Tura Türk
HV
11 EYLÜL Perşembe 16:55

Ümit Özdağ'dan Bahçeli'ye dört soru - 'Bundan sonra oyu Öcalan'dan alın!'

MHP lideri Bahçeli, partisinin grup toplantısında geçen haftalarda sarf ettiği Öcalan'a özgürlük, Umut Hakkı ve DEM Parti grubunda sözlerinin arkasında olduğunu belirtti. Ümit Özdağ hızlı bir yanıtla Bahçeli'ye dört soru yönelti.

Gündem
Ümit Özdağ'dan Bahçeli'ye dört soru - 'Bundan sonra oyu Öcalan'dan alın!'

Bahçeli'nin grup toplantısındaki tepki çeken sözleri şöyle:

'Basiretimiz bağlandı mı diyelim?'

-Çekildiğimiz tüm coğrafyalar çatışma ve çalkantılarla boğuşurken, içimizi karıştırmaya, milli birliğimizi karartmaya niyet eden iç ve dış ihanetin çıbanbaşlarını nasıl yok sayalım? Bu vebale nasıl ortak olalım?

-Ne diyelim? Basiretimiz bağlandı mı diyelim? Duymadık, bilmedik, görmedik bahanelerini mi sıralayalım? Türkü Kürde, Kürdü Türke kırdırmaya, milleti etnik kabilelere ayırmaya, Anadolu’yu mozaik cehennemine dönüştürmek için fırsat kollayan alçaklara sesimiz çıkmasın mı? Geleceğimizi rehin mi bırakalım? Bağımsızlığımızın çiğnenmesine tepkisiz mi kalalım?

-Gözünü kulağını yarın yapılacak ABD Başkanlık seçimine çevirenler, Yeni başkanın kim olacağıyla ilgili toto oynayanlar, Acaba nasıl çıkar devşiririz çetelesi tutanalar, alacakları emperyalist suflelerle, hibe edilecek zalim senaryolarla Türk milletinin ve Türk devletinin hakimiyet sınırlarını gevşetmek için pusuya yatanlar, unutmasınlar ki, en büyük gücümüz çelik gibi sağlam milli birliğimizdir, bu birliği yıkıp geçmeyi amaçlayanların sonu da yalnızca mezarlıktır.

'İmralı'ya Umut Hakkı sözümün arkasındayım'

-Geçen hafta açıkladım, herkes konuştu, daha da konuşuyorlar. Tekrar söylüyorum; Türk ve Türkiye Yüzyılında terörün kökü kazınacaktır. Kürt kardeşlerimizle tek yüreğiz, bölücü teröre karşı aynı cephedeyiz. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan teröristbaşı, terörün bittiğini, PKK’nın lağvedildiğini, ihanet ve bölücülüğün çıkmaz sokak olduğunu söyleyecekse, haydi DEM grubuna gelsin, bunları teker teker söylesin, ak koyun kara koyun ortaya çıksın, umut hakkından da istifade etsin.

-Sözümün arkasındayım ve teklifimde ısrarlıyım. Tabular kalktıkça, ezberler bozuldukça, statüko delindikçe, insanlar birbirine dürüst davrandıkça, içlerinden geçeni özgürce söyledikçe, bir anlaşma ve mutabakat noktasından diğerine küçük adımlarla ilerlemek daha kolaydır.

-Anlaşmazlıkların çözümü milli nitelikli kapsayıcı bir düşünce biçimi oluşturmaktan, sorunlara başka türlü bakmaktan, yapıcı, sahici, olgun ve ikna edici tavır almaktan geçmektedir. Karmaşa çoğaldıkça, kıvrılıp içinden geçebileceğimiz çatlaklar da çoğalacaktır. İnancım odur ki, çekilen kahırlardan nice lütuflar doğacaktır.

-Türk ve Türkiye Yüzyılına açılan kapıları sürgülemek isteyenlere toplu vuran yürekler marifetince engel olmalıyız. Yeni yüzyılda, yeni Türkiye ortamında, yeni hayat ve yeni siyaset çerçevesinde; tarihin taşlarını milli gayeyle, insanlarımızın tırmanmak istedikleri mertebelere çıkaracak yolları inşa etmek için döşemeliyiz. İnsanımızın yüreğini bilmezsek, sözcüklerimizi yerleştiremeyiz.

