Hayatta en çok özlediğimiz şeyin ne olduğunu sorsalar, birçok insan sevgi der. Fakat aynı insanlar, en çok yarayı da sevgiden aldıklarını söylerler. Neden mi? Çünkü sevmek, sadece bir duygu değil; aynı zamanda bir denge, bir sabır, bir zamanlama sanatıdır. Herkes sever, ama herkes ölçülü sevemez. Herkes bağlanır, ama herkes sağlıklı bağlanamaz. Ve işte tam bu noktada, şu söz gelir kalbimizin ortasına dokunur:
“Seveceksen ölçülü sev ki sevgin uzun sürsün; çok hızlı giden de çok yavaş giden gibi geç varır hedefe.”
Sevgi, bir çiçek gibi. Güneşi sever ama fazlası kavurur. Su ister ama çok olursa kökünü çürütür. Sevgiyi verirken de tıpkı bu çiçeği suluyormuş gibi davranmalıyız. Her gün biraz… Her gün kararında… Ne eksik, ne fazla. Çünkü sevgi, sabırla büyür. Zamana ihtiyaç duyar. Ama ne yazık ki çağımız, hızlı yaşayıp çabuk tüketmeyi moda haline getirdi. Hızla başlayan aşklar, hızla yanar, hızla söner. Çünkü içinde dinlenme yoktur. Tanıma yoktur. Derinleşme hiç yoktur.
Çünkü insanlar artık sadece sevilmeyi istiyor; sevmeyi değil.
Sadece tutkulu anları, büyük sözleri seviyorlar; ama sessiz sadakati, sabırla beklemeyi değil.
Ölçüsüz Sevgi Yorar
Birini gözünün içine bakarak sevmekle, birini gözünü kör ederek sevmek arasında büyük fark vardır. Ölçüsüz bir sevgi, önce seni yorar. Kendinden vazgeçersin, hayatını onun etrafında döndürürsün. Onun her kelimesi, her bakışı senin gününü belirler hale gelir. Ve bu sevgi, bir noktadan sonra sevgi olmaktan çıkar; bağımlılık olur, yük olur. Sevgi güzellikti, neden bu kadar ağrıtıyor dersen, cevabı belli: Ölçüyü kaybettin.
Duygular derindir, ama ölçü duygunun düşmanı değildir. Aksine, onu taşıyan kaptır. Kaptan taşan su gibi, kaptan taşan sevgi de kıymetli olmaz. Birini fazla sevmek değil mesele; onu yeterince, yerinde ve doğru biçimde sevebilmek meseledir. Sevgi zaten fazladır; ama onun ifadesi, zamanı ve biçimi ölçülü olursa, yıkmaz. Aksine, yaşatır.
Hızlı Başlayan Hızlı Biter
Aşklar var, başlar başlamaz göğe yükselir. Bir günde kırk yıllık tanışmış gibi hissedersiniz. Sanki ruh eşinizi bulmuşsunuz gibi. Ama birkaç hafta sonra aynı hızla düşersiniz yere. Çünkü çok hızlı gitmek, yolu kısaltmaz. Hatta çoğu zaman yoldan çıkmanıza neden olur. Tıpkı arabayla giderken hızın kontrolü kaybettirmesi gibi, duygular da hızlandıkça mantığı boğar. Oysa aşkın bir yürüyüşü vardır. Önce bir selamlaşma, sonra bir sohbet, ardından bir tanıma süreci. Bu yürüyüşe sabrı olmayan, sevginin güzelliğine de erişemez.
Sevgiyi Korumak Sanattır
İnsan birini sevdiğinde onu kazanmak için çok çaba harcar ama kazandıktan sonra aynı özeni sürdürmez. Oysa sevgi, sahip olduğunda değil; koruduğunda gerçek olur. Ölçülü sevmek, sadece başlarken değil, devam ederken de gereklidir. Her zaman yanında olmak istemek güzeldir ama bazen bir adım geriden izlemek daha kıymetlidir. Karşındaki insanı boğmadan, onun da nefes almasına izin vererek sevgiye alan tanımak gerekir.
