Tura Türk
HV
11 EYLÜL Perşembe 19:37

Ağustos Ayına Neden Türklerin Zafer Ayı Denir?

Türk tarihini incelediğimizde değişik yılların Ağustos ayında Türklerin girdiği savaşlarda zaferler kazandığını görüyoruz. Bunlardan 14 zaferin Türk tarihi bakımından ayrı bir anlam ve önem taşımaktadır...

Gündem
Ağustos Ayına Neden Türklerin Zafer Ayı Denir?

Türk tarihini incelediğimizde değişik yılların Ağustos ayında Türklerin girdiği savaşlarda zaferler kazandığını görüyoruz. Bunlardan 14 zaferin Türk tarihi bakımından ayrı bir anlam ve önem taşımaktadır, tarihimizi zenginleştirmektedir ve hepimize şan ve şeref vermektedir. Bundan dolayı, Ağustos ayının uğur getirdiği söylenir.

Aşağıda, Ağustos ayındaki zaferlerimize özet şekilde değinmek istiyorum;

1. Malazgirt Zaferi  “26 Ağustos 1071”

Selçuklu Devletinin Sultanı Alparslan ile Doğu Roma  “Bizans” imparatoru Romen Diyojen’in komuta ettikleri Ordular arasında Malazgirt bölgesinde yapılan savaştır.

Alparslan; Stratejik savunma yaparak Bizans Ordusunu imha bölgesine çekti ve genel karşı taarruzla sayıca üstün düşmanı bozguna uğrattı. Romen Diyojeni’de esir aldı.

Muharebe başlamadan önce Alparslan'ın askerlerinin moral ve motivasyonunu yükseltmek amacıyla beyaz kefene benzeyen kıyafetiyle yaptığı konuşma aşağıdadır ve çok enteresandır.

“Şehit olursam bu beyaz elbisem kefenim olsun. O zaman ruhum göklere çıkacaktır. Benden sonra oğlum Melik Şahı tahta çıkarın ve Ona bağlı kalın. Zaferi kazanırsak istikbal bizimdir”

 2. Otlukbeli Zaferi  “11 Ağustos 1473”

Erzincan yöresinde Otlukbeli bölgesinde Fatih Sultan Mehmet’in komuta ettiği Osmanlı Ordusu ile Akkoyunlu Devleti sultanı Uzun Hasan komutasındaki Ordu arasında yapılan savaştır.

Her iki devlet Türk kökenlidir. Ancak, Uzun Hasan o zaman ki Trabzon Devlet Başkanının kızı Despina Hatun ile 1458’de evlenir.

Bunun üzerine, Uzun Hasan Osmanlı Devletinden Trabzon’dan aldığı verginin affedilmesini ve çeyiz olarak verilen Kayseri bölgesini ister. Böylece gerginlik başlar ve düşmanlık savaşa dönüşür. Otlukbeli savaşını Fatih Sultan Mehmet kazanır. Uzun Hasan kaçar.

3. Çaldıran Zaferi ; 23 Ağustos 1514

Padişah Yavuz Sultan Selim’in komuta ettiği Osmanlı Ordusu ile Şah İsmail'in komutasındaki Safevi Devleti Ordusu arasında günümüzde İran topraklarında olan Çaldıran da yapılan savaştır. Osmanlı Ordusu Zafer kazanırken Şah İsmail kaçmıştır.

Her iki Devlette Türk kökenli ve Müslüman olmasına rağmen savaş Mezhep ayrılığından çıkmıştır. Bu yönüyle ders almamız gerekir düşüncesindeyim.

Safevi Devletinde Şii Mezhebi, Osmanlı da Sünni Mezhebi yaygındı. Ancak, Safeviler Anadolu’da ki Alevileri yani Şiileri kışkırtarak isyan çıkarıyorlardı. Bundan dolayı Savaş çıktı. Savaş Osmanlı Ordusunun zaferiyle sonuçlandı, isyanlar önlendi ve birlik sağlandı. Ancak, Sünniler ve Aleviler arasında bazı sorunları günümüzde yaşamaya devam ediyoruz. Bu ayrımcılığın panzehiri, laik Cumhuriyettir kanısındayım.

4. Mercidabık Zaferi; 24 Ağustos 1516

Padişah Yavuz Sultan Selim komutasındaki Osmanlı Ordusu ile Memlük Ordusu arasında Halep'in kuzeyinde bulunan Mercidabık bölgesinde meydana gelen savaş da kazanılan zaferdir. Memlüklerin Osmanlıya karşı Safevi Devletiyle ittifak yapmış olmaları savaşın sebeplerinden birisidir

Yavuz, İslam birliğini sağlamak amacıyla Mercibadıktan zaferinden sonra Mısır'a sefer düzenler ve Ridaniye savaşı sonunda Mısır’ı işgal eder. 

