Tura Türk
HV
17 EKİM Cuma 02:18

Kusurları Sevmek: Aşkın Gerçek Yüzü

Zaman zaman aşkı öyle bir yere koyarız ki, sanki sadece güzelliğin, zarafetin, uyumun hüküm sürdüğü bir masal diyarıdır orası. Oysa aşk, en çok çatlaklardan sızan ışıktır. En çok, iki eksik ruhun birbirini tamamlamaya çalışmasında, en çok da kusurlara rağmen değil, kusurlar sayesinde yeşerir.

Yaşam
Kusurları Sevmek: Aşkın Gerçek Yüzü

Zaman zaman aşkı öyle bir yere koyarız ki, sanki sadece güzelliğin, zarafetin, uyumun hüküm sürdüğü bir masal diyarıdır orası. Oysa aşk, en çok çatlaklardan sızan ışıktır. En çok, iki eksik ruhun birbirini tamamlamaya çalışmasında, en çok da kusurlara rağmen değil, kusurlar sayesinde yeşerir. Çünkü gerçek aşk, kusursuzluğu aramak değil, kusurları birlikte sevebilmektir.

Bize yıllarca anlatılan masallarda, kahramanlar güzeldir, yakışıklıdır, cesurdur ve her daim doğrunun peşindedir. Onlar hata yapmaz, ağlamaz, sabahları uykulu gözlerle kahve aramaz. Ama bizler öyle değiliz. Sabah uyanınca saçlarımız dağınık, kalbimiz kırık, ellerimiz titrek olabilir. Hatalar yaparız, sözümüzü tutamayız bazen, ya da çok severiz ama yanlış ifade ederiz. Biz insanlar kusurluyuz. Ve işte aşk, tam da burada başlar.

Aşık olduğumuzda karşımızdakini ideal bir kalıba sokmaya çalışırız çoğu zaman. "Keşke biraz daha anlayışlı olsa", "Daha az kıskansa", "Daha çok anlasa beni"... Bu beklentilerle yoğrulur ilişkiler. Ve her biri, gerçekliğin üzerine çekilmiş birer perde olur. Oysa ne zaman ki perdeyi kaldırır, karşımızdakini olduğu gibi görürüz – hatalarıyla, yaralarıyla, eksiklikleriyle – ve yine de kalmaya karar veririz, işte o zaman aşk gerçek olur.

Aşk bir seçimdir. Her sabah yeniden "evet" demektir. Karşındaki kişinin en zayıf haline bile şefkatle bakabilmek, onun yetersizliklerinde kendini yetersiz hissetmemek, onun hatalarını büyütmeden sevgiyle sarabilmektir. Çünkü aşk, “Sen değiş, ben o zaman severim” demez. “Seninle her halinle varım” der. Sadece güneşli günlerin değil, fırtınalı gecelerin de sevda arkadaşlığını taşır omuzlarında.

Kimi zaman sevgili uykusuz olur, tahammülsüzleşir. Kimi zaman geçmişin acılarını bugüne taşır, seni istemeden kırar. İşte o anlarda sevgi, sadece kelimelerle değil, sabırla, anlayışla, sessiz bir dokunuşla da konuşur. Aşk, “Sen böyle olmamalısın” diye düzeltmeye çalışmak değildir. “Sen böyleysen bile, ben buradayım” diyebilmektir.

Birini olduğu gibi kabul etmek, kendine de aynı hakkı tanımaktır. Biz de kusurluyuz çünkü. Biz de sinirleniriz, korkarız, geri çekiliriz. Ve karşımızdaki insanın bizim bu kırılganlıklarımıza rağmen kalmayı seçmesi, belki de hayatta hissedebileceğimiz en güçlü bağdır.

Aşk zamanla değişir. İlk günkü heyecan, yerini derin bir bağlılığa bırakır. Eller hala tutulur ama artık güvenin, emanetin, bir nevi "ruhsal ortaklığın" eli olmuştur o tutuş. Kusurları birlikte sevmek, birbirine sürekli yeniden aşık olmak gibidir. Bir gün onun çocukça şakasına gülerken, ertesi gün sessizliğine sığınak olursun. Bir gün yorgunluklarına omuz, başka bir gün kaygılarına sabır olursun.

Ve belki de aşkın en büyüleyici yanı, seni olduğun gibi kabul eden birinin gözlerinde kendi kusurlarınla barışmandır. Çünkü onun seni böylece sevebilmesi, senin de kendini sevmeni kolaylaştırır. Bu bir özgürlüktür. Bu, hayatın en kıymetli duygularından biridir.

Aşk, tek bir kalbin içinde yaşanmaz. İki kalbin, birbirinin çatlaklarına usulca dokunarak iyileşmesiyle var olur. Bu yüzden aşk kusursuzluk değil, kusurları birlikte sevmektir. Ve bunu başarabildiğimizde, aşk sadece bir duygu olmaktan çıkar; bir inşa olur, bir yolculuk olur, iki ruhun birbirini bulup birlikte büyüdüğü, güçlendiği, çoğaldığı bir hayat olur.

