google.com, pub-5635234458637791, DIRECT, f08c47fec0942fa0

SONUÇ KİME YARIYOR?

Kemal Albayrak

13-12-2024 22:11

Suriye’nin bölünmesine katkı sağlayanlar, taşeronlar ve sömürü devletlerinin ameleleri, şimdi yandaşlara inşaat işleri alarak kandırılabilirler. Görünen köy kılavuz istemez; davası güçlü olanın delile ihtiyacı yoktur. Uzun yıllardır Ortadoğu’da planları olanlar, çıkarlarına hizmet edecek köleleri bulurlar. Kamuoyuna ve kölelere algılarla, hatta küçük paylarla aldatıcı vaatlerde bulunurlar. İç işlerde ise, hassas konuları ileri sürerek çeşitli pazarlıklar yapabilirler. Örneğin, PKK tehdidi üzerinden bunu sunabilirler. Bu olaylar, zaman zaman gözlemlenebilmektedir. Öcalan’la görüşmeler, zıt görüşlerden gelen ve yadırganacak talepler, Ortadoğu’daki gelişmelerle doğrudan ilişkilidir. Suriye’nin toprak bütünlüğü hakkında sürekli konuşanların zikzakları, olanların ortada olduğunu gösteriyor. Yazık, Suriye felaketinin Türkiye’nin başına gelmeyeceği garantisi var mı?

Şu an sömürü güçleri ve çıkar birliktelikleri, bu süreçten ne alırım derdindeler. Bireyler ve toplumlar, algılarla zaman harcıyorlar. Anomi, toplum ve bireylerin anlam kaybına uğramasıdır. İşte bunu, güçsüzler yaşamaktadır. Aptallar, tehlike başlarına geldiğinde anlarlar; ancak iş işten geçmiştir. Bilgeler ise tehlikeyi, gelmeden önce fark eder ve boyutlarına göre tedbir alırlar.

Ülke, akıl, bilim, hukuk, demokrasi ve ahlakın getirdiği uzmanların, liyakatlilerin, muhaliflerin müzakeresiyle doğru yolu bulur ve ülke çıkarına hizmet eder. Şahsi çıkarlarla ülkeyi uşaklığa ve köleliğe götürmek, müzakeresiz keyfiliğe bulaştırmak millete ve ülkeye zulümdür.

Kindi, “Sebebi bilinmeyen acıların şifası olmaz” der. Sebebi, sömürü devletleri bilir; fakat taşeronların elleri mahkum, mecburiyetten bu yoldadır. Aleksandr Parvus, 1905’te Türkiye’ye sığınmış ve devrimci bir figürdür. Yusuf Akçura’nın 1911’de çıkardığı Türk Yurdu dergisinde Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Halide Edip gibi aydınlarla birlikte çalışmıştır. Parvus’un önemli bir sözü vardır: “Türkiye, siyasi esaretten kurtulmak için her şeyden önce ekonomik esaretten kurtulmalıdır” (1915).

İşte tam da bu noktada ekonomik esaret devreye girdiğinde, sömürü devletlerine hizmet etme zorunluluğu ortaya çıkar. Sömürü devletleri, güçsüzlüğü affetmez; seni azla ve entrikalarla avutur, yörüngesinde sürükler. Suriye konusunda özgür düşünmeyi ve fikir yürütmeyi engeller, hür düşünmeye izin vermez. Ekonominin dibe vurduğu, iç barışın yok olduğu ve sosyal barışın bulunmadığı bir ülkede dış gelişmelere duyarlı olmak mümkün müdür? Şu an ülkeyi yönetenler, adeta idama giden mahkûm rolü oynamaktadır. Ölümle, iktidarlarının, şahsi kurtuluşlarının ve yönetimlerinin devamı arasındaki ince çizgide bir oyun sergilenmektedir. “Halep’e bayrak dikildi”, “Süleyman Şah türbesi taşınacak”, “Emirle Emevi Camii’nde namaz kılınacak”, “Sığınmacılar geri gönderilecek” gibi hikayeler, başarısızlığın ve kahramanlık maskesinin örtüsüdür. Rusya ve İran tehlikesinin ne olacağı ise zamanla görülecektir. ABD, İngiltere, İsrail ve çıkar odaklı ülkelerin durumu ortadadır. Yeni göç dalgalarının gelmesi durumunda şaşırmamak gerekir. Ülke, desise pazarına dönmüştür.

