İnsanın kalbi, sabırla, sevgiyle ve umutla doludur. Sevdiği için birçok acıya katlanır, görmezden gelir, susar. Çünkü sevgi, bazen en ağır yükleri bile hafif hissettirir. Fakat bir gün gelir ki kalp artık taşıyamaz. İşte o zaman vazgeçmek zorunda kalırsın.
Ve bu vazgeçiş, çoğu zaman sevmediğinden değil, yorulduğundandır. Çünkü sevgi tek başına yetmez. Eğer kıymeti bilinmezse, eğer karşılığı verilmezse, en güçlü sevgi bile yavaş yavaş tükenir. Vazgeçiş, sevgisizliğin değil, yorgunluğun sonucudur.
Sevgi Tek Taraflı Taşınmaz
Bir ilişki, bir bağ, bir dostluk… Hepsi emekle ayakta kalır. Eğer emek sadece bir taraftan geliyorsa, o sevgi zamanla yük haline gelir. İnsan kendini hep veren, hep çabalayan tarafta bulursa, yorulur. Ve bir noktadan sonra anlar ki, sevgi karşılıklı değilse, onu taşımak tek başına imkânsızdır.
Sessizce Biriken Yorgunluk
Yorgunluk bir anda oluşmaz. Gün gün, küçük küçük birikir. Bir bakış, bir ihmal, bir unutuluş… Hepsi kalpte iz bırakır. Başta “önemli değil” denilen şeyler, zamanla dağ gibi büyür. Ve bir gün gelir, kalbin taşıyamayacağı kadar ağırlaşır. İşte vazgeçiş o an gerçekleşir. Bu, ani değil, sessiz bir kopuştur.
Vazgeçmenin Acı Gerçeği
Vazgeçmek, sevmemek değildir. Tam aksine, çoğu zaman hâlâ çok sevmektir. Ama insan, sevginin içinde acı çekmekten yorulduğu için bırakır. Vazgeçiş, sevgiyi terk etmek değil, kendini korumaktır. Çünkü bazen en büyük cesaret, hâlâ severken gitmektir.
Yorulan Kalbin Çığlığı
Her kalbin bir sabrı vardır. Yorulduğunda sessizleşir, kendini içine kapatır. Oysa dışarıdan bakanlar “Artık sevmiyor” sanar. Oysa gerçek bambaşkadır: Kalp hâlâ sever, ama artık savaşamaz. Kalbin çığlığı, çoğu zaman sessizliktir. Ve işte bu yüzden vazgeçiş, sevginin bittiği değil, gücün tükendiği noktadır.
Kendine Dönmenin Zamanı
Vazgeçmek, bazen kendine dönmektir. Uzun süre başka birini düşünmekten, onun mutluluğu için çabalamaktan yorulan kalp, sonunda kendi sesini duymak ister. “Benim de varlığım, benim de mutluluğum önemli” der. İşte bu noktada vazgeçiş, aslında bir kayıp değil, bir kazanımdır. Çünkü insan, sonunda kendini yeniden bulur.
Suskunluk Sevginin Bitmesi Değildir
Birçok kişi, vazgeçen insanın artık sevmediğini düşünür. Oysa gerçek tam tersidir. Vazgeçen kişi hâlâ sever ama artık söyleyecek sözü kalmamıştır. Suskunluk sevgisizliğin değil, yorgunluğun işaretidir. Çünkü kalp hâlâ çarpıyordur, ama sesi çıkmıyordur.
Çabaların Karşılıksız Kalması
Sevgi, küçük jestlerle, samimi bir sözle, değerli bir ilgiyle beslenir. Eğer bunlar sürekli tek taraflı kalırsa, en güçlü bağ bile zayıflar. İnsan, çabasının görülmediğini, değerinin bilinmediğini hissettiğinde, artık o yolda yürümek istemez. Bu yüzden vazgeçiş, aslında “ben artık görülmek istiyorum” demektir.
Fedakârlığın Sınırı Vardır
Sevgi uğruna yapılan fedakârlıklar güzeldir. Ama insan kendi sınırlarını yok sayarak fedakârlık yaptığında, ruhunu yıpratır. Vazgeçiş, aslında “benim de bir hayatım var, benim de sınırlarım var” diyebilmenin adıdır. Çünkü hiçbir kalp, sonsuz bir sabırla varlığını feda edemez.
Yorulmak Sevgiyi Küçültmez
Birinden yorulmak, ona duyulan sevgiyi küçültmez. Aksine, sevgi çok büyük olduğu için kalp daha çok yük taşır ve daha çabuk yorulur. Vazgeçen kişi aslında hâlâ çok sevmektedir, ama artık yükün altında ezilmek istemez. Bu yüzden, yorulmak sevgiyi öldürmez; sadece kalbi koruma içgüdüsünü öne çıkarır.
Gidişin Ardında Gizlenen Sevgi
Bazen giden, aslında en çok seven kişidir. Çünkü kalbinde hâlâ kocaman bir sevgi taşımasına rağmen, mutsuzluğa tutunmanın artık faydasız olduğunu bilir. Bu yüzden vazgeçiş, bazen en asil sevgidir. Çünkü kendi kalbini acıdan kurtarmak için gider ama içinde sevgisini saklamaya devam eder.
Son Söz
Sevgi her zaman yetmez. Emek, değer, karşılık olmadığında, en derin sevgi bile yorgunluğa dönüşür. İşte bu yüzden unutma: Bazen sevmediğinden değil, yorulduğundan vazgeçersin. Ve bu vazgeçiş, kalbin değil, ruhun hayatta kalma çabasıdır. Ahmet TEKİN

Genel Yayın Yönetmeni