Söz konusu acıklı ve skandal olay; Tevfik Diker'in "Kurtlar Medyası" kitabı ile "Kırmızı Siyah" (2015) adlı kitabımda , Google'da Aydın Doğan'a Ağır Suçlamalar, Em. Generalden Mektup başlığı ile yayınlanmış metinde ve TGRT de Gazeteci Küçük tarafından bir ara gündeme taşınmıştır. Ancak, gereken oranda tepki meydana gelmediği için aşağıda tekrar değiniyorum.
Koalisyon Hükümetinin Stratejik Öngörüsü!
Skandal Olay sırasında Bülent Ecevitin Başbakanlığında MHP ve ANAP ile koalisyon Hükümeti 1999-2002 yıllarında görev başına idi. Bülent Ecevit Kıbrıs Barış Harekatı (1974-) sırasında da Başbakandı. Harekatın zaferle tamamlanmasında Kıbrısta kurulmuş olan Kıbrıs Türk Mücahit Teşkilatının yani Mücahitlerin kahramanlıklarını görmüş olacak ki, bu tecrübesinden esinlenerek Irak Türkmenlerinin, Kıbrıs Türklerinin başarıyla teşkilatlandırıldığı gibi organize edilmesini yani hazırlanmasını içeren milli ve stratejik görevi Genekurmay Başkanlığına verdiğini biliyorum ve değerlendiriyorum.
İhalede Skandal!
Hükümet bu görevin finansmanını sağlamak amacıyla Özel Kuvvetler Komutanlığına 400 bin ton fuel-oil tahsis etti. Bunu satıp sağlanan para bu görevde kullanılacaktı ama öyle olmadı. Özel Kuvvetler Komutanlığı direkt Genelkurmay Başkanlığına bağlı bir birliktir.
İhale ve diğer ticari faaliyetlerin yürütülebilmesi için Özel Kuvvetler Komutanlığının bünyesinde Türkmen Vakfı ve Vakıfa bağlı Topaz Anonim Şirketi kuruldu.
Tahsis edilen fuel-oilin ihalesi Türkmen Vakfının Çankaya'da ki binasında 13 Temmuz 2001 günü açık artırma usulüne göre Özel Kuvvetler Komutanlığının görevlendirdiği bir kurmay albayın gözetiminde yapıldı. İhaleye katılan şirketler seçilerek ve davetiye gönderilerek belirlenmişti.
İhale ve yapılışı Ankara 13. Noteri tarafından kayıt altına alınmıştır. Bu noter belgesi bende mevcuttur ve çok yere dağıtıldığını biliyorum.
Noter Tutanağında da görüleceği üzere, ihaleye katılan şirketlerin teker teker ihaleden çekilmeleri sonunda ihaleyi tonu 50.25 ABD doları yani en yüksek fiyatı veren Tarhan Şirketi kazanmıştır. Buna rağmen ihale iptal edilmeksizin, yenilenmeden emirle ihaleden çekilmiş olan Petrol Ofisine verilmiştir. Petrol Ofisini o dönemde Aydın Doğan'ın şirketlerinden biri olduğunu belirtmek isterim. Böylece ihalede yolsuzluk ve usulsüzlük başlamış oldu.
Bu yolsuzluğun TSK'ya yakışmadığını ve ileride sorunlar çıkaracağını düşündüğüm için dönemin orgenerallerine ve korgenerallerine yazılı olarak bildirdim ve bazılarına telefonda ettim. Maalesef hiç kimseden çıt çıkmadı. Çok şaşırmıştım, üzülmüştüm ve kızmıştım.
Ben 1999'da emekli oldum . 1995-97 yıllarında Jandarma Asayiş Komutanı olarak Olağanüstü Hal döneminde PKK Bölücü teröristleri ile mücadele ettim. 1974 kıbrıs Barış Harekatına katıldım Dolayısıyla Irak Türkmenlerinin hazırlanmasını çok önemsiyorum. Emekli oluncada davet üzerine koalisyon hükümetinde bulunan MHP'ye katıldım ve MYK üyeliğine seçildim. Bu pozisyonlarımdan dolayı olaya müdahil oldum ve vicdani bir görev saydım. Ayrıca ben de bir Türkmenim.
Bu olay sırasında Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu, Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Yaşar Büyük anıttı. Daha sonra Genelkurmay Başkanı oldu. Böyle bir uygulamayı calibi dikkat buluyorum.
