Tura Türk
HV
11 EYLÜL Perşembe 05:36

KENDİMİZİ KANDIRMAYALIM; TARİKATLAR VE FEODAL DÜZENİN DEVAM ETTİĞİ BİR ÜLKEDE DEMOKRASİ MÜMKÜN MÜ?

TERÖRİSTLERLE MÜZAKERE MASASINA OTURMAK DEVLETE YAKIŞIR MI? PKK’YI BÜYÜTMEZ Mİ? YENİLGİ ANLAMI TAŞIMAZ MI?

Gündem
KENDİMİZİ KANDIRMAYALIM; TARİKATLAR VE FEODAL DÜZENİN DEVAM ETTİĞİ BİR ÜLKEDE DEMOKRASİ MÜMKÜN MÜ?

Terörsüz Türkiye sloganı ile başlayan süreç kapsamında PKK'nın isteğine uygun şekilde Mecliste Komisyon kuruldu ve çalışmalarına başladı. Hayırlı olsun demekten başka bir seçenek kalmadı. Tehlikeleri, tuzak ve kumpas olasılığına ilgililerin dikkatini defalarca çektim. Terör Örgütünü bir devletin muhatap almasını içime sindiremiyorum.

Daha önceki müzakere sürecinin, marjinal düzeye indirilmiş olan PKK’nın toparlanmasından ve azgınlaşmasından başka bir işe yaramadığını yaşadık ve ders alınması için gerekli uyarılarda bulundum. Ancak, PKK silahlı mücadeleyi siyaset boyutuna taşımayı maalesef başardı. Böylece, uluslararası kamuoyunda meşruiyet imajının oluşmasına dair fırsatı da yakalamış oldu kanaatindeyim. Ayrıca, Mecliste bulunan Partilerin İyi Parti hariç tamamının Komisyona üye vermesi PKK’nın hoşuna gitmiştir. Bu bağlamda, APO’nun muhalefetin Komisyonda yer almaması stratejik hata olur demesi de anlamlıdır. Bundan sonra, PKK’ya dış desteğin artacağını tahmin ediyorum. PKK’nın ABD ve İsrail’in vesayet savaşını yapan, Kürt vatandaşlarımızı kullanmaya çalışan veya istismar eden, yabancı güçlerin maşası veya kuklası olan bölücü bir terör örgütünü tam anlayamadık kanısındayım. Bu nedenlerle, İsrail veya ABD’nin direktifleri çerçevesinde hareket etmek zorundadır.

Bunlara rağmen; Hamaset ve hayale dayalı Terörsüz Türkiye sloganı ile ikinci kez PKK ile müzakereyi biz istedik ve başlattık. Bu girişimin zayıflık ve teslimiyet şeklinde algılanabileceğini düşünüyorum.

Başlangıçta yapılan açıklamalara göre, PKK’nın silahlarını kayıtsız şartsız öncelikle teslim edecek ve kendini feshedecekti. Bilakis, şov yaparak PKK 30 silahını göstermelik yaktı ve bu sırada PKK ültimatom vermeye ve tehditler savurmaya başladı. Sosyal medyaya düşen en son haberlere göre; APO isteklerini sıraladıktan sonra eskiye nazaran on kat fazla eylemleri başlatabilecek gücümüz var, bölgeyi Gazze cehennemine çeviririz mealindeki tehditleri sosyal medyada dolaşıyor. Okuyoruz ya da dinliyoruz. Kimse ajitasyon amaçlı bu açıklamaları ve benzerlerini yalanlamıyor ve ilgililer uyarılmıyor. Sükût ikrardan gelir atasözümüzü hatırladım.

DEM Partili bazı Milletvekillerinin beyanatları zehir zemberek. Kandile sahiplenmeleri ve vaatlerde bulunmalarını yadırgıyorum ve lanetliyorum.

Terörsüz Türkiye sürecinin 2013’de ki birinci müzakere süreci gibi bir müddet sonra fiyaskoyla sonuçlanacağını değerlendiriyorum. Ama, PKK’nın bazı avantajlar kazanacağını ve CHP’nin günah keçisi gibi bedel ödeyeceğini düşünüyorum.

Bir savaşta zayıf olan veya yenilgi paranoyasına kapılan taraf karşı tarafa müzakere teklifi götürür. Kural haline gelen bir uygulamadır. Bundan dolayı, PKK’ya sunulan görüşme sürecini başlatan öneriyi reddediyorum.