-Biz her insanımızın yüreğini bilmekle kalmıyor, yürekten yüreğe dostluk, kardeşlik ve sevgi taşıyoruz.
Kemikleşmiş ve köhnemiş zihniyetlerin inatçılığını muhabbet ve hürmet duygularıyla kırmalıyız.
Özgüvenimizi gölgeleyen ürkekliği bir kenara atarak, mevcut sorunlarımıza kesin çözümler getirmek maksadıyla geçmişle günümüz arasında temas noktaları bulmalıyız.

-Yaşanan olayları aynı anda bir mikroskop, bir de teleskop merceği altına yatırarak hem hayatın en kritik yanlarına ışık düşüren ayrıntıları seçmek, hem de büyük ölçekli sorunları uzaktan incelemek gerekmektedir. Böylelikle sanıldığından daha fazla alternatifle karşılaşmamız mümkündür. Peşin hükümlere sırt dönüp aklın ve vicdanın sesine kulak vermeliyiz.

-Çatışmaya ve yok etmeye değil, anlamaya ve bir arada yaşamaya dönük bir strateji geliştirmekten ve bu suretle inisiyatif üstlenmekten çekinmemeliyiz. Politik düzeydeki bir hatayı strateji düzeltemez, stratejik düzeydeki yanlışı taktik adımlar tamir edemez. Dünya politikasının esasları görülebilen geleceğin güç odaklarına, bunların coğrafi konumlarına, imkan ve yeteneklerine, hedef ve niyetlerine göre belirlenmektedir.

-Bütün stratejik ve politik değerlendirmeler tehdit algılarının düzeyiyle alakalıdır. Coğrafya tehditlerin son aşamasıdır. Türkiye’miz, küresel güçlerin politik amaçlarının güzergahı, yol kavşağı, bazen hedefi, bazen de hareket noktası üzerindedir. Üzerinde yaşadığımız coğrafya asırlardan beri savaşların çekim merkezidir.

-Çok yönlü, çok seçenekli, uzun dönemli ve kademelendirilmiş politikalarla vatanı müdafaa etmeliyiz.
Türkiye’nin, bölge ve dünya güçlerinin politikalarının düğümlendiği ve çözüldüğü jeopolitik konumda bulunmasından dolayı, bilhassa Ortadoğu’daki çetin atmosferi de hesaba katarak tehlikelerin arttığını, etrafımızın sarıldığını görmek, buna göre tedbir almak ertelenemez müşterek bir görevimizdir.

-Devletin bekası, milletin refahı, vatanın ferahı için dürüst, cesur, kucaklayıcı hamlelere ihtiyaç vardır.
Özün kabuk tarafından esir alınmasına, mananın yerine boş lafların geçmesine, fiktif yaklaşımların anlık hırslarla öne çıkmasına tamam demek milli geleceğimizi riske atmakla eşdeğerdir.

-Analitik, ahlaki, akli ve empatik kavrayışla, basiretsiz ve isabetsiz telkinlere, yuvarlak ve yıkıcı ifadelere, olay ve olgularla bağdaşmayan aşırı isteklere kapalı durarak bin yıllık kardeşliğimizi pekiştirmeliyiz.

-Yeni oyuncuların, değişen dengelerin, yükselen güçlerin, karmaşıklaşan ve kaos üreten bölgesel ve küresel denklemin orta yerinde Türkiye’yi fırtınalardan muhafaza etmek boynumuzun borcudur.
Hamd olsun, nice saldırı ve sarsıntılara rağmen Türk milletinin tesanüt ve vahdeti bugüne kadar kırılamamış, bundan sonra da kırılamayacaktır.

'Kürtlerle kucaklaşmak asıldır'

-Türk milletinin vedanamesini yazmak ve ilan etmek için çevremizde hazırlık içinde olanlara aynı safta toplanarak cevap vermek milli namus meselesidir. Sefaletin doruk noktası bir başkasının iradesine bağımlı olmaktır. Milletimiz esaret ve bağımlılığı tarih boyunca reddetmiştir. Kürtlerle kucaklaşma asıldır, terörle mücadele esastır; silahlı eşkıyayı temizlemek kaçınılmazdır, siyasette uzlaşmak ortak yararımızadır.