Bu ihaleden öncede aynı amaçla aynı miktarda birinci dilim fuel-oil kontenjanı verilmiş. Bunu daha sonra duydum. Birinci ihale yapılmadan değişik şirketlere tonu 8 ila 10 dolar arasında pazarlık usulü ile verilmiş. Bunun yanlış olduğunu söyledim ve ikinci dilim fuel-oil'i açık artırma usulu ile ihalesini sağladım. İhalelerden 5 kat fazla gelir elde edildi. Böylece takriben 25 milyon dolar kaynak oluştu.
Bu para ile Irak Türkmenlerinin teçhiz edilmeleri, eğitilmeleri ve teşkilatlanmaları gerekirken IŞİD Radikal Dinci Terör Örgütünün Irak Türkmenlerine saldırılarında ve ABD Irak Savaşında Türkmenlere hiçbir şey verilmediği ortaya çıktı. Bundan dolayı kendilerini savunamadılar, ağır zayiat verdiler, çok sayıda kız ve kadın, terötistler tarafından esir alınarak alıkondu. Hatta konsolosluğumuz basıldı ve rehin alındı. Bu konudaki haberler ve Türkmen ileri gelenlerinin beyanatları o zamanki basında çok sayıda yayınlandı.
Bu durumda ihalelerden elde edilen 25 milyon civarındaki paranın kimin cebine gittiğini sormamız suç mu? Böylece, Milli ve Stratejik görev savsaklanmış oldu.
Buradan Kıbrıs Türklerinin hazırlanmasını başarı ile gerçekleştiren dönemin komutanları ile Irak Türkmenlerinin hazırlanmasında görevi savsaklayan komutanların mukayesesini ve yorumunu okuyuculara bırakıyorum.
Hakkımda İftira ve Karalama Kampanyası Başlattılar!
Bu yolsuzluğu haber verdiğim , ortaya çıkardığım ve hassayiyet gösterdiğim için ilgililerden teşekkür beklerken üzerime gelmeye başladılar ve karalama kampanyası ile iftira bombardımanına tuttular. O sırada basının büyük bölümü Aydın Doğanın idi. Bunun gazetelerle yalan haberler yaparak ve olayla doğrudan ilgisi olan iki Genelkurmay Başkanlığı yapmış orgeneralin de pozisyonun katkısıyla öç alma refleksi ile bana zarar verdiler ve yıprattılar. Çamur at izi kalsın aşağılık yöntemi kullandılar. Ama gerçekler ortaya çıkınca çırpındıkça battılar, rezil oldular ve zavallı duruma düştüler.
Aşağılık olayın noter belgesi yani somut kanıtı olduğu için mahkemeye gidemiyorlardı. Keşke gitselerdi. Ben iftira kampanyasından dolayı Partim zarar görmesin diye siyaseti bıraktım. Allah belalarını verdi kanaatindeyim.
"İhaleye Ait Yolsuzluğun Kanıtı Olan Noter Belgesinin Meşhur Dolmabahçe Görüşmesinde Gündeme Geldiğini Duydum"
TSK kumpas davaları başlatılmadan önce zamanın Genelkurmay Başkanı ile Başbakanının Dolmabahçe sarayında görüştüklerini biliyoruz. Orada, Yaşar Paşaya başlatılacak davalara engel çıkarması halinde söz konusu Noter Belgesinin ve Milli davanın savsaklanmasının gündeme geleceği mealinde uyarı yaptığını ve bunun üzerine Yaşar Paşa'nın teslim olduğunu duydum. Bu kapsamda, kumpas davaları başlatıldı, daha sonra TSK'nın bir bölümünün FETÖ'ye kaptırıldığı ortaya çıktı. Teslimiyet gerçekleşince bu çirkin ve aşağılık olayın üzerine gidilmediğini düşünüyorum.
Gelecek Kuşaklara Uyarı!
Bu olayın üzerine gitmeyi yasal, vicdani ve ahlaki açıdan zorunluluk olarak görüyorum. Ayrıca, gelecek kuşaklara ders olsun, aşağılık olaylardan kaçınsınlar diye gündeme taşıyorum. Bu tarihi olaya kamuoyunda ün yapmış köşe yazarları ve gazetecilerin değinmemelerini de calibi dikkat buluyorum.
Yazımı, Büyük İskender'in "Bir kuzunun komuta ettiği aslanlardan oluşan bir ordu beni korkutmaz. Ayni şeyi, aslan tarafından komuta edilen kuzuların oluşturduğu ordu için söyleyemem" sözüyle bitiriyorum.
Altay Tokat E. Korg. Kıbrıs Gazisi, Eski Jandarma Asayiş Komutanı 1995-97, Başarılarından dolayı beş madalya ile ödüllendirildi.

Genel Yayın Yönetmeni
Pasam cok ornek bir yazi devlet adamliginin hatalari ve sonuclari acisindan tam bir ders kitabi