TARİKATLAR ve FEODAL SİSTEM VARKEN DEMOKRASİ OLUR MU?

Bilindiği üzere, demokrasinin temeli 1215 yılında Magna Carta denilen özgürlükler sözleşmesi ile İngiltere’de atıldı. Kralın yetkileri sınırlandırıldı, kiliselerin gücü azaltıldı. Bu döneme Orta çağ diyoruz. Zamanla modern hukuk kabul edildi ve Parlamentonun yetkileri artırıldı. Böylece, demokrasi batı ülkelerinde benimsendi ve günümüzdeki güçlerine ve zenginliklerine kavuştular. Demokrasiyi benimsemeyen devletler başarı ve kalkınma sağlayamıyorlar. Ancak, demokrasi PKK’ya ödün verme anlamını taşımaz.

Biz de demokrasinin gerekliliğini Atatürk ve arkadaşları fark etti T.C. ‘ni kurdular ve demokrasinin önünü tıkayan Tarikatları kapattılar ve Feodal yani aşiret düzenine son vermek için Toprak Kanununu yaptılar ama uygulamak için Atatürk’ün ömrü vefa etmedi. Bu günlere gelindi Tarikatlar ve Aşiret düzeni yayıldı, güçlendi. Devlet yönetiminde vesayet kurdular.

Şimdi demokrasiyi dillerinden düşürmeyen siyasilere soruyorum orta çağdan kalan Tarikatlar ve feodal düzen devam ederken demokrasi mümkün mü? Evet diyen olduğunu zannetmiyorum ama kısır yaklaşımlardan kurtulamıyoruz.

Bu konuda; Mevcut iktidarın 2002 genel seçimlerinden önce cesurca demokrasi benim için trendir ya da araçtır. Bineceğim ama beklediğim istasyona gelince trenden ineceğim anlamındaki politikasını açıkladığını biliyoruz. Ama, diğer partilerin çoğunun demokrasiyi özde değil sözde anladıklarını görüyoruz. Bugün, PKK ile yürütülen müzakereyi demokrasi ve Kürt Sorunu adı altında PKK’nın istekleri doğrultusunda çözmeye çalışmak elma ile armut toplamaya benzer. Çünkü, PKK terörizm sorunu başka, Kürt vatandaşlarımızın sorunları başkadır.

Partiler, önce tarikatlar ve feodal düzen hakkında politikalarını açıklasınlar sonra demokrasiden bahsetsinler. Kendimizi ve halkımızı kandırmayalım. T.C. ‘nin laik, ulus ve üniter yapısına zarar vermeyelim diyorum ve Yugoslavya’nın dağılmasını dikkate alalım , Hata yapmayalım.

En Karanlık Saat “Darkest Hour” Filmini Seyretmeyenlere Öneriyorum ve Parlamentonun Önemini Anlayalım!

2’nci Dünya Savaşı Başlamış Almanya işgallerine devam ediyor. Bu tehlikeyi gören İngiliz Parlamentosunda ki iktidar ve muhalefetteki parlementerler tarafından Başbakan Chamberlain’in yetersiz kaldığını sezerler ve Başbakan’ın istifa etmesini isterler. Başbakan Chamberlain olgunluk gösterir direnmeden istifa eder. Bizde istifa mekanizması yok. Muhalafet olmasına rağmen Sir Winston Churchill parlamento tarafından Krala önerilir ve Churchill kabinesi büyük bir çoğunluk ile Parlamentodan güven oyu alır. Bunun sonunda, İngiltere savaşta galip gelen devletlerin başında yer alır ve büyük bir zafer gerçekleştirir.

Bizde, Parti içi demokrasi olmadığı, TBMM’nin çalışma yöntemi ve yetkisi İngiltere’dekinden farklı olduğu için bu örneği ibret olsun diye vermek istedim. Bunun yanında, demokrasiyle pek uyuşmayan Partiler Kanunumuz var. Neden dokunulmuyor da hep Anayasa değişikliğinden bahsediliyor. Burada da PKK’nın sinsice kumpasını izliyorum. Dikkatli olunması dileğimle......

Altay Tokat E. Korg. 1999’da Emekli Oldu. Kıbrıs Gazisi, Başarılarından dolayı 5 madalya ile ödüllendirildi.

Emircan MERALEmircan MERAL

Genel Yayın Yönetmeni

YORUMLAR