Bu iktidar, tek bir aklın hâkimiyetiyle, rehberliğini ve özgür düşünme yeteneğini kaybetmiştir. Asıl beka sorunu budur. Uyanmak, bunları düşünmek ve tehlikenin büyüklüğüne göre tedbir almakla mümkün olacaktır. Tek ve sınırlı bir yandaş aklın değil, çoklu akıl ve uzmanların, liyakatli siyasetçilerin, muhalefet kesimlerinin, diplomatların ve düşünürlerin katkısıyla, TBMM rehberliğinde bir çözüm bulunabilir. Ancak bu anlayış, mevcut iktidar tarafından yok edilmiştir. Seçkin kadroların yok olduğu bir ülkede başarılı bir dış siyaset yürütmek mümkün müdür? Bilgili olanlar devlet yönetimini güçlü kılar. Yalakaların, yağcıların ve aklını kullanmayanların yönetime katkısı olamaz. Duygusallıkla ve hislerle ülke çıkarları korunamaz. Rasyonel, bilgiye dayalı düşünme ve eylemlerle ülke dış tehditlerden korunur. Kemal Albayrak

DİĞER YAZILARI YÜZLEŞMEK: YANLIŞI ÖRTMEK Mİ, YANLIŞTAN DÖNMEK Mİ? 01-01-1970 03:00 Meclis yasama yılı açılışı 01-01-1970 03:00 AK Parti Çöküşe Geçti 01-01-1970 03:00 Erdem kantarla tartılmaz, hurda tartılır! 01-01-1970 03:00 MİRASA SAYGI, ÖNEM NEDİR? 01-01-1970 03:00 Uyumlu, uyumsuz yaşama! 01-01-1970 03:00 NİÇİN BUGÜNLERE GELİNDİ? 01-01-1970 03:00 Nereye Gidiyor Siyasetin Aktörleri? Çıkış Nedir? 01-01-1970 03:00 FİKİRDE DEĞİŞİMİN SONU 01-01-1970 03:00 BİLİNMEYENİ KİM ÇÖZER? 01-01-1970 03:00 1 MAYIS ACILARI OLMASAYDI! 01-01-1970 03:00 TÜRKİSTAN YOLCULUĞU 01-01-1970 03:00 KİMLİKLER MUTASYONA MI UĞRADI? 01-01-1970 03:00 ESARETİ DIŞARDA ARAMA, ZİHİNDE ARAMAK GEREKİR? 01-01-1970 03:00 ESARET Mİ, CESARET Mİ? 01-01-1970 03:00 TARİHÎ ÇAĞRI, KİMİN PLÂNI? 01-01-1970 03:00 HANGİ MAHALLEDENSİN? 01-01-1970 03:00 AKIL, İYİ DE Mİ KÖTÜDE Mİ ? 01-01-1970 03:00 NE GÜNLERE KALDIK, NİÇİN? 01-01-1970 03:00 Kurtuluş olmadan kuruluş olur mu? 01-01-1970 03:00 HER HUKUKSUZLUK,YENİ SUÇLARI GETİRİRİYOR,UYAN! 01-01-1970 03:00 Nereye gidiyoruz? 01-01-1970 03:00 “ARACI”ANLAYIŞI NİÇİN? 01-01-1970 03:00 NASIL BİR ÜLKE OLDUK? 01-01-1970 03:00 Sonunu düşünmek yok mu? 01-01-1970 03:00 Lale devri siyaseti mi? 01-01-1970 03:00 Hatıran Yeter 01-01-1970 03:00 Kazanırken, Kaybettiklerimiz! 01-01-1970 03:00 AYRIŞTIRMA BİRLEŞTİRME Mİ? 01-01-1970 03:00 Ders almak önemli mi? 01-01-1970 03:00 YAŞAMAK VAR,YAŞATMAK NİÇİN DÜŞÜNÜLMEZ? 01-01-1970 03:00 NEREYE GİDİYOR, YOLUMUZ? 01-01-1970 03:00 KONTROL KİMDE? 