MHP yönetiminden birisi çıkmış; “Herkes ayağını denk almalıdır. Bu gidişatta Cumhur İttifakı bu işi gerçekleştirdiğinde terörle mücadele 40 yıl sonra tamamen bitecektir.” şeklindeki düşüncesinin yer aldığı geniş bir açıklama yapmıştır. Basından okudum.
Çok üzüldüm çok yanlış buldum, yadırgadım, hayal ve talihsiz olarak değerlendiriyorum. Hatta korku paranoyası ile söylenmiş olduğunu düşünüyorum. Keşke böyle bir açıklama da bulunulmasaydı. Çünkü sanki yenilme ve teslimiyet olasılığı zımnen işleniyor. Ayrıca, kamuoyu PKK - PYD gücü ile korkutularak yanlış ve tehlikeli hayallerin desteklenmesi isteniyor. Hatta Millet tehdit edilerek baskı altına alınmak isteniyor izlenimi ve algısı yorumuna yol açabiliyor kanaatindeyim. Bu yönteme ajitasyon denilir ve teröristler yoğun kullanır.
Böyle talihsiz açıklamalar; PKK-PYD Bölücü Terör Örgütü ve Partisi DEM çok güçlü ve korkulacak bir tehdit şeklinde dolaylıda olsa abartılarak gösterildiği için PKK-PYD ve DEM ’in çok mutlu olduklarını, umutlarının arttığını, teröristlerin moral ve motivasyonlarına olumlu yansıdığını ve psikolojik avantajlar sağladığını tecrübelerime dayanarak söylüyorum.
PKK-PYD ile mücadele çok boyutludur. Teröristlerle silahlı çatışma, dış desteğin kesilmesi, halkın kazanılması ve psikolojik harekât ve istihbarat önem taşır. Teröristlerle çatışmayı Güvenlik Güçleri yapar. Diğer mücadeleler de Siyasi Güç başrol oynar ve sorumluluk taşır. Psikolojik Harekâtta medyaya görevler düşer. Bu milli güç unsurların ve kamuoyunun koordineli ve etkili çalışması için Terörle Mücadele Milli Strateji belgesi gerekir. Parti politikaları ile başarı sağlanamaz.
PKK BÖLÜCÜ TERÖRÜ 1998’de BİTİRİLDİ BUNDAN DOLAYI, ABD APO'YU ŞARTSIZ VERDİ!
PKK silahlı mücadeleyi 1984’de tek taraflı başlattı. Bizim büyük hatalarımız yüzünden ve özellikle dış güçlerin desteği ile ve maşası olarak isyanını sürdürüyor. Ancak, hedeflerine yani sözde Bağımsız Kürdistan Devleti kurmak hayali ile beyhude çabalıyor.
Bu kapsamda; Alan Hakimiyeti Harekat Konsepti, Ara, Bul ve Teröristi Etkisiz Kıl doktrini, gece ve gündüz sürdürülen operasyonlar ile Çelik “1994”, Çekiç “1997” ve Şafak “1997” kodlu kapsamlı Kuzey Irak Operasyonları sonunda PKK marjinal yani eylem yapamayacak seviyeye düşürüldü ve paniklemeye başladı.
Bu dönemde ABD Ordusu için önemli düşünce kuruluşu Rand Corporation tarafından Terörizm Raporu hazırlanmıştır. Bu rapor düzenlenirken 30 ülke inceleniyor. 22 ülkenin teröre yenildiği, Türkiye'nin içinde bulunduğu 8 ülkenin terörü yendiği saptanıyor. Raporda, Türkiye terörle mücadeleyi 1999’da kazanmıştır deniyor. Bu rapordan esinlenen ABD PKK bitti diyerek APO'yu bize şartsız ve kayıtsız teslim etti. Ayrıca, hiç bir devlet APO’ya sahip çıkmadı. Böylece, T.C.’nin o dönemdeki gücü ve caydırıcılığı Dünyaca bir kez daha teyit edilmiş oldu.
