü kazınamıyor. Buna bağlı olarak sorunlarımızın üstesinden gelmekte istenen düzeyde başarılı olamıyoruz.
Her askeri yani silahlı mücadelenin; Siyasi hedefin gerçekleşmesini sağlayacak şekilde planlandığını ve yönetildiğini hatırlatmak istiyorum.
Terörle Mücadele 4 Ana Faaliyeti Kapsamalıdır!
Birinci ve en önemli faaliyet; Terör Örgütünün dağ kadrosunu oluşturan teröristlerle silahlı mücadeledir. Bu görevi Güvenlik Güçleri yapar.
İkinci faaliyet; Halkın kazanılması, Terör Örgütüne verilen dış desteğin kesilmesi konularında mücadeleyi kapsar. Bunu görevi siyasiler yapar.
Üçüncü faaliyet istihbarattır. Devletin her kurumu taktik istihbaratını yapar. MİT uluslararası ve stratejik istihbaratın sorumlusudur.
Dördüncü faaliyet ise psikolojik harekâttır. Halkın terör örgütünün dezenformasyon amaçlı yalana dayalı haberlerinden korunması ve halkın kazanılması bakımından ayrı bir önem ve anlam taşır.
Mücadelede başarı için bu faaliyetlerin koordineli, kararlılık, eş zamanlı, tavizsiz ve aynı zamanda çok boyutlu sürdürülmesi gerekir.
PKK İle Mücadelede Siyasi Güç Beklenen Performansı Gösteremiyor Kanaatindeyim!
Dış Güçlerin maşası olan PKK’ya dış destek azalmıyor bilakis artıyor. Günümüzde, PKK’yı ABD, İsrail, Yunanistan başta olmak üzere çok sayıda devlet örtülü veya açık desteklemeyi sürdürüyor. . Dolayısıyla tehlike giderek artıyor. Bu konuya, jeopolitik, strateji ve uluslararası dengeler temelinde politikalar üreterek çözüm bulmaya çalışmalıyız ve öncelik vermeliyiz düşüncesindeyim. Aksi takdirde, PKK Terörü bizi kemirmeye devam eder.
Halkın kazanılmasında bazı partiler ve odaklar; PKK yani bölücü terör sorununu Kürt vatandaşlarımızın ekonomik, eğitim, sağlık gibi sosyal ve ekonomik hak ve isteklerini PKK ile birlikte mütalaa ediyor. Bu yaklaşım yanlıştır ve ayrı ayrı konulardır. Bilgisizliktir, PKK'nın tuzağına düşmektir ya da PKK sempatizanlığıdır. Ayrıca, PKK’nın ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey değildir. Hatta gaflettir, dalalettir. Korucularımızın kahramanlıklarını görmezlikten gelmektir.
PKK’nın sözde Bağımsız Kürdistan Devleti kurma hayali yanında bölgede ortaçağdan kalma derebeylik yani aşiret sistemi en büyük ve geri kalmışlık sorunudur. Buna kimse değinmiyor. Atatürk bu sorunun çözümü için Toprak Reformu Kanununu çıkardı ama ömrü vefa etmediği için uygulayamadı. İktidara gelen Partiler bu kronikleşmiş soruna hiç değinmiyor. Böyle olunca da kalkınamıyoruz. Fakirlikten, fukaralıktan kurtulamıyoruz.
PKK’nın uzantısı olan HDP, DEM ve benzeri partileri meşru görmek, TBMM’de bile bölücülük yapmasına izin vermek, PKK ve terörle bağlantılı partilerin kapatılmasını savsaklamak ve bütçeden desteklemek gibi akla ziyan hatalar devam ettiği sürece işimiz çok zor ve karanlık gibi gözüküyor. Toplantılarında İstiklal Marşımızı söylemeyen, APO’nun resmini taşıyan, Kandil ya da İmralı’dan emir alan bir Partiyi Türkiye Cumhuriyeti’nin temeline dinamit koymaktan başka bir düşüncesi olabilir mi? Halkın istekleri ve kazanılması başka, PKK ile mücadele başka şeylerdir. Birbirine karıştırmamalıyız.
