Tura Türk
HV
17 EKİM Cuma 02:06

Demokratik Devletin Temeli Özgürlüktür

Bir devletin demokratik olup olmadığını anlamanın en temel yollarından biri, bireylere tanınan özgürlüklerin niteliği ve niceliğidir. Çünkü demokrasi, yalnızca seçim sandığına indirgenebilecek bir kavram değildir.

Yaşam
Demokratik Devletin Temeli Özgürlüktür

Bir devletin demokratik olup olmadığını anlamanın en temel yollarından biri, bireylere tanınan özgürlüklerin niteliği ve niceliğidir. Çünkü demokrasi, yalnızca seçim sandığına indirgenebilecek bir kavram değildir. Demokrasi; hukukun üstünlüğünü, kuvvetler ayrılığını, ifade özgürlüğünü, basın hürriyetini, örgütlenme ve protesto hakkını içeren geniş bir çerçevedir. İşte bu nedenle, "Demokratik devletin temeli özgürlüktür" ifadesi, sadece idealist bir söylem değil; aynı zamanda tarihsel, hukuki ve siyasal bir gerçektir.

I. Özgürlük Nedir ve Neden Temeldir?

Özgürlük, bireyin dış baskılardan bağımsız olarak düşünmesi, konuşması, inanması, eylemde bulunması ya da bulunmaması anlamına gelir. Ancak özgürlük, sınırsızlık demek değildir. John Stuart Mill’in meşhur tanımıyla, “Bir bireyin özgürlüğü, bir başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter.” Bu çerçevede, demokratik sistemlerde özgürlük hem bireyin haklarını güvence altına alır, hem de toplumsal düzeni koruyarak bir denge sağlar.

Demokratik devletlerde özgürlükler sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsaldır. Bir kişinin kendini ifade edebilmesi, basının özgürce yazabilmesi, üniversitelerin fikir üretebilmesi, sivil toplum kuruluşlarının faaliyet gösterebilmesi ve muhalefetin ses çıkarabilmesi, özgürlüğün yaşamsal uzantılarıdır.

II. Tarihsel Perspektif: Özgürlük Olmadan Demokrasi Olur mu?

Tarihe dönüp baktığımızda, özgürlüğün olmadığı hiçbir toplumda gerçek anlamda demokrasinin var olmadığını görürüz. Eski Atina'dan Fransız Devrimi’ne, Amerikan Bağımsızlık Bildirisi'nden günümüz Avrupa Birliği hukuk sistemine kadar, özgürlük daima demokrasinin kurucu unsuru olmuştur.

Mesela 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi, "Özgürlük, başkasına zarar vermediği sürece her şeyi yapabilme hakkıdır" der. Bu bildirge aynı zamanda demokratik bir toplumun temel taşlarını atmıştır. Yine Amerikan Anayasası’nın ilk 10 maddesi, yani "Bill of Rights", ifade özgürlüğünden inanç hürriyetine kadar birçok temel hakkı güvence altına alarak, demokrasiye zemin hazırlamıştır.

Türkiye’de ise 1876 Kanun-i Esasi’den bu yana yapılan tüm anayasal düzenlemelerde özgürlükler tartışma konusu olmuştur. Ancak ne zaman özgürlükler genişlemiş, o zaman demokrasimiz de ileriye gitmiştir. Ne zaman baskılar artmış, o zaman demokrasi gerilemiştir.

III. Özgürlüklerin Güvencesi Olarak Hukuk

Özgürlükler, ancak hukukla güvence altına alınırsa anlam kazanır. Demokratik devletlerde anayasa ve yasalar, bireyin haklarını devlete karşı korur. Bu, çoğunluğun tiranlığına karşı da bir settir. Bir başka deyişle, bir ülkede seçimler düzenli olarak yapılıyor olabilir; ancak eğer bireyler düşüncelerini açıkça ifade edemiyor, eleştiri yapamıyor, farklı fikirleri savunamıyorsa o ülkede demokrasiden söz etmek mümkün değildir.

Bağımsız yargı, demokratik bir devletin olmazsa olmazıdır. Çünkü özgürlüklerin ihlali durumunda yargı, bireyi koruyacak mekanizmadır. Hukukun üstünlüğü ilkesinin egemen olmadığı bir yerde, özgürlükler yalnızca kâğıt üzerindedir.

IV. Günümüzde Özgürlükler ve Demokrasi Krizi

Bugün dünyanın pek çok ülkesinde demokrasi, ciddi bir sınavdan geçiyor. Bazı ülkelerde otoriter yönetimler, seçim mekanizmasını araçsallaştırarak demokratik görüntü altında özgürlükleri tırpanlıyor. "Seçimle gelen diktatörler" kavramı artık siyasi literatürde yer edinmiş durumda.

İfade özgürlüğü, bu konuda en çok darbe alan alanlardan biri. Gazeteciler tutuklanıyor, muhalif görüşler susturuluyor, sosyal medya sansürleniyor. Bütün bunlar yaşanırken, hükümetler halkın oyunu aldıkları gerekçesiyle kendilerini demokratik ilan ediyor. Oysa bu anlayış, demokrasiye en büyük ihanettir. Çünkü gerçek bir demokrasi, sadece halkın iradesini değil, aynı zamanda bireyin haklarını da korumakla yükümlüdür.

V. Türkiye’de Durum ve Geleceğe Bakış

Türkiye’de demokratikleşme süreci her zaman sancılı olmuştur. Zaman zaman ileri adımlar atılmış, zaman zaman geri dönüşler yaşanmıştır. Ancak son yıllarda özgürlükler konusunda ciddi kısıtlamalar gündeme gelmektedir. Gazetecilerin tutuklanması, sosyal medya paylaşımlarından dolayı insanların yargılanması, üniversitelerdeki ifade özgürlüğüne yönelik müdahaleler, demokratik değerleri zedelemektedir.

Oysa Türkiye’nin geleceği, özgürlükçü bir demokrasiye sıkı sıkıya bağlıdır. Gençlerin özgürce düşünebildiği, kadınların korkmadan konuşabildiği, herkesin kimliğiyle, inancıyla, yaşam tarzıyla var olabildiği bir Türkiye, ancak demokratik özgürlüklerin garanti altına alındığı bir sistemle mümkündür.

VI. Sonuç: Özgürlük, Demokrasiye Ruhunu Verir

Demokrasi, sadece bir yönetim biçimi değil; bir yaşam kültürüdür. Bu kültürün özü ise özgürlüktür. Özgürlük olmadan demokrasi sadece bir vitrindir; içi boş, ruhsuz ve halktan kopuk bir yapı olur. O nedenle bir devleti demokratik yapan şey, seçimlerin ötesinde, o ülkedeki insanların ne kadar özgür olduklarıdır.

Bugün bir toplumun ne kadar demokratik olduğunu ölçmek istiyorsak, önce şu soruları sormalıyız: İnsanlar özgürce konuşabiliyor mu? Eleştirebiliyor mu? Örgütlenebiliyor mu? Basın bağımsız mı? Yargı adil mi? Bu sorulara “evet” yanıtı verebildiğimiz oranda, demokratik bir devlette yaşıyoruz demektir.

Ve unutmayalım: Özgürlüğün olmadığı yerde demokrasi, sadece bir kelimedir. Ahmet TEKİN

Emircan MERALEmircan MERAL

Genel Yayın Yönetmeni

YORUMLAR