Ben, Eğitim ve Doktrin Komutanı iken 1988 baharında ABD tarafından PKK ile mücadele yıllarıma ait bir konferans vermem için ABD'ye ismen davet edildim. Komuta katı uygun buldu ve ABD'ye gittim. ABD'nin Ankara'da ki Askeri Ataşeside bana refakat etti. Konferansta çok sayıda soru sordular. Bu sorular arasında; "Terörle mücadele gerilla yani komando ihtisas eğitimini görmüş askerler gerekir. Siz profesyonel olmayan belirli süre askerlik yapanları nasıl eğitiyorsunuz ve başarılı oluyorsunuz? Korucuları nasıl hazırlıyorsunuz ve operasyonlarda ne görevler veriyorsunuz? Teröristlerle mücadelede harekat konseptiniz ve doktrininiz nedir? Terörle Mücadelede başarınız dolayısıyla sizi konferans için davet ettik, çok faydalı bilgiler aldık." şeklinde sorular vardı, gereken cevapları verdim. Daha sonra ABD Askeri Ataşesi Albay Pepin "Böyle konferans düzenleme yapmayız ama faydalı olduğunu gördük. Bundan sonra, bu tür konferanslar düzenlemeye karar verdik" dediler. Burada, ABD'nin PKK'yı o yıllarda bitirdiğimizi teyit ettiğini anlıyoruz.
Biz ne yaptık? APO’nun idamını affettik, müzakere süreci başlattık, PKK'nın toparlanmasına ve azgınlaşmasına zemin hazırladık. Üstelik PKK-PYD ‘nin partisi DEM üzerinden PKK’nın TBMM’de cirit atmasını ve bütçeden beslenmesini demokrasi zannettik. Bu ve benzer hatalarımıza şaşkınlıkla bakan başta ABD, İsrail, Yunanistan ve Ermenistan PKK- PYD ‘yi bize tercih etmeye başladılar ve dış desteklerini açıkça artırarak sürdürmeye başladılar.
Şimdi, bu gerçekleri görme, PKK’nın Partisi DEM’e Devlete yakışmayan acayip ve tuhaf teklifte bulun ve 40 yıllık terör bu yöntemle bitecekmiş umuduyla ve dolaylı baskı yöntemiyle vatandaşlarımızı etkilemeye yönel. Lütfen rüya görmeyelim.
Önce, DEM, PKK- PYD’nin terör örgütleri olduğunu kamuoyuna açıklasın ve APO'ya sayın demekten vazgeçsin. Daha sonra, MHP’nin APO daveti yapılabilirdi. Şimdi PKK-PYD’nin ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramaz. Birinci müzakere sürecini yaşadık ne oldu? Fiyasko ile sonuçlandı. 2’nci müzakere süreci olursa yine fos çıkar. Ama PKK -PYD bazı avantajlar kazanabilir.
Herkes bilsin; PKK-PYD ile mücadele korku paranoyası ile başarılı olamaz. PKK-PYD’den izinsiz DEM inisiyatif geliştiremez, PKK-PYD ise kendisini destekleyen dış güçlerin onayını almadan politika yürütemez. Ayrıca, PKK-PYD ve DEM Kürt vatandaşlarımızın temsilcisi olamazlar.
Kürt vatandaşlarımızın çoğu şöyle diyor. Ben deli miyim? PKK’nın arkasına takılayım. PKK burada devlet kursa bile Barzani ve Talabani bölgelerindeki insanlar gibi perişan sefil bir hayata mahkum oluruz ve aç yaşarız. Halbuki, T.C. ’de benim oğlum hâkim, savcı, subay, cumhurbaşkanı vs. olabiliyor. Kanunlar önünde herkes eşit. Bizim en büyük sorunumuz PKK'lıların ve Aşiret Ağalarının çoğunun baskı ve zulmünden kurtulmaktır. T.C. ‘ne güveniyoruz ve bekliyoruz.
Bu arada, Narin kızımızın cinayetinde yaşanan fecaat, rezalet, haysiyetsizlik ve insana yakışmayan aşağılıkların aşiret kültüründen kaynaklandığı kanısındayım.
Kürt vatandaşlarımızın çoğunun bu haykırışına herkes kulak vermeli, ayağını denk atmalı, gerekenleri kararlılıkla yapmalı ve basit hesaplardan, hamasetten kaçınılmalı. Aksi takdirde; En azından şehit, gazi ve kahramanlarımızın vebal ve günahları altında kalırlar.
PKK-PYD ‘nin kökü kazınmadan hiçbir sorunumuzu çözemeyiz, gelişemeyiz, daha derin tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya kalabiliriz.
Yazımı ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözüyle bitiriyorum; “Vazgeçenler Değil Mücadele Edenler Tarihe Geçer!”
Altay Tokat E. Korg. 1999’da emekli oldu, Jandarma Asayiş Eski Komutanı “1995-97”, Kıbrıs Gazisi Başarılarından dolayı 5 madalya ile ödüllendirildi.

Genel Yayın Yönetmeni