Tura Türk
HV
17 EKİM Cuma 02:18

Sevilmeye Bırakmak

Hayatın en büyük yanılgılarından biri, insanın kendisini başkalarına sevdirmeye çalışmasıdır. Oysa sevgi, zorla kazanılacak bir şey değildir. Birini kendimize sevdirmeye çalıştığımızda, farkında olmadan kendi doğallığımızdan, özgünlüğümüzden uzaklaşırız.

Yaşam
Sevilmeye Bırakmak

Hayatın en büyük yanılgılarından biri, insanın kendisini başkalarına sevdirmeye çalışmasıdır. Oysa sevgi, zorla kazanılacak bir şey değildir. Birini kendimize sevdirmeye çalıştığımızda, farkında olmadan kendi doğallığımızdan, özgünlüğümüzden uzaklaşırız. Peki, asıl yapılması gereken nedir? Asıl mesele, kendimizi sevilmeye bırakmaktır.

İnsan ilişkileri bir pazarlık meselesi değildir. Kimi zaman farkında olmadan, sevilmek için kendimizden ödün veririz. Kendi isteklerimizi, düşüncelerimizi, hatta bazen benliğimizi yok sayarak başkalarının beğenisini kazanmaya çalışırız. Oysa gerçek sevgi, bir çaba sonucu elde edilmez. Sevgi, ancak içten gelen bir ışık gibi doğal bir şekilde yayılırsa, anlam kazanır. Gerçek sevgi, olduğu gibi kabul edilmekten doğar.

Kendimizi sevilmeye bırakmak, öncelikle kendimizi sevmekle başlar. Kendi değerimizin farkında olmak, bizi olduğumuz gibi kabul eden insanlarla bir araya getirir. Sevgiye ulaşmanın yolu, başkalarının onayını almak için değişmek değil, kendi doğallığımız içinde parlamaktır. İnsanlar, başkalarına kendilerini zorla sevdirmeye çalıştıklarında genellikle tersi bir etki yaratırlar. Çünkü samimiyet ve doğallık yerine, yapay bir tavır sergilemek zorunda kalırlar.

Gerçekten sevilen insanlar, genellikle kendilerini sevdirmek için uğraşmazlar. Onlar sadece kendileri olurlar ve bu da çevrelerindekileri etkiler. İnsanları kendimize çekmenin en güçlü yolu, olduğumuz gibi davranmaktır. Başkalarının bizi sevip sevmeyeceğine karar verecek olan biz değiliz, onların iç dünyalarıdır. Bize düşen, iç dünyamızı sevgiye açmak ve sevilmeye hazır olmaktır.

Sevilmeye bırakmak, aslında bir teslimiyettir. Zorlamadan, ısrar etmeden, karşılık beklemeden… Bunu başarabildiğimizde, hayatımızda daha gerçek, daha derin ilişkiler kurabiliriz. Kendini olduğun gibi ortaya koymak cesaret ister ama ödülü, sahici ve kalıcı sevgidir.

Ancak bu süreç bazen zorlu olabilir. Çünkü insan doğası gereği kabul görmek, sevilmek ister. Toplum içinde var olabilmek için bazen olduğumuz kişiden uzaklaşıp, başkalarının beklentilerine göre hareket etmeye çalışırız. Ancak bu, bizi gerçek kimliğimizden uzaklaştırır. Gerçek sevgi, maskeler ardında değil, gerçekliğin içinde bulunur. Bu yüzden, kim olduğumuzu kabullenmek ve bunu çevremize yansıtmak en önemli adımdır.

Sevilmeye bırakmak, yalnızca romantik ilişkilerde değil, dostluklarda, aile bağlarında ve iş hayatında da büyük önem taşır. Karşımızdakine kendimizi zorla kabul ettirmeye çalıştığımızda, samimiyetin yerini yapaylık alır ve ilişkiler yıpranır. Oysa doğal akışına bırakılan, zorlanmayan ilişkiler daha uzun ömürlü olur ve içten gelen bir bağ oluşturur.

Sonuç olarak, sevilmeye bırakmak; içsel huzuru, kendine güveni ve doğallığı içerir. İnsan, kendi değerini fark ettiğinde ve başkalarından bağımsız olarak kendini sevmeyi öğrendiğinde, çevresindeki gerçek sevgiyi de daha iyi hisseder. Sevgi, kazanılması gereken bir ödül değil, paylaşılması gereken bir duygudur. İçtenlik, doğallık ve kendine güven ile sevgiye kapılarını açan herkes, karşılığında samimi ve gerçek sevgiyi bulacaktır. Ahmet TEKİN

Emircan MERALEmircan MERAL

Genel Yayın Yönetmeni

YORUMLAR