-Kürt kardeşlerimizle aramıza hiçbir mihrak giremez. Kürt kardeşlerimizi Türk milletinden ayrıştırmaya hiçbir şerefsizin eylem ve provokasyonu kafi gelemez. 23 Ekim TUSAŞ saldırısı, Türkiye’ye yapılmıştır.
23 Ekim TUSAŞ saldırısı, Türk milletini hedef almıştır. Rahmet ve minnetle andığımız beş şehidimizin ve ikisi ağır 19 yaralı kardeşimizin acısı ve hüznü Hakkari’den Edirne’ye, Şırnak’tan Balıkesir’e, Mardin’den İzmir’e ülkemizin tamamına çökmüş ve herkesi sarsmıştır.

-Teröre tolerans sıfırdır, terör örgütünün ürediği neresi varsa orası meşru hedeftir. Kürtler başka, terör örgütü başkadır. İkisini birbirine karıştırmak en vahim cinayet, ülkemize ve milletimize yapılacak en şedit kötülüktür.

'DEM Parti kararını derhal vermeli'

-Kürtler kardeşimizdir, milletimizin eşit ve onurlu mensuplarıdır, terör örgütü ise Türkiye düşmanlarının taşeronu, hunhar maşası, silah tutan kuklasıdır. DEM Parti de kararını derhal netleştirmeli, silahla-siyaset arasında gelgitli tutumundan uzaklaşmalı, nerede durduğunu, terörle arasına kalın duvarlar örüp örmeyeceği muammasını açıklığa kavuşturmalıdır.

-Kahramankazan’a kadar gelerek TUSAŞ’a sızan caniler, bu hainlerin destekçileri ve kiralık bölücü terör örgütü 85 milyon Türk vatandaşının iki cihan düşmanıdır. Hiç kimse karnından konuşmasın, hamaset çukuruna saplanmasın, sahte efelenmelere sapmasın.

-Bunlar kurusıkı atmasın, palavra anlatmasın, ederinin ve ciğerinin kaç okka olduğunu çok iyi bildiklerimiz fason meydan okumalara hiç mi hiç heves etmesin. Beyler, siz giderken biz geliyorduk, hangi ara bu denli mankurtlaştınız?

-Bize milliyetçilik dersi vermeye cüret edenlerin, ganimet avında anısızın av olacaklarını, dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan mahrum kalacaklarını hafıza kayıtlarından çıkarmamaları tavsiyemdir. Bizimle vatanseverlik hususunda tartıya çıkmaya yüzleri olmayanların, düne kadar altılı masada kimlerle nasıl can ciğer kuzu sarması halde bulunduklarını, işbirliği yaparak nasıl DEM’lendiklerini, PKK’ya nasıl selam saldıklarını unuttuğumuz mu sanılıyor?

Öcalan'ın İmralı'da kalmasına neden itiraz etmiyorlar?

-Öcalan İmralı’da yatıyor, fakat DEM Grubu’nda 57 Öcalan gölgesinin ayakta olduğunu niye görmüyorsunuz? Neden itiraf edemiyorsunuz? Cesetlerinin çiğnenmesinden bahseden aslan parçaları, 1965 yılından bugüne kadar; devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne ters bakan 339 bölücü milletvekilinin Meclis çatısı altında görev aldığını size nasıl anlatalım? Bu sarih gerçeği daha nasıl açıklayalım?

TBMM, milli iradenin tecelligahıdır ve adresi bellidir. TBMM, gazidir, Türk milletinin kalbidir. Peki İmralı adası neresidir? Nereye bağlıdır? Hangi ülkenin toprağıdır? Bir de şöyle sorayım; İmralı adası Türk toprağı değil midir? Bu adadan vazgeçildi de bizim mi haberimiz olmadı? Basit bir akıl yürütmesiyle bazı siyasetçilerin eğer varsa düşünme melekelerini harekete geçirmelerini tavsiye ediyorum:
Teröristbaşının, Türkiye Büyük Millet Meclisi DEM Parti grubuna gelmesine itiraz ediliyor da İmralı’da kalmasına niye tepki gösterilmiyor?

-Bu ne yaman bir çelişkidir? Bu nasıl bir izan eksikliğidir? TBMM ile İmralı adasını egemenlik ölçeğinde ayırmak iflah olmaz bir ahmaklıktır. Teröristbaşının tecridi kalkarsa, DEM Parti grubunda bölücü terör örgütünün eylemsel, pratiksel, amaçsal ve araçsal olarak bittiğini ve sonlandığını açıklamasından şimdiden rahatsızlık duyanlar, terörden geçinen, kandan nemalanan köksüzlerden başkası olmaz, olamaz.

