google.com, pub-5635234458637791, DIRECT, f08c47fec0942fa0

Kurtuluş olmadan kuruluş olur mu?

Kemal Albayrak

02-02-2025 13:47

Genç teğmenlerin ihracı gündem oldu. Kimler üzüldü, kimler sevindi? Bu olaylar siyasi olduğu için hukuki boyutu konuşulmuyor. Bir kesim onlara sahip çıkarken, diğerleri seviniyor. KHK ile yok edilenler de aynı durumda değil mi? Hukuksuzlukla yaşam hakları ellerinden alındı; sağlık dahil hiçbir güvenceleri kalmadı, çocukları okullarda dışlandı. Vicdan, merhamet ve adalet yok edildi. Kirli propagandalarla “sakıncalılar” listesine alındılar. Kin ve nefret üretildi. Peki, bunların sorumlusu kim?

Devlet, hürriyetin garantisidir. Adaletten sapan bir devlet, çetelerin eline düşerse devlet olmaktan çıkar. Onlara sahip çıkan oldu mu? Hukuk var mı? Ocaklar söndürüldü, hâlâ da devam ediyor. Beş teğmen bizim evlatlarımız… Haksızlık kime yapılırsa yapılsın, karşı çıkmak gerekir. Peki, koltuk düşkünleri neden önce kendilerinde suç aramaz? Hâlâ skandallar aydınlatılmıyor. Canlar toprağa verilirken failler nerede? Sorgulayan, araştıran var mı?

Vicdan, merhamet, insanlık, adalet ve hukuk yok edilirse, bu kirli sırlardan kurtulamayız. İdeolojik ve dinsel örgütlenmeler, mahalle ayrışmaları bilinçli olarak körüklendi. Bu durum milletimize ve ülkemize hiçbir fayda sağlamadı, sağlamıyor. Çanakkale Savaşları’na katılan Ahmet Haşim’in dediği gibi: “Harp olur, muharebeye çağrılır; sulh olur, vatandan kovulmak istenir.” Bugün de vatanı korumak için fakirin çocukları askere çağrılıyor. Sahte raporlarla, torpillerle askerlikten muaf kalanlar ise manda yoğurdu yemekle meşgul. Ülke, desise pazarına döndü. Mahallecilik yapanlar ve irade terbiyesini kaybedenler, hukuksuzlukları korur hâle geldi.

Siyaset, ele geçirdiği güçle kimini cennet, kimini cehennem gibi yaşama çeviriyor. Devletin kaynaklarıyla siyaset yapılıyor. Bilim ve yönetim, zulüm ve gösteriye dönüştü. Ülkemizde haklı isyan edene ceza, zulmedenlere ödül var. Adaletin olmadığı yerde “kontrolsüz güç” kimine bal, kimine zehir yedirir. Kirli pencereden bakanlar, karşısındakileri temiz göremez. Yandaşının yanlışında doğruyu, karşısındakinin doğrusunda yanlış arayan zihniyet güç kazandı. Teğmenlerin durumu farklı mı? “Bana tabi, sana tabi” anlayışıyla hareket edenler, güç el değiştirince aynı şeyin kendi başlarına geleceğini bilmiyorlar mı?

Ülkemizde kötülük sıradanlaştı. Huzura, neşeye, birlikte yaşamaya ve adalete hâkim olamadık. Ahlaklıların gücü buna yetmedi. Çobanlar, toplumu sürü gibi yönetmek istiyor. Sömürü güçlerinin boyunduruğunda olanlar dik duramaz. Yedikleri kirli naneler önlerine konur. Asıl sorun burada. Milletin şok olduğu olayları sadece sahne içinden görenler, sahnenin dışını fark edemez.

Terörist Öcalan, sorumlularca birden “barış elçisi” ilan ediliyorsa, bu irade sahne dışına ipoteklidir. İçeride kirli düzene karşı çıkanlar bedel ödüyor. Onlara bedel ödetenler ise kendi düzenlerini korumak istiyor. Aklı hayra, bilime, üretime, ekonomiye, insanlığa ve ahlaka yönlendiremedik; çürümüş zihinlerle sadece tükettik. Sahte senaryolar ve kirli darbelerle liyakatli, ahlaklı insanlarımızı yok ettik. Mahallecilik hastalığı kin ve düşman yetiştiriyor. Hukuk yok. Her adaletsizlik bir yenisini doğuruyor.

