“23 Aralık 1930”
Kurtuluş Savaşımız zaferle sonuçlandıktan sonra 29 Ekim 1923 tarihinde T.C. ‘i Devleti ilan edildi. Cumhuriyetin temelini tam bağımsızlık ve çağdaşlaşma teşkil ediyordu. Bu bağlamda, laiklik ilkesinin ayrıcalıklı önem ve hassasiyet taşıdığını düşünüyorum. Çünkü Çağdaşlaşma demokrasi olmadan, demokraside laiklik olmadan yaşayamaz deniliyor.
T.C.’i ilan edildikten sonra çağdaşlaşma kapsamında çok sayıda devrim hayata geçirildi. Bunlardan, Osmanlı Devletinin şeriat rejimini kaldırarak laik cumhuriyetin kurulmasını sağlayan ve demokrasinin yolunu açan devrimleri daha fazla önemsiyorum.
Bundan dolayı; 4 Mart 1924’de 431 Sayılı Kanunla Halifelik kaldırıldı. 11 Mart 1924'de Medreseler kapatıldı. Ama İngiltere’nin teşvik, destek ve telkinleriyle Şeyh Sait dinci isyanı başladı, Hemen 4 Mart 1925’de Takriri Sükûn Kanunu kabul edildi ve alınan askeri ve siyasal yetki ve tedbirler sayesinde isyan bastırıldı. Ama bedeli ağır ödendi.
30 Ağustos 1925’de 677 Kanunla türbe, tekke, zaviyeler kapatıldı ve şeyhlik, dervişlik, müritlik gibi unvanlar yasaklandı. Yani tarikatların faaliyetleri sonlandırıldı.
Bu sırada ya da 12 Ağustos 1930'da Atatürk’ün tavsiyesi ile Fethi Okyar tarafından Serbest Fırka kuruldu ama kısa sürede devrim karşıtlarının yuvalandığı bir pozisyona düşünce hemen yani 17 Kasım 1930’da kapandı.
Şeyh Sait İsyanı “25 Şubat 1925”
Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1924’de imzalandı ama İngilizlerin direnciyle Hatay, Boğazlar, Musul konuları çözümlenemediler. İleri bir tarihe ertelendiler. Bu sırada, Musul İngiliz işgali altında idi. Aynı zamanda, Misak-ı Milli hudutlarımız içinde bulunuyordu. Konu görüşülmek üzere Haliç Konferansı düzenlendi ama anlaşma sağlanamadı. İngilizler konuyu BM’lere taşıdı. Aynı zamanda, Atatürk'ün kuvvet kullanarak bir oldubitti yapacağı kuşkusuyla Şeyh Sait’i teşvik etti ve isyan başlatıldı. Öncelik isyanın bastırılması olduğundan askeri kuvvetlerimiz isyanın bastırılmasına angaje oldular. Bu nedenle Musul Harekâtı yapılamadı. Daha sonra Musul’un Irak'a verilmesine İngiltere evet dedi. 2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgalinde de, yine Musul fırsatını yakaladık ama faydalanamadık. Bu olaylara, irtica tehlikesinin yok edilmediğini ve var olduğunu göstermesi açısından değinilmiştir.
23 Aralık 2024 salı günü, Menemen İsyanının 94’üncü Yılını Yaşıyoruz!
Menemen isyanı, Şeyh Sait isyanı gibi bir irtica hareketidir. Ortamı uygun bulduklarında, gerici odaklarının şeriat rejimi getirmek yönünde hareket edeceklerini umursamıyor olmamız, uyuyor olmamız kaygılarımızı çoğaltıyor kanısındayım.
Menemen İsyanı, Nakşibendi Tarikatının o dönemdeki Şeyhi Esat ve müritleri tarafından planlanmış ve yapılmıştır.
23 Aralık 1930 sabahı, ortamı ve koşulları uygun bulmuş olacaklar ki Nakşibendi Tarikat mensubu Derviş Mehmet bir grup tarikat müridi ile Menemen de şeriat ilan ediyor ve şeriat ordusunun yolda olduğu yalanı ile halkı korkutuyor.
İsyanı bastırmak için 43’nci Piyade alayından görevlendirilen müfreze komutanı Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay kafası kesilerek şehit ediliyor. Ruhu şad olsun.
İsyan, takviye birlikler tarafından hemen bastırılıyor.
Bende, Kurmay Albay rütbesi ile 1985-87 yıllarında 43’üncü Piyade Alay Komutanı görevini yaptım.
İsyancılar, İstiklal Mahkemesinde yargılanıyor ve 34 sanık idam ediliyor, 41 sanık ağır hapis cezalarına çarptırılıyor. Tarikat Lideri Şeyh Esat’ın ölüm cezası çok yaşlı olduğu için müebbet hapis cezasına çevriliyor.
Menemen’de Şehit Kubilay Anıtı var. Anıtın, kaidesinde elinde mızrağı ile ufka doğru bakan, Türk Gençliğini temsil ediyor. Altında da Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi yazılı.
Çoğumuz kendi tarihimizi eksik biliyoruz, unutuyoruz, okumuyoruz. Dolayısıyla ders almıyoruz ve gerekenleri yapmıyoruz. Tarih tekerrür eder derler. İsyanları, günümüzde terörizm olarak tanımlıyoruz.
Atatürk ve İnönü’nün aşırı sağ ve solun tehlike olduklarını, ve ileri olan tehlike aşırı sağdadır dediklerini hatırlatmak isterim. Ben bu tespiti, Dindar değil dinci yani irtica, milliyetçi değil ırkçı, solcu değil komünizm tehlikelidir şeklinde yorumluyorum.
Bu vesile ile 2025 yılı kutlu ve mutlu olsun.
Altay Tokat. E. Korg. 1999’da Emekli Oldu, Muharip Gazi, Başarılarından dolayı 5 madalya ile ödüllendirildi.
Galip
Altay paşamı Kanada’dan takip ediyoruz. Yine çok aydınlatıcı ve açık bir yazı olmuş. Ellerine sağlık 9 ay önceHalk
Paşam gene çok güzel hatırlattınız teşekkür ederiz sayın paşam Allah size uzun ömür versin ???????????????????????????????? 9 ay önce