Kusurlar Aynasında Kendimizi Görmek

Bir başkasının kusurlarını sevmeye başladığımızda aslında bir aynaya bakarız. Çünkü her kusur, bir başka kusurla konuşur. Onun sabırsızlığı bizim anlayışımıza dokunur. Onun geçmiş korkuları, bizim yarım kalmış tesellilerimize ayna tutar. Bu yüzden aşk, sadece "sen" değil, "biz" olmaktır. Karşılıklı aynalanmak, eksikliklerle yüzleşmek ve birlikte büyümektir.

Birinin karanlık yanını tanımak, onu daha çok sevmenin önünde engel değil, bazen de yoludur. Çünkü karanlığına şahit olduğumuzda, onun gerçekte kim olduğunu görürüz. Maskeler düştüğünde, gerçek sevgiler başlar. Ve o gerçeklik, ilişkiyi sahici kılar.

Mükemmelliği Beklemek Sevgiyi Geciktirir

Birçok insan, "doğru kişi" gelmeden sevemeyeceğini düşünür. Daha anlayışlı, daha sabırlı, daha az sorunlu birini bekler. Ama o beklenen mükemmellik hiçbir zaman gelmez. Çünkü insanlar mükemmel değil, gerçek olur. Ve asıl mesele, o gerçeğin içinde sevginin izini sürebilmektir.

Kusursuz bir insan aramak, sevginin doğasını reddetmektir. Çünkü sevgi, karşındakini daha iyi biri yapmak için değil, onunla birlikte daha iyi bir "biz" olabilmek için vardır. Ve bu ancak kusurlarla, eksik parçalarla, zayıf halkalarla mümkündür.

Birlikte Tamamlanmak: Aşkın Sessiz Anlaşması

Bir bakış, bazen bin kelimeden daha çok şey anlatır. Aşkta da kelimelere gerek kalmayan bir yer vardır. Orası, iki insanın birbirinin kusurunu ezberlemesi ve buna rağmen yan yana kalabilmesidir.

Aşk, “Ben seni oldururum” değil, “Seninle olduğumda ben de tamamlanırım” demektir. Kimse kimseyi tam yapmaz. Ama birlikte olunca bir bütün hissedilir. O sessiz tamamlanmışlık, aşkın en içten, en derin hali olur.

Aşk, En Çok Gitmeyenlerde Saklıdır

Her ilişkide zorluklar olur. Tartışmalar, kırgınlıklar, suskunluklar… Ama aşkı özel kılan, yaşanan zorluklara rağmen kalmayı seçebilmektir. Gitmek kolaydır. Ama kalmak, emek ister. Kalmak, karşılıklı çaba ister. Ve o çaba, aşkın en büyük ispatıdır.

Birinin kusurlarını gördüğünde değil, o kusurlar seni zorladığında gitmek yerine kalmayı seçtiğinde gerçek bir sevda yaşanır. Aşk, en çok kalabilenlerde, en çok yeniden denemeyi göze alanlardadır.

Aşkın Olgun Hali: Anlayış ve Merhamet

Zaman geçtikçe aşk değişir. Heyecan azalır, alışkanlıklar artar. Ama yerini alan şey daha değerlidir: Anlayış ve merhamet. Karşındaki insanın neden öyle davrandığını artık bilmeye başlarsın. Onun hangi yaradan, hangi korkudan geçtiğini anlamaya başlarsın. İşte o zaman, sevgi en olgun haline ulaşır.

Çünkü aşk sadece güzel zamanlarda değil, zor anlarda da elini bırakmamaktır. Bazen susmak, bazen destek olmak, bazen sadece yanında oturup onun ağlamasına izin vermektir. Aşk, merhamettir. Ve merhamet, sevgiyi büyüten en kıymetli duygudur.

Son Söz: Kusurlar Aşkın Ham Maddesidir

Belki de aşk, bize kusursuz olmayı değil, kusurlarımızla birlikte sevilmeyi öğrettiği için bu kadar güçlüdür. Çünkü kimse mükemmel değildir. Ve mükemmel biriyle değil, seni eksiklerine rağmen seven biriyle birlikte olmak hayatın en gerçek mucizesidir.

Unutma:
Aşk, iki “eksik” insanın, birbirini olduğu gibi kabul edip “birlikte tamamlandığı” kutsal bir yolculuktur. Ve bu yolculukta en büyük rehber, birlikte sevilebilen kusurlardır. Seni eksiksiz değil, tam da eksik hallerinle sevebilen biri varsa… İşte o, gerçek aşktır. Ahmet TEKİN

Emircan MERALEmircan MERAL

Genel Yayın Yönetmeni

YORUMLAR