Hür düşünürler, gazeteciler, liyakatli insanlar ve yanlışları uyaran siyasiler yok ediliyor. Yalaka takımı, VIP suç ortakları ve hiyerarşik soyguncular makamlarını işgal etmeye devam ediyor. Hukuk devletinde bunlar olur mu? Geleneksel yandaşlık yönetimi, yasallığı yok etti. Tedbirsizlik nedeniyle felaketler yaşanıyor: otel yangınları, kazalar, cinayetler… Her kötülük olurken suçlular bulunmuyor, korunuyor. Çünkü adaletin olmadığı yerde bunlar olur.

Halil Cibran, “İnsanlar aynaya bakarken gördüklerini başkaları için söylerler” derdi. Yanlış bir hayat içinde doğru yaşanmaz. Yanlışı bilmeden doğru da bulunmaz. Çaldığın saz, başkalarına hitap edecek. Sağa sola saparak, bağnazlıkla düz yolda yürümeyi ve insanlığı unuttuk.

Yargı bağımlı oldu, kurumlar yok edildi. Aklını kullananlar, onu şerre yöneltti. Zihniyet, çıkarların esiri oldu. Namık Kemal’in mezar taşında yazan şu söz, bugünün Türkiye’sine ne kadar uyuyor: Kemal Albayrak