Birlikte Susabilmek
Ölçülü sevgi, sürekli konuşmak, sürekli ilgi göstermek değildir. Bazen sessizlikte anlaşabilmek, birlikte susabilmek de sevginin en derin halidir. Çünkü sevgi sadece sarılmakla olmaz; bazen dokunmadan da hissedilir. Bir mesaj atmadan da düşünmek mümkündür. Ve bu ölçü, sevgiyi kıymetli kılar. Gösterdiğiniz kadar göstermediğinizde de sevgi kalıyorsa ortada, işte o gerçek sevgidir.
Sabırla Büyüyen Sevgi, En Derin Sevgi Olur
Gerçek sevgi, zamanla kök salar. Ve o kökler fırtınalara karşı direnç kazanır. Ani başlayan sevgiler, ilk rüzgârda devrilir çünkü temelleri yoktur. Oysa sabırla büyütülen sevgi, kolay kolay yıkılmaz. Birbirinin eksik yanlarını gören, buna rağmen yanında duran iki insan… İşte gerçek aşk oradadır.
Gölge Olmak Değil, Işık Olmak
Ölçülü sevgi, birinin gölgesi olmak değil, onun ışığını parlatmasına izin vermektir. Sevdiğin kişiyi kendine bağımlı hale getirmek değil, kendi ayakları üzerinde durmasına destek olmaktır. Sevgiyi sahiplenmek değil, onunla birlikte büyümektir. Işık olmak, karşı tarafı kör etmek değil; yolu aydınlatmaktır. Bazen kendini biraz geride tutmak gerekir ki, karşı taraf kendi ışığını görebilsin.
Özgürlüğe Saygı, Sevginin En Olgun Hâlidir
Gerçek sevgi, karşındakinin birey olduğunu unutmamaktır. Onun özgürlüğüne, sınırlarına ve hayatına duyulan saygı, ölçülü sevginin en derin göstergesidir. Sevgi, bir kafes değil; birlikte uçulacak bir gökyüzüdür. Birbirini seven iki insan, birbirine zincir takmaz. Aksine, özgürlükleriyle birbirlerine değer katar.
Sessiz Kalabilmenin Gücü
Bazı sevgiler bağırarak değil, susarak yaşanır. Her duygu dile dökülmez, bazen bir bakış, bir sessizlik, her kelimeden daha çok şey anlatır. Ölçülü sevgi, sürekli konuşmak ya da yazmak değil; gerektiğinde sessiz kalabilmeyi bilmektir. Çünkü bazı anlar vardır ki, orada sözcükler yetersiz kalır; sadece varlık yeter.
Karşılık Beklemeyen Sevgi, Ölçüyü Aşmaz
Gerçek sevgi, verdiğinde karşılık beklemez. Yalnızca karşılıksız veren değil; kendini unutmadan verendir ölçülü seven. Eğer birini sevdiğinde hemen karşılığını görmek istiyorsan, o sevgi bir pazarlığa dönüşür. Oysa sevgi, ticaret değil. Gerçek sevgi ölçülüdür çünkü beklentiyle değil, içtenlikle beslenir.
Geç Kalınmış Sevgiler, En Çok Acıtır
Sevginin ölçüsü sadece yoğunluk değil, zamanlamadır da. Çok geç kalan sevgi, bazen en güzel duyguyu bile acıya dönüştürebilir. Bu yüzden ölçülü sevmek demek, doğru zamanda doğru biçimde sevebilmek demektir. Ne erkenden yıkıcı bir tutkuyla, ne de geç kalmış bir pişmanlıkla... Tam vaktinde, tam yerinde, yavaş ama derin bir şekilde.
Son Söz
Sevmenin de bir adabı, bir yolu, bir zamanlaması vardır. Sevgi, ne kadar büyükse o kadar narindir. Bir çiçeği güneşe çıkarırken dikkatli olursun. Aynı özeni bir kalbe de göstermek gerekir. Çünkü bir kalp, ancak ölçülü sevildiğinde büyür. Ne çok sıkarsın ki ezilsin, ne de bırakırsın ki kaybolsun.
Unutma…
Seveceksen ölçülü sev ki sevgin uzun sürsün; çünkü duyguların da bir ömrü vardır ve o ömür, ne kadar dengede kalırsa, o kadar uzun yaşar. Ahmet TEKİN

Genel Yayın Yönetmeni