İnsan Ne İle Yaşar?

Umuyorum ki sizlerle aramızdaki bu iletişim TuraTürk ile birlikte başlar,hayatlarınıza dokunur, anlam katar.

Evet, başlıkta da yazdığım gibi sizce insan ne ile yaşar? İnsanı yaşarken harekete geçiren veya onu sadece bir kez yaşamaya geldiği hayattan soğutan, uzaklaştıran şeyler nelerdir?

Hatırlarsanız bu soru cümlesi dünyaca ünlü Rus yazar Lev Tolstoy’un “İnsan ne ile yaşar?” kitabının ismidir.

Kitaptan genel çıkarım ise; insan acı ile doğar, acı ile büyür ve yeteri kadar acı çektikten sonra da ölür.

Bu kadar kısadır işte hayat. Kitapta asıl ilgi çeken nokta ise insanın yaşamı boyunca yaptığı iyiliklerin kendisine er ya da geç geri döneceğidir.

İyilik; insanın toplum içerisinde var olmasını sağlar, hayata bakışını anlamlandırır. Hayattan zevk alabilmesinin ve bunu geri yansıtmasının, yaşama umutla bakabilmesinin anahtarıdır. İyi insan olmak öncelikle iç huzura erişebilmekten geçer. İç huzur bir çok farklı eylemin sonucunda gelişen bir olgudur.

Bana göre insanı hayattan keyif alarak, kaliteli bir yaşam sürdürerek, nefes alarak yaşatabilecek yegane olgu iç huzurdur. Dediğim gibi bir çok bileşeni vardır. İç içe geçmiş çekirdek parçaları gibi düşünebilirsiniz.

Huzurlu insan hem ailesine hem topluma iyi gelir, ilaç gibidir bir nevi. İç huzuru oluşturan unsurlar çok çeşitlidir. Kimi insana doğada uzun bir yürüyüş huzur verirken, kimisine deniz kenarında geçirilen bir saat huzur getirir.  İnsanın hayata olan yapıcı ve pozitif bakış açısı, kullandığı olumlu cümleler, yaşadığı dakikanın kıymetini bilmesi, insanlara hayvanlara ve doğaya karşı sevgi dolu olması, bir hobiyle mutlu olması gibi çok çeşitli ama etkili eylemler onu iç huzura ulaştırır.  

İnsan doğduğunda bakıma muhtaç olarak doğar. Büyüyebilmesi aileye ve topluma aittir. Bunun aksi düşünülemez. Ancak malesef ki ülkemizde yaşanan ekonomik problemler nedeniyle doğan çocukların yaşamları, gelecekleri tehlike altındadır. Ailede meydana gelen en ufak bir sarsıntı, bir kayıp, bir umursamazlık o evladın çaresiz bir şekilde savrulmasına neden olur. Çevre etkenleri devreye girer. Ekonomik olarak geldiğimiz bu vahim durumda sorunlar çığ gibi büyür ve genç yaşta kişi kendini çıkmazda bulur. Topluma ait hissetmez ve kötü alışkanlıklardan tutun da sonu intihara kadar varan vahim durumlara düşülebilir.

Hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısı ahlakı bozar. Ahlakın bozulması ile tüm toplumda çöküntü başlar ve bir kanser gibi yayılarak genç yaşlı demeden bütün birlik bozulur. Toplumsal huzura derinden etki eder. Elbette ki maddiyatın iç huzurla bir ilgisi yoktur ancak toplumları etkileyen bu problem diğer sorunları da körükler, bu kötü huylu bir hücredir. Yayılır, büyür ve iyi hücreleri de yutar. İç huzura erieşemeyen insanların toplumu da nasıl etkiledikleri ortadadır.

Bir toplumu oluşturan en temel değer ailedir. Ailelerin akıl ve beden sağlığı yerinde bireyler yetiştirebilmesi çok önemli bir husustur. Bu bir ülkenin geleceğidir aynı zamanda. Bunun için gerekli herşey aslında toplum içi dayanışma hevesinden geçer. Bu heves huzurlu ve sağlıklı bireyler yetiştirir. İç huzura erişememiş kimselerden bir topluluk oluşturulamaz. Oluşturulsa bile yok olur gider. O halde bu toplum için yapılması gereken en önemli şey içinde bulunulan bu ekonomik durumun derhal düzeltilmeye çalışılmasıdır. Her ne kadar toplum dayanışma duygusu ile ayakta kalmaya çalışsa da bu ancak belirli bir noktaya kadar getirilebilir.

İç huzur demek toplumsal huzur demektir. Toplumsal huzur demek iyilik demektir. İyilik demek ileri gitmek demektir. Ülkemizi her geçen gün bir adım ileriye götürecek olgular bunlardır. Aksini düşünmeye dahi vakit harcamamak gerekir.

Dünya ile barışık, ilkeleri kuvvetli, bilimi takip eden, kültürel değerleri benimseyen ve saygı duyan, binlerce yıllık farklı medeniyetleri iyi okuyan, araştıran, içselleştiren , hayata umutlu bakabilen erdemli bireylerle birlikte çıkılan yolculuklar ülkemize mutlak huzur getirecektir. Getirmesi dileğiyle.. Sağlıcakla kalın... Galip Levent Onursan