DİĞER YAZILARI YÜZLEŞMEK: YANLIŞI ÖRTMEK Mİ, YANLIŞTAN DÖNMEK Mİ? 01-01-1970 03:00 Meclis yasama yılı açılışı 01-01-1970 03:00 AK Parti Çöküşe Geçti 01-01-1970 03:00 Erdem kantarla tartılmaz, hurda tartılır! 01-01-1970 03:00 MİRASA SAYGI, ÖNEM NEDİR? 01-01-1970 03:00 Uyumlu, uyumsuz yaşama! 01-01-1970 03:00 NİÇİN BUGÜNLERE GELİNDİ? 01-01-1970 03:00 Nereye Gidiyor Siyasetin Aktörleri? Çıkış Nedir? 01-01-1970 03:00 FİKİRDE DEĞİŞİMİN SONU 01-01-1970 03:00 BİLİNMEYENİ KİM ÇÖZER? 01-01-1970 03:00 1 MAYIS ACILARI OLMASAYDI! 01-01-1970 03:00 TÜRKİSTAN YOLCULUĞU 01-01-1970 03:00 KİMLİKLER MUTASYONA MI UĞRADI? 01-01-1970 03:00 ESARETİ DIŞARDA ARAMA, ZİHİNDE ARAMAK GEREKİR? 01-01-1970 03:00 ESARET Mİ, CESARET Mİ? 01-01-1970 03:00 TARİHÎ ÇAĞRI, KİMİN PLÂNI? 01-01-1970 03:00 HANGİ MAHALLEDENSİN? 01-01-1970 03:00 AKIL, İYİ DE Mİ KÖTÜDE Mİ ? 01-01-1970 03:00 NE GÜNLERE KALDIK, NİÇİN? 01-01-1970 03:00 HER HUKUKSUZLUK,YENİ SUÇLARI GETİRİRİYOR,UYAN! 01-01-1970 03:00 Nereye gidiyoruz? 01-01-1970 03:00 “ARACI”ANLAYIŞI NİÇİN? 01-01-1970 03:00 NASIL BİR ÜLKE OLDUK? 01-01-1970 03:00 Sonunu düşünmek yok mu? 01-01-1970 03:00 Lale devri siyaseti mi? 01-01-1970 03:00 Hatıran Yeter 01-01-1970 03:00 Kazanırken, Kaybettiklerimiz! 01-01-1970 03:00 AYRIŞTIRMA BİRLEŞTİRME Mİ? 01-01-1970 03:00 Ders almak önemli mi? 01-01-1970 03:00 SONUÇ KİME YARIYOR? 01-01-1970 03:00 YAŞAMAK VAR,YAŞATMAK NİÇİN DÜŞÜNÜLMEZ? 01-01-1970 03:00 NEREYE GİDİYOR, YOLUMUZ? 01-01-1970 03:00 KONTROL KİMDE? 01-01-1970 03:00 DİNDE,MESLEK OLUR MU? 01-01-1970 03:00 ANLAMAYANA ANLATMAK! 01-01-1970 03:00 DÜŞÜNCELERİM, ÇIKIŞ YOLU 01-01-1970 03:00 Albayrak; "Ne Cevap Verecek!" 01-01-1970 03:00 MECBURİYET Mİ KORKU MU? 01-01-1970 03:00 BAĞ’DA MI, DAĞ’DA MI YAŞANIR? 01-01-1970 03:00 Albayrak'tan Gündem Eleştirisi! 01-01-1970 03:00 Albayrak'tan 10 Kasım Mesajı! 01-01-1970 03:00 Devletin ve Vatandaşın İffetini Kim Koruyacak? 01-01-1970 03:00 Adı İyi Uygulama Bozuk! 01-01-1970 03:00 Sorun Yaratandan, Sorun Çözüm Beklenmez' 01-01-1970 03:00 Susmak Yol mu? 01-01-1970 03:00 Konuşmak Çözüm Olsa! 01-01-1970 03:00 Hayır ve Evet Aynı Anda mı? 01-01-1970 03:00 Kutlamalar Örtü mü? 01-01-1970 03:00 Sonuca Sebep Götürür 01-01-1970 03:00 Aç Gözlülerin Siyaseti 01-01-1970 03:00 Siyasette Ölçü Var mı? 01-01-1970 03:00 Statü, İnsana, İnsan Olmayı Sağlar mı? 01-01-1970 03:00 Teknolojiyi Kullanmak! 01-01-1970 03:00 Yüzleşmek mi, Yüzsüzleşmek mi? 01-01-1970 03:00 Gelecek Yüzyılın Kurtarıcılığı Bu mu? 01-01-1970 03:00 Yönetimde Davranış Bozukluğu Olur mu? 01-01-1970 03:00 Yanlış Bilgi Felakettir! 01-01-1970 03:00 Nasıl Bir Düzen Tercihi Olmalıdır? 01-01-1970 03:00 Bayram Çare mi? 01-01-1970 03:00 Adalet Kurumlarında, Adalet Bulan Var mı? 01-01-1970 03:00 Fiil Belli, Fail Gizleniyor! 01-01-1970 03:00 Albayrak: "Sokak Hayvanları Gündemde" 01-01-1970 03:00 Albayrak; "Yaptırıma Bakılır" 01-01-1970 03:00 Albayrak; "Eşek yine Eşek" 01-01-1970 03:00 Tasarruf Kimi Koruyacak? 01-01-1970 03:00 Siz Kimsiniz, Neyi Çözdünüz Siyasetinizle? 01-01-1970 03:00 Yeni Fikir Yaratmak Varken Neden Çalınır? 01-01-1970 03:00 Dün Olmadan, Bugün Olur mu? 01-01-1970 03:00 Değişimin Faydası ve Zararı, Zamanla Olur mu? 01-01-1970 03:00 Dünle Yaşamak mı? 01-01-1970 03:00 Edep Aydınlıkta mı, Karanlıkta mı Değerli? 01-01-1970 03:00 Gelecekte Siyasetin Yönü Nasıl Olmalıdır? 01-01-1970 03:00 Sürgünde Yaşamak Niçin? 01-01-1970 03:00 Bayram Izdırap Olurmu? 01-01-1970 03:00 İYİ Parti Nereye Gidiyor? 01-01-1970 03:00 Sonuç Neyi Getirecek? 01-01-1970 03:00 Karanlık Günler Niçin Geçmiyor! 01-01-1970 03:00 Sorun Çözen Ahlak, Ahlaksızlığa Dönerse! 01-01-1970 03:00 Sonu Görmek Önemli! 01-01-1970 03:00 Siyasetin Aktörlerine Şifa Hastanesi Olmaz mı? 01-01-1970 03:00 Donanımı Kazanıma Çevirmek! 01-01-1970 03:00 Yaşatmak mı? Yok Etmek mi? 01-01-1970 03:00 Sonu Görmek Yapılanları Unutturur mu? 01-01-1970 03:00