Tura Türk
HV
11 EYLÜL Perşembe 13:46

Sevmek mi Günah Sevmemek mi?

Hayatın köklerini sarıp sarmalayan, insanoğlunun varoluşunun özünde yer alan bir kavram: Sevgi. Çocuklukta bir annenin sıcak kucağında filizlenen, ergenlikte bir şiirin satır aralarında gizlenen ve olgunlukta bir yoldaşın omzunda yük bulan sevgi, insanın kendini anlamlandırma çabasının önemli bir parçasıdır.

Yaşam
Sevmek mi Günah Sevmemek mi?

Hayatın köklerini sarıp sarmalayan, insanoğlunun varoluşunun özünde yer alan bir kavram: Sevgi. Çocuklukta bir annenin sıcak kucağında filizlenen, ergenlikte bir şiirin satır aralarında gizlenen ve olgunlukta bir yoldaşın omzunda yük bulan sevgi, insanın kendini anlamlandırma çabasının önemli bir parçasıdır. Ancak, bu kutsal duyguyu anlamak ya da anlamlandırmak çoğu zaman kafa karışıklığına neden olur. Sevmek mi günah, sevmemek mi? Bu soru, sadece edebiyatın değil, felsefenin ve psikolojinin de dönem dönem ele aldığı bir bilmecedir.

Sevmenin Yükümü: Kendinden Geçmek

Sevmek, büyük bir cesaret işter. Bazen küçük bir gülümsemede, bazen bir fedakarlıkta, bazen de sessizlikte kendini gösterir. Sevgi, insanın kendi benliğinden vazgeçebilmesi, karşısındaki kişi için bir parçasını feda edebilmesidir. Ancak bu, herkesin hazır olduğu bir şey değil. Çünkü sevmek, insanı savunmasız kılar; zira sevgide bir risk vardır. Karşılıksız kalma, incinme ya da yanlış anlaşılma korkusu, bazıları için sevmenin "günah" gibi algılanmasına neden olabilir.

Ancak sevmekten kaçınmak, insanın doğal yapısına aykırıdır. İnsan, sevgiyle var olur ve sevgiyle büyür. Sevgi, sadece romantik bir ilişkiye indirgenemeyecek kadar geniş bir kavramdır. Doğaya, bir dostuna, ailesine ya da bir şiire duyulan sevgi, insanın ruhunu besler. Dolayısıyla, sevmenin "günah" olması bir yana, aslında en kutsal eylemlerden biridir.

Sevmemenin Yükümü: Boşluğun Karanlığı

Peki ya sevmemek? Sevmemek bir tercih midir, yoksa insanın içine sızıveren bir eksiklik mi? Kimi insanlar, hayatta karşılaştıkları travmalar ya da hayal kırıklıkları nedeniyle sevgiden uzak durmayı tercih eder. Ancak bu uzak duruş, zamanla bir yük haline gelir. Çünkü sevginin eksikliği, ruhsal bir boşluğı da beraberinde getirir.

Sevmemek, bir kalkan olabilir. Ancak bu kalkan, aynı zamanda insanı kendi dünyasında yalnız bir hapishaneye dönüştürebilir. Sevgi eksikliği, empatiyi, anlayışı ve hoşgörüyü zedeler. İşte bu yüzden, sevmemek "günah" olarak nitelendirilebilir. Sevginin olmadığı bir dünyada ya da hayatta, insanın kendi özünden uzaklaştığı bir gerçeklikle karşılaşması kaçınılmazdır.

Sevgi, Günah ve Sevap Dengesi

Dinler ve ahlak felsefesi de sevgiye önem verir. Sevgi, bir çoğu zaman "sevap" ile eşanlamlı olarak düşünülmüştür. Ancak sevginin doğru bir şekilde ifade edilmesi, zaman zaman bir bilgelik gerektirir. Dürtüelerle hareket eden bir sevgi, karşıdaki kişiye zarar verebilir; dolayısıyla sevgi "günah" ile de ilişiklendirilebilir.

Bu noktada sevginin niteliği önem kazanır. Karşılıklı, saygıya dayalı ve sınırların korunduğu bir sevgi, insanı yüceltir. Ancak sahiplenici, zarar verici ya da manipülatif bir sevgi, hem seveni hem de sevileni yorar. İşte bu nedenle, sevgi "günah" ya da "sevap" olarak adlandırılacaksa, bu ayrımı sevginin niteliğine göre yapmak daha anlamlı olur.

Son Söz: Sevmek Cesareti

Sevmek mi günah, sevmemek mi? Bu sorunun kesin bir yanıtı olmayabilir. Ancak şu bir gerçektir ki sevgi, insanın hayatına anlam katan bir çiçektir. Bazen dikenli, bazen kısa ömülü, bazen de mis kokulu bir çiçek... Onu koklamak cesaret ister; tıpkı hayatta risk almak gibi.

Sevgi, insanı insan yapan özüldür. Günahıyla, sevabıyla, hüznüyla ve mutluluğuyla sevgi, bu hayatta bize bırakılmış en büyük mirastır. Belki de soruyu tersine çevirmek gerek: Sevmekten kaçmak mı daha zor, yoksa sevgisiz bir hayata katlanmak mı? Ahmet TEKİN

Emircan MERALEmircan MERAL

Genel Yayın Yönetmeni

YORUMLAR