Psikolojik Harekâtta Eksiklikler Var!
PKK’nın yalana dayalı, çifte standartlı, dezenformasyon amaçlı yoğun psikolojik gayretleri boşa çıkarılmalı, öncelikle Kürt vatandaşlarımızda olmak üzere PKK tehlikesi gerçekleriyle anlatılmalıdır. Burada medya doğru hareket etmelidir ve kullanılmalıdır.
Sonuç Olarak
Terörizmle silahlı mücadelemiz iyi ama siyasi mücadelemiz eksik ve zayıf diyebiliriz. Bu zafiyetimizi süratle düzeltmemiz kaçınılmaz. Aksi takdirde hiç bir sorunumuzu çözemeyiz kanısını taşıyorum. Çünkü yaşadığımız sorunların pek çoğunun kaynağında az ve ya çok başta PKK olmak üzere Terörizm yatmaktadır.
Hamas Liderinin Tahran’da Öldürülmesi!
Dün gece Hamas'ın önemli liderlerinden İsmail Heniye'nin İran ziyareti sırasında Tahran’da bir suikast sonucu öldürüldüğü açıklandı.
Esasen, İsrail Gazze savaşında Hamas’ı yok etmeyi hedeflediğini ve liderlerini etkisiz kılmaya çalışacağını aylar öncesinde söylemişti. Bu kapsamda, Hamas'ın Lideri Heniye’nin İsrail tarafından öldürüldüğü kesindir ve benzer girişimler beklenmelidir.
Büyük Komutanlardan ve filozof “Harp Sanatı” adlı kitabında; “Savaş hiledir” der. Dolayısıyla, bu olayda zafiyet ve tedbirsizlik İran ve Hamas’dan kaynaklanmaktadır. Gerekli istihbarat ve güvenlik önlemlerinde boşluklar olduğu açıktır.
ABD suikasttan bilgim yok diyor ama inandırıcı bulmuyorum. ABD İsrail’in en güçlü destekleyicisi olduğunu defalarca beyan etmiştir. Bu nedenle, en azından suikast teşebbüsünden hemen önce ABD’ye bilgi verildiğini ve ABD’nin sessiz kalarak dolaylı şekilde onay verdiğini düşünüyorum. Ancak, savaş kuralları açısından bu suikast üzerinden suçlu İsrail’i suçlayamıyorum. Hamasi ve boş tehditler yerine karşı eylem yani misilleme yapmalarını öneriyorum.
Esasen, İran rejimini böyle bir başarıyı yapacak güçte görmüyorum. Ortaçağdan kalan devlet yapısı ve rejimi demokratik güçlerle yarışamaz düşüncesindeyim.
Siyasi beyanatlara bir şey demiyorum ama suçu birazda İran ve Hamas kendisinde arasın, hatalarını geri besleme yöntemiyle düzeltmeye çalışsın.
Hamas hesapsız, kitapsız başlattığı savaşın ağır bedelini ödüyor ama Filistin halkının kayıpları, çektiği cefa ve perişanlık, Gazze'nin işgali ve insanlık adına hepimizi üzüyor.
Altay Tokat E. Korg. 1999’da emekli oldu. Hakkâri Dağ ve Komando Tugay Komutanı “1987-89” ve Jandarma Asayiş Komutanı “1995-97” olarak OHAL döneminde PKK ile mücadele etti, ABD’nin daveti üzerine ABD'de de ABD’li general ve subaylara Terörle Mücadele konulu tecrübelerini aktaran konferans verdi Kıbrıs Gazisidir. Başarılarından dolayı beş madalya ile ödüllendirildi. Hatıra, tecrübe ve görüşlerini kapsayan “Mücadele ve Çözüm” ile “Kırmızı Siyah” adlı kitaplarını yazdı.