-Ceset edebiyatı yapanlar, eğer kendilerine güveniyorlarsa, buyursunlar terörle mücadele maksadıyla Mehmetlerimizin yanına gitsinler, dağın başında nöbete girsinler, o zaman göreyim alayının ense tıraşını. Diyorlar ki, yeni anayasa hazırlık süreci için tahkimat yapıyormuşuz.

"Erdoğan bize göre tek seçenektir"

-Diyorlar ki, Sayın Cumhurbaşkanımızı bir kez daha seçtirmek için yol arıyormuşuz. Bizim evvela hedefimiz yeni yüzyılda terör kamburundan kurtulmaktır. Huzurlu ve mutlu bir millet varlığını temin etmektir. Aklında hala soru işareti olanlar varsa, son tahlilde diyeceğim de şudur: Eğer terör hayatımızdan sökülüp atılırsa, eğer enflasyon canavarına kesif bir darbe indirilirse, Türkiye siyasi ve ekonomik istikrarın zirvesine çıkarsa, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir? Bu kapsamda lazım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olmayacak mıdır?

-Devlette devamlılık, siyasette istikrar, Türkiye Yüzyılının inşası için Sayın Recep Tayyip Erdoğan güvencedir, milletin sevdalısıdır, tecrübesiyle ve birikimiyle bize göre tek seçenektir.

-Muhterem Arkadaşlarım, Tanzimat’ın ertesinde başlayan Kürtçülük propagandası Türk milletini tesiri altına hemen alamamıştır. Ancak, tıpkı bugünkü gibi, bölücülükten ve bölünmeden fayda uman ihanet yanaşmaları meseleyi istismar etmekten de geri durmamışlardır.

-Bu itibarla sözde Kürt sorunu, insani bir yaklaşım açısından değil, dün Osmanlı İmparatorluğu’nu bugün de Türkiye Cumhuriyeti’ni parçalamak gayesiyle gündeme getirilmiş sipariş bir projedir.
Yaklaşık 1,5 asırlık bir mazisi olan sözde Kürt sorununun, Mezopotamya petrol sahasını ele geçirmeye odaklanmış sömürgeci anlayış tarafından, Türkiye ile Rusya arasında kurmayı planladığı tampon devletin maskesi olarak üretildiği malumumuzdur.

-Bugün sözde Kürt sorunu etrafında buluşanlar önce tarih şuurundan, sonra da milli vicdandan çok uzağa savrulanlardır. Aslında olmayan bir sorunu varmış gibi göstermek, daha başlangıç aşamasında çürük bir zemine basıldığının işaretidir.

-Kürt kardeşlerim, ayrı etnik topluluk olmayıp, Türk milli dokusunun asıl ve temel unsurlarındandır.
Farklılık üzerine kurulan politikaların, ayrımcılığın ve ikinci sınıf vatandaşlık tanımının kundağı olduğu iyi bilinmelidir.

-Muhalefetin ve bölücü zihniyetin, bu eksende ürettiği laçkalaşmış ve marazileşmiş yuvarlak çözüm önerileri mahut bariz gerçeği asla değiştirmeyecektir. Samimiyetle ifade etmek isterim ki; biz beraberce yurdumuza alçakları uğratmadık. Biz beraberce hayâsız akınlara gövdemizi siper ettik.
Biz istiklal uğrunda, namus yolunda beraberce can verdik. Topraklarımızın bağında, bahçesinde; vatanımızın suyunda, yokuşunda; insanımızın gözyaşlarında ve dualarında beraberce bulunduk.

-Şahlanıp köpüren nehirlerimizde kanlarımız karışarak aktı. Aynı tende can, aynı tarihte şan, aynı kültürde gardaş olduk. Şunu kabul ediyoruz ki, bin yıldan bu tarafa, bir arada yaşayan ve geniş bir coğrafi bölgeye yayılmış olan kardeşlerimiz arasında mahalli şartlardan kaynaklı çeşitlilikler vardır ve doğaldır.