01-01-1970 03:00 DİNDE,MESLEK OLUR MU? 01-01-1970 03:00 ANLAMAYANA ANLATMAK! 01-01-1970 03:00 DÜŞÜNCELERİM, ÇIKIŞ YOLU 01-01-1970 03:00 Albayrak; "Ne Cevap Verecek!" 01-01-1970 03:00 MECBURİYET Mİ KORKU MU? 01-01-1970 03:00 BAĞ’DA MI, DAĞ’DA MI YAŞANIR? 01-01-1970 03:00 Albayrak'tan Gündem Eleştirisi! 01-01-1970 03:00 Albayrak'tan 10 Kasım Mesajı! 01-01-1970 03:00 Devletin ve Vatandaşın İffetini Kim Koruyacak? 01-01-1970 03:00 Adı İyi Uygulama Bozuk! 01-01-1970 03:00 Sorun Yaratandan, Sorun Çözüm Beklenmez' 01-01-1970 03:00 Susmak Yol mu? 01-01-1970 03:00 Konuşmak Çözüm Olsa! 01-01-1970 03:00 Hayır ve Evet Aynı Anda mı? 01-01-1970 03:00 Kutlamalar Örtü mü? 01-01-1970 03:00 Sonuca Sebep Götürür 01-01-1970 03:00 Aç Gözlülerin Siyaseti 01-01-1970 03:00 Siyasette Ölçü Var mı? 01-01-1970 03:00 Statü, İnsana, İnsan Olmayı Sağlar mı? 01-01-1970 03:00 Teknolojiyi Kullanmak! 01-01-1970 03:00 Yüzleşmek mi, Yüzsüzleşmek mi? 01-01-1970 03:00 Gelecek Yüzyılın Kurtarıcılığı Bu mu? 01-01-1970 03:00 Yönetimde Davranış Bozukluğu Olur mu? 01-01-1970 03:00 Yanlış Bilgi Felakettir! 01-01-1970 03:00 Nasıl Bir Düzen Tercihi Olmalıdır? 01-01-1970 03:00 Bayram Çare mi? 01-01-1970 03:00 Adalet Kurumlarında, Adalet Bulan Var mı? 01-01-1970 03:00 Fiil Belli, Fail Gizleniyor! 01-01-1970 03:00 Albayrak: "Sokak Hayvanları Gündemde" 01-01-1970 03:00 Albayrak; "Yaptırıma Bakılır" 01-01-1970 03:00 Albayrak; "Eşek yine Eşek" 01-01-1970 03:00 Tasarruf Kimi Koruyacak? 01-01-1970 03:00 Siz Kimsiniz, Neyi Çözdünüz Siyasetinizle? 01-01-1970 03:00 Yeni Fikir Yaratmak Varken Neden Çalınır? 01-01-1970 03:00 Dün Olmadan, Bugün Olur mu? 01-01-1970 03:00 Değişimin Faydası ve Zararı, Zamanla Olur mu? 01-01-1970 03:00 Dünle Yaşamak mı? 01-01-1970 03:00 Edep Aydınlıkta mı, Karanlıkta mı Değerli? 01-01-1970 03:00 Gelecekte Siyasetin Yönü Nasıl Olmalıdır? 01-01-1970 03:00 Sürgünde Yaşamak Niçin? 01-01-1970 03:00 Bayram Izdırap Olurmu? 01-01-1970 03:00 İYİ Parti Nereye Gidiyor? 01-01-1970 03:00 Sonuç Neyi Getirecek? 01-01-1970 03:00 Karanlık Günler Niçin Geçmiyor! 01-01-1970 03:00 Sorun Çözen Ahlak, Ahlaksızlığa Dönerse! 01-01-1970 03:00 Sonu Görmek Önemli! 01-01-1970 03:00 Siyasetin Aktörlerine Şifa Hastanesi Olmaz mı? 01-01-1970 03:00 Donanımı Kazanıma Çevirmek! 01-01-1970 03:00 Yaşatmak mı? Yok Etmek mi? 01-01-1970 03:00 Sonu Görmek Yapılanları Unutturur mu? 01-01-1970 03:00