Değerli vatandaşlarım, T.C'nin bekasını ve güvenliğini doğrudan ilgilendiren PKK - PYD Bölücü Terör Örgütü ve Partisi DEM ile 2'nci Müzakere Süreci hakkında son kritik gelişmeler ışığında düşüncelerimi ve önerilerimi takdirlerinize bir kez daha aşağıda sunuyorum.
CHP Yöneticileri devamlı birinci partiyiz, önümüzdeki seçimleri kazanacağız sloganı ile başarılı olabileceklerini zannediyorlar. Geçtiğimiz genel seçimleri hatırlasınlar. O dönemde de aynı sloganı kullanıyorlardı ne oldu? Ülkenin yaşadığı derin ve kapsamlı sorunlara rağmen Cumhurbaşkanlığını kaybettiler, parlamentoda azınlıkta kaldılar. Üstelik bol keseden milletvekili verilen Partiler CHP'den uzaklaştılar. Anlaşılan, seçim sonuçlarını iyi analiz etmemişler ve ders çıkaramamışlar kanaatindeyim.
Yerel seçimler önemlidir ama genel seçimlerin garantisi değildir. Çünkü yerel seçimlerde aday ön plandadır ve adaylar seçmen tarafından yakından tanıdığı için adaya oy verilir. Genel seçimde adaydan çok Partiye oy verilir.
Ekonomik konular hariç diğer konuların çoğunda CHP'nin iktidarın politikalarını doğrudan veya dolaylı yoldan desteklediklerini görüyoruz. Örneğin 2'nci açılım sürecinde PKK'nın Partisi DEM heyetini, İmralı'da APO ile ilk görüşmesinden sonra CHP Genel Başkanının kabul etmesi DEM ve dolaylı yoldan APO'nun büyütülmesinin yanında sonucu fiyaskoyla bitecek olan bu süreçte Cumhur İttifakının politikasını desteklediğini göstermektedir. Ayrıca DEM heyetiyle Genel Başkan seviyesinde görüşülmesi en azından protokol kuralları açısından kendisinin düzeyine zarar vermez mi? Güvenirliğine olumsuz yansıma yapmaz mı zannediyorsunuz?
Bildiğim kadarıyla CHP İsrail - Hamas Savaşında ve Rusya - Ukrayna Savaşında da iktidarın politikasını desteklemektedir. Bu bağlamda, CHP'nin ana muhalefet pozisyonunun bir miktar erozyona uğrayacağı kanısındayım.
AKP, bu konuda daha mantıklı hareket etmiş ve AKP Genel Başkanı yerine temsilcisi tarafından DEM'in İmralı heyeti muhatap alınmıştır. CHP görüşme randevusu vermemeli veya Genel Başkan yerine temsilcisi İmralı Heyetiyle görüşme yapmalıydı kanaatindeyim.
Yine, İYİ Partinin İmralı Heyetine randevu vermeyişini milliyetçi ve Atatürkçü bir yaklaşım olarak değerlendiriyorum. Zafer Partisininde PKK'nın bozguna uğratılmasını ve Partisinin kapatılmasını savunduğunu, 2'nci müzakere sürecinin PKK'ya bazı avantajlar sağlamaktan başka bir işe yaramayacağını içeren politika izlediğini görüyoruz ve doğru buluyoruz.
2'nci Müzakere Sürecinin Devlet tarafından başlatılması, olası bir yenilginin kabulü şeklinde algı oluşmasına vesile olarak yorumlanabilir. Ayrıca, bir devlete yakışmaz ama PKK PYD, DEM ve APO'ya olumlu yansıma yapar düşüncesindeyim.
PKK ile yürütülen mücadelede yıllarca bölgede komutanlık yapmış bir general olarak 2'nci müzakere süreci girişimini şiddetle reddediyorum ve T.C.'nin bekası açısından PKK'nın kökünün kazınmasının kaçınılmaz olduğunu kıymetlendiriyorum.
PKK ile müzakere sürecine dair inisiyatif nedeniyle Milliyetçilerin, PKK ile mücadele etmiş ve eden şehit, gazi ve kahramanlar ile Atatürkçülerin siyasi arenada yerlerinin ZAFER Partisi veya İYİ parti olduğunu bir kez daha ifade ediyorum.
İsrail, terör örgütü olarak gördüğü Hamas ve Hizbullah'a öneri götürerek gel anlaşalım dedi mi? Hayır demedi. Onların teslim olmalarını ya da mücadele ederek köklerini kazıyacağını ilan etti. Biz PKK'ya gel barış yapalım diye teklifte bulunuyoruz. Böyle aşağılayıcı ve PKK'nın moralini artırıcı teklifi CHP'nin desteklemesini hayretle karşılıyorum. Bu tür politikalarla İnandırıcı olunmaz ve güvenilirliğin sarsılır. Ayrıca, Atatürk'ün Partisine yakışmaz. Üstelik DEM Partisinin İmralı heyetinde DEM Genel Başkanı bile yok.
Bülent Ecevit iki defa seçim kazandı, birisi Kıbrıs Barış Harekatı diğeri APO'nun teslim alınmasıyla gerçekleşti. Genel seçimlerde günlük sorunlar önemlidir ama stratejik başarılarla kazanılır.
Altay Tokat E. Korg. 1999'da emekli oldu, Gazi, OHAL döneminde Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanı "1987-99" ve Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı "1995-97" olarak PKK ile mücadele etti. Başarılarından dolayı 5 madalya ile ödüllendirildi.

Genel Yayın Yönetmeni