PKK’ya gel görüşelim ve anlaşalım teklifini içeren Terörsüz Türkiye sloganı ile başlayan süreç ilerliyor. PKK’nın silahlarını öncelikle teslim edecek koşulu var denildi ama tuzak yakma şovu dışında bir eylem gerçekleşmedi. Buna rağmen PKK kendi koşullarını ültimatom verir edasıyla sıralamaya devam ediyor ve küstahlaşmasını sürdürüyor.
Bu kapsamda; PKK’nın siyasi organı DEM’in temsilcileri İmralı’dan yani APO’dan emirlerini alıyorlar ve kamuoyuna ’da ültimatom veriyor edasıyla açıklıyorlar. PKK silahını teslim etme konusuna neden hiç değinmiyor? Bu tuzağa eleştiri bile getirilmiyor. Şaşılacak şey değil mi?
DEM Temsilcileri İmralı’ya devamlı gidiyorlar ve APO’nun talimatlarını alıyorlar. PKK’nın yasal ve anayasal değişiklikleri içeren istekleri içinde APO ve PKK Teröristleri affedilmeli ve siyasi özgürlük verilmeli, Kürtçe, Türkçe gibi resmi statü kazanmalı, Anayasa’dan Türk Milleti tanımlaması çıkarılsın yerine Türkiye Halkı tanımı konulsun gibi zafer kazanmış paranoyası ile belirlenmiş akıl almaz tuzaklar bulunuyor. Bu tuzak; T.C. Devletinin Ulus-Devlet yani Tek Devlet, Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan yapısını bozmayı amaçlamaktadır kanaatindeyim. Böyle olursa, düşünmüyorum ama yine de uyarı amacıyla, T.C. ‘nin Ulus- Devlet yapısı bozulursa Yugoslavya’nın parçalanması gibi tehlikenin önü açılır diyorum.
Makedon asıllı bir Korgeneral Belgrat’ta Askeri Ataşe “1981-84” iken bana “Atatürk çok büyük bir lider, T.C. ‘ni kurarken ulus-devlet yapılanmasını TİTO” Yugoslavya’nın kurucu lideri” keşke örnek alsaydı. TİTO yanlış yaptı. Ölünce Yugoslavya’nın parçalanması kaçınılmazdır” anlamında düşüncesini açıklamıştı.
PKK Bölücü Örgüt, dış güçlerin desteklediği kukla olmasına rağmen PKK’yı yani bölücü tehlikeyi doğru algılayamayanlar yüzünden Kürt vatandaşlarımızın sorunları ile birleştirildi. Böylece stratejik hata yapıldı kanaatindeyim. Kürt vatandaşlarımızın tamamı en azında PKK sempatizanı töhmeti altında bırakıldı. En azından kahraman koruculara haksızlık yapılmaktadır. Halbuki; Kürt vatandaşlarımızın sorunları ile PKK Terör sorunu ayrı ayrı konulardır. Ayrıca, PKK ve partisi DEM’in tüm Kürt vatandaşlarımızın partisi konumunu kazanmaya çalıştıklarını biliyorum. Kürt vatandaşlarımızın en önemli hayati sorunu feodal ve aşiret sisteminin baskısından ve de PKK teröristlerinden kurtulmaktır. Buna kimse değinmiyor. Çünkü konuyu bilmeyenler gündemi belirliyor dolayısıyla stratejik hata yapılıyor.
Terörsüz Türkiye projesiyle başlayan tuzaklarla dolu süreç İmralı’da APO’nun ayağına TBMM’den bir heyetin gitmesi kabul edilemez. APO, TBMM’de Komisyon kurulsun istedi kuruldu, Ana muhalefet Partisi komisyona katılmazsa stratejik hata yapmış olacağı mealindeki açıklaması üzerinde CHP Komisyona katıldı. Benim de, Roma Kralı Sezarın; “Sende mi Brütüs” sözü aklıma geldi. Şimdi CHP İmralı’ya gitmiyor ama yetmez. Gecikmeksizin Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonundan çıkmalı İYİ Parti ve Zafer Partisi ile ittifaka yönelmelidir. Aksi takdirde, hayal kırıklığı olasılığı yüksektir.
Demokrasi Komisyonu deniyor. DEM Partililer bölgelerinde orta çağ düzeni olan feodal sistemin ve aşiret düzenin hüküm sürdüğünü ve aşiret kültürü ile yaşadıklarını bilmiyorlar mı? Buna rağmen, demokrasi havarisi kesilmelerine şaşırmayalım mı? Burada da tuzak var.
Müzakere sürecini yürütenler, APO ve teröristleri serbest kaldıkları takdirde Korucular ve Devlete yakını aşiretler başta olmak üzere intikam saldırı ve suikastlarının yoğun şekilde yaşanacağını unutmasınlar.
PKK’yı TANIMAYANLARA FATİH SULTAN MEMMET’İN UYARISI!
Sultan Murat, oğlu şehzade Mehmet’in iyi yetişmesi için Molla Gürani’yi görevlendirir. Molla Gürani Manisa’ya gider. Molla Gürani, Şehzade Mehmet’e; “Padişah olunca ne yapmayı düşünmektesin?” diye sorar.
Şehzade Mehmet; “Düşmanlarıma boyun eğdireceğim. Ancak, bu şekilde atalarımın kurduğu bu devlete layık bir padişah olurum” şeklinde cevap verir
Molla Gürani; “Doğru dersin Şehzadem. Lakin bilir misin düşmana galip gelmenin ilk şartı nedir?” sorusunu sorar.
Mehmet; “Hayır, Hocam bilir” der.
Bunun üzerine, Molla Gürani Hoca; “Düşmana galip gelmenin ilk şartı onu doğru tanımaktır. En kuvvetli düşmanın tanımadığın düşmandır. Devletimizin dostundan çok düşmanı vardır” şeklinde açıklama yapar.
Molla Gürani’nin bu dersinin semeresini Sultan Mehmet İstanbul’u 1453’de işgalinde görür.
Aynı konuda, meşhur Çin filozof ve Komutanı Sun Tzu’da Harp Sanatı adlı kitabımda benzer açıklamayı yapmıştır.
PKK’nın inisiyatifi yoktur. ABD ve İsrail’den alacağı direktiflere göre şekillendiğini ciddiye alalım. Tuzaklara ve hamasete karşı uyanık olmak gerekir kanaatindeyim.
Kıssada hisse diyor ders alınmasını ve uygulanmasını diliyorum. Çakma terör uzmanları kamuoyunu yanıltırlar kanısındayım.
Bu açıklamamı; Hakkâri Dağ ve Komando Togay Komutanı 1987-89 ve Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı 1995-97 olarak PKK teröristleri ile OHAL Döneminde mücadele etmiş şehit, gazi ve kahramanlarımıza komutanlık yapmanın onuru ile görev ve sorumluluk bilinciyle yazıyorum.
Altay Tokat E. Korg. 1999’da Emekli Oldu, Kıbrıs Gazisi. Başarılarından Dolayı Beş Madalya İle Ödüllendirildi.





