Ümit Özdağ'dan yanıt gecikmedi

Bahçeli'nin sözlerine bir basın toplantısıyla yanıt veren Ümit Özdağ, Devlet Bahçeli'ye şu dört soruyu yöneltti:

''1. Mayıs 2023'te ''Önümüzdeki günlerde çok şey değişecek, inşallah Türkiye değişmez'' dediniz. Türkiye'yi nasıl bir badireye sürüklüyorsunuz ki, inşallah Türkiye değişmez diyrosunuz? Yapacaklarınız Türkiye'nin parçalanması potansiyeline mi sahip kii inşallah Türkiye değişmez diyorsunuz? Devlet Bahçeli tarih ve millet önünde, uygulamaya koydukları programın ayrıntılarını Türk milletine anlatmak zorundadır.

2. Bir sene sonra, Mayıs 2024'te TBMM'de yine MHP grubunda yaptığıunız konuşmada ''Türkiye Milleti'' dediniz. Sonra bunu prompter hatası diye geçiştirmeye çalıştınız. Ama şimdi öyle olmadığı ortaya çıkıyor. Milletimizin adını değiştirmek konusunda Abdullah Öcalan'la mı anlaştınız?

3. Abdullah Öcalan PKK'yı lağvetmek için sizden ne istedi, siz ne verdiniz? Türk Milletine yalan söylemeyin. Abdullah Öcalan ve PKK siyasi ve jeopolitik tavizler almadan terör eylemlerini durdurmaz, arkasındaki emperyalistler de buna izin vermez. Ne verdiniz? Yoksa yine konuşmanızda söylediğiniz, 'küçük küçük' adımlarla mı ilerleyerek Türk Milletinin egemenliğini PKK'ya devredeceksiniz.?''

4. Osmanlı Devleti'nin verdiği hakları mevcut anayasamızın ilk 4 maddesini değiştirmeden nasıl vereceksiniz?''

''Erdoğan ve Bahçel'nin temel amacı Erdoğan'ın ölene değin Cumhurbaşkanı kalacağı bir düzenlemeyle anayasayı değiştirmektir. Bu politika Türk devleti ve milletini büyük bir tehditle karşı karşıya getirmektedir.

Devlet Bahçeli'ye İmralı'da bir MHP ilçe başkanlığı açmasını öneriyorum. Bir oy, bir oydur. Türk milliyetçilerinden alamayacağınız oyu, bundan sonra Öcalan'dan alırsınız.''

 

Hilal EMEKCİHilal EMEKCİ

YORUMLAR
Altay Tokat 10 ay önce
MHP nin aöıklaması 50 yıldır süren PKKBölücü Terör Örgütü ile yapılan mücadeleden ders alınmayarak yapılan bir hamaset belgesidir. Hamaset yönüne ve beklentilere katılıyorum ama PKK ve DEM in tuzaklarına önlem göremiyorum.
PKK-PYD ve partisi DEM ; Ülkemize yönelik ABD, İsrail, Yunanistan ve Ermenistan ın yürüttüğü vekalet savaşının maşasıdır ve TC ni bölmeyi hedefler. Dolayısıyla PKK-PYD bu devletlerden icazet almadan politika izleyemez. APO da dahil. DEM de İmralı ve Kandilin emrinden çıkamaz. Bu nedenle , APO Mecliste izin almadan komuşsa bile boş ve aldatmaca olur. Bu gerçeğe rağmen taviz anlamına yorumlanabilecek teklifler PKK nın moralini, cesaretini ve Kürt vatandaşlarımız üzerindeki baskı ve korkusunu artırmaktan başka bir işe yaramaz kanaatindeyim. Ayrıca TC inede yakışmaz. APO nun idamını affettik APO davasından vaz geçti mi?
Kürt vatandaşlarımızın sorunları var PKK korkusu, Aşiret düzeninden kaynaklanan eziyet ve aşağılanma, fakürlğk , fukaralık. PKK Bölücü sorunu ile beraber sayan cahillerinde tuzağı var burada. Dikkatli olmalıyız.
- PKK Bölücü Terörünün kökü mücadele ile kazınmadıkça tavizlerle, pazarlıkla tehdit büyür. Milli mücadele stratejimiz olmadığı için kesin sonuç alamıyoruz ve bölücü DEMi TBMM de besliyoruz. Önce bunları çözmeliyiz.
Düşmanı ve kendini doğru tanımayan başarı kazanamaz der Sun Tuzu. Biz bu girdaptan süratle çıkmalıyız. Doğru Dış politikalar ile PKK yı destekleyen Devletlerin PKK desteğini engellemeliyiz Gerisi kolayca ve süratle gelir ve PKK nın kökü kazınır.