İnsan doğası üzerine ne kadar konuşsak azdır. Kimi zaman birinin yaptığı kötülüğe öfkeleniriz, kimi zaman “nasıl böyle bir şey yapabilir?” diye sorgularız. Oysa çoğu zaman görmediğimiz gerçek şudur: Kötülüğün kaynağı, kasıtlı bir kötülükten değil, bilgisizlikten doğar.
İnsan yanlış yapmaz; yanlış bildiği için yapar.
Bilgi, insanın kalbinde ışık gibidir. O ışık sönünce, insanın yönü de kaybolur. İşte o an, karanlık başlar. Ve biz, o karanlığı kötülük zannederiz.
Bilgi Biriktirmek Değil, Bilinç Kazanmak
Eğitim, sadece okullarda verilen bir sistem değildir. Kitaplar, elbette değerlidir; ama insanın asıl eğitimi, kalbinde başlar.
Bir insan ne kadar kitap okursa okusun, eğer o kitapların anlattıklarını hayatına geçiremiyorsa, bilginin sadece kabuğuna sahiptir. Bilinç, o bilginin ete kemiğe bürünmüş halidir.
Birçok insan dünyayı değiştirmek ister ama önce kendisini dönüştürmeyi akıl etmez.
İşte bu yüzden, kötülük başkalarında değil, kendi içimizdeki cehalette doğar.
Gerçek bilgi, insanı yargılamaktan alıkoyar; anlamaya, dinlemeye, sabretmeye yönlendirir. Çünkü bilen insan, kimsenin mükemmel olmadığını da bilir.
Bilgisizliğin Sessiz Zehri
Bilgisizlik bazen sessiz bir zehir gibidir. İnsan farkında bile olmadan onunla yaşar, onunla düşünür, onunla karar verir.
Yargılar, önyargılar, nefretler, kibir ve hırslar hep bu zehrin ürünüdür.
Bilmeyen insan, korkar. Çünkü anlamadığı her şeyden tehdit hisseder.
O korku büyüdükçe öfkeye, öfke ise kötülüğe dönüşür.
Oysa bilen insan, anlar. Anlayınca korkmaz; korkmayınca saldırmaz.
İşte bu yüzden, dünyanın asıl düşmanı nefret değil, cehalettir.
Bir insanın kalbinde bilgi ışığı varsa, o insan kötülükle değil, iyilikle yankılanır.
Ceza Değil, Farkındalık Gerek
Birine kızmak kolaydır. “Hata yaptı, cezasını çeksin” demek, adalet gibi görünür ama bazen sadece intikamın yumuşak biçimidir.
Gerçek adalet, insanı cezalandırmak değil, onu bilinçlendirmektir.
Çünkü ceza, davranışı bastırır; ama farkındalık, onu dönüştürür.
Bir çocuğu düşün. Eğer ona sadece bağırırsan, korkar. Ama neden yanlış yaptığını anlatırsan, öğrenir.
Toplumlar da çocuk gibidir. Ceza korkusu onları susturur, bilgi ise büyütür.
Bilgiyle büyüyen insan, kötülüğün değil, iyiliğin izini sürer.
Karanlığı Korkutarak Değil, Işıkla Yenebiliriz
Karanlığa bağırarak onu yok edemezsin.
Karanlık, ışığın olmadığı yerdir sadece.
İnsanlara bağırmak, onları cezalandırmak, susturmak karanlığı dağıtmaz — tam tersine, onu derinleştirir.
Bir insanın kalbine dokunmak istiyorsan, önce o kalbin neden karardığını anlamalısın.
Her nefretin altında bir korku, her kötülüğün ardında bir eksiklik yatar.
Bilgi, o eksikliği tamamlar.
O yüzden, kötülüğü yenmenin yolu cezadan değil, eğitimden; korkutmaktan değil, anlamaktan geçer.
İyiliğin Dili Sessizdir, Ama Güçlüdür
Bilgiyle dolu bir kalp, bağırmaz. Anlatır.
Öfkeyle değil, nezaketle değiştirir insanları.
Çünkü bilir ki iyilik, gösterişli değil; sessizdir.
Kötülüğü cezayla susturmak, bir süreliğine işe yarar. Ama iyilik, sessizliğinde bile kalıcıdır.
Bir bilge şöyle der: “Bir insanın kalbine dokunmak, ona ceza vermekten bin kat daha güçlüdür.”
İyilik öğretir. Bilgiyle birleşince ise, insanın içinde çiçek açar.
O çiçek bir kez büyüdü mü, artık kötülük orada barınamaz.
Bir Toplumun Kurtuluşu Bilinçtedir
Bir ülkenin ekonomisi, sanayisi, teknolojisi ne kadar gelişmiş olursa olsun; eğer halkı bilinçsizse, o gelişim sadece kabuktur.
Gerçek medeniyet, insanların birbirine nasıl davrandığında gizlidir.
Eğitimli insan, unvanı olan değil; hatasını fark ettiğinde özür dileyebilendir.
Bilgisiz insan, haklı olmasa bile son sözü söylemek ister.
Bilgili insan, haklı olsa bile sessiz kalmayı bilir.
İşte o fark, insanlıkla cehalet arasındaki en ince çizgidir.
Cehalet Karanlıktır, Ama Her Karanlık Sonsuz Değildir
İnsanı karanlıktan kurtaracak olan tek şey cezalandırmak değil, bilgilendirmektir. Çünkü bilgi, bir ışık gibidir; küçük bir mum bile zifiri karanlıkta yol gösterir.
Her insanın içinde yanmayı bekleyen bir ışık vardır, yeter ki biri ona kıvılcımı versin.
Öğretmek, Sevmektir
Gerçek öğretmen, sadece bilgi aktaran değil; sabırla dinleyen, anlayan ve sevgiyle yol gösterendir.
Birine bir şey öğretmek, aslında “Senin öğrenmeye değer olduğunu düşünüyorum” demektir.
İşte bu yüzden, öğretmek bir sevgi biçimidir.
Bilgi Kalpten Geçmezse, Davranışa Dönüşmez
Kitaplar bize teoriyi verir ama hayat bize sınavı verir.
Bir insan ne kadar çok okursa okusun, kalbinden geçmeyen bilgi bir alışkanlığa dönüşmez.
O yüzden, insanın bilgisi değil; o bilgiyi nasıl yaşadığı değerlidir.
Kötülüğü Yargılamak Kolaydır, Ama Anlamak Cesaret İster
Birinin neden yanlış yaptığını anlamak, sabır ister.
Bu sabır, kötülüğü affetmek değil, onun kökünü çözmek demektir.
Çünkü anlamadan değişim olmaz. Değişim, anlamanın sessiz sonucudur.
Bilgi İnsan Yapar, Cehalet Kitle Yaratır
Bilen insan sorgular, düşünen insan üretir.
Ama bilmeyen kalabalıklar, düşünmeden yönlendirilmeye açıktır.
Gerçek eğitim, bireyi özgür kılar.
Çünkü bilgi, insanın hem aklını hem de vicdanını uyandırır.
Son Söz
İnsan, bilmedikçe korkar; korktukça saldırır.
Ama öğrendikçe yumuşar, anladıkça sever.
Kötülüğün kökü bilgisizliktir.
O yüzden insanları cezalandırmak değil, bilinçlendirmek gerekir.
Çünkü karanlık, karanlıkla değil; ışıkla kaybolur.
Ve o ışık, bilgiyle yanar. Ahmet Tekin
Emircan MERAL
Genel Yayın Yönetmeni