Bu zaferin sonucunda Halifelik Makamı Osmanlılara geçti. Halifelik gelince Devletin yönetimi şeriat rejimine dönüştü.

Ancak, daha önce girdiği her savaşı kazanan Osmanlı Ordusu, şeriat rejiminden sonra girdiği savaşların hemen hemen hepsini kaybetti. Sonunda da koca İmparatorluk 1’nci Dünya Savaşı sonunda da yenilince Sevr Antlaşmasıyla çöktü ve bitti.

Bu acıklı oluşumdan ve gelişimden ders alınmasını ilgililere ve yetkililere iletiyorum.

5. Belgrad'ın Fethi; 29 Ağustos 1521

Macaristan Krallığının elinde bulunan jeopolitik ve stratejik açıdan önem taşıyan Belgrad, Kanuni Sultan Süleyman tarafından Temmuz 1521’de kuşatıldı ve iki aya yakın kuşatma sonunda ele geçirildi.

Belgrad, daha önce 2’nci Murat ve Fatih Sultan Mehmet tarafından kuşatılmıştı. Ancak, başarı sağlanamamıştır.

6. Mohaç Zaferi; 29 Ağustos 1526

Kanuni Sultan Süleyman komutasındaki Osmanlı Ordusu ile Macaristan Kralı Layoş komutasındaki Ordu Mohaç’da savaştılar. 

Savaşta, Osmanlı Ordusu 3 sıra halinde mevzilendi ve Macar saldırısı beklendi.  Macar Ordusu, merkezde sıklet merkezi yaparak taarruzu başlattı. Osmanlı Ordusunun merkezindeki birlikler yanlara çekilince Macar Ordusunun büyük bölümü imha bölgesine girdi. Bunun üzerine yanlardan yapılan genel karşı taarruzla Macar Ordusu bozguna uğratılarak zafer kazanıldı.

Böylece, Budapeşte dâhil Macaristan'ın büyük bir bölümü ele geçirildi.

7. Kıbrıs’ın Fethi; 1 Ağustos 1571

Padişah 2’nci Selim zamanında Lala Mustafa Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusu Venediklilerden Kıbrıs Adasını işgal etti.

Böylece Osmanlı İmparatorluğu zamanın en güçlü donanmasına sahip Venedik Devletine karşı büyük bir zafer kazandı.

8. Sakarya Meydan Muharebesi Zaferi; 23 Ağustos - 13 Eylül 1921

Kurtuluş Savaşımızın doruk noktası diyebileceğimiz Sakarya Meydan Muharebesinde Düşman durduruldu, 22 gün, 22 gece devam eden göğüs göğse çatışmalar, sonunda da Düşman Sakarya Nehrinin doğusuna sürüldü. Böylece, Osmanlı İmparatorluğu döneminden başlayan 238 yıllık yenilgilerle dolu çekilmemiz son buldu. Kazanılan zaferle makûs talihimiz sona erdirildi ve Kurtuluş Savaşımızın zafere uzanan yolun önü açılmış oldu.

9. Büyük Taarruz;

26 Ağustos 1922 de Başladı ve 30 Ağustos 1922'de Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile Kazanılan Büyük Zafer.

Bu Zaferle, T.C.’nin kurtuluş ve kuruluşunun temeli atıldı ve Lozan Antlaşması İle de tapusu alındı.

30 Ağustos zaferini her yıl  “Zafer Bayramı ve TSK Günü” olarak kutluyoruz.

10. 2’nci Kıbrıs Barış Harekatı; 14-16 Ağustos 1974

Bu zaferle; rekâta Yunanistan'ın Kıbrıs'ı ilhak yani ENOSİS hayali tarihe gömülmüş ve Kıbrıslı soydaşlarımızın Yunan destekli Rumlar tarafından toplu imhaları önlenmiş, hak ve menfaatleri korunmuş ve özgürlükleri sağlanmıştır.

Bu savaşta Kurmay Yüzbaşı olarak bende görev yaptım. Dolayısıyla Muharip Gaziyim. Elbette büyük onur ve şereftir.

Bir muharebede harekât iki komuta yerinden yönetilir. Biri Taktik Komuta Yeri diğeri Geri Komuta Yeri.

Taktik Komuta Yerinden mevcut harekât, Geri Komuta Yerinden lojistik ve idari faaliyetler yönetilir.

Kolordu Komutanı Korg. Nurettin Ersin idi. Ben Taktik Komuta Yerinde Bulunuyordum. Burada Kur. Alb. Eşref Bitlis, Kur. Alb. Muzaffer Sever de görev yapıyorlardı.

Sonuç

Yukarıda özet olarak sunulan 10 savaşta kazanılan zaferler Türk tarihini zenginleştirmiş, hepimize gurur ve onur vermiştir. Bu 10 zaferin Ağustos ayında kazanılmış olmasından dolayı Ağustos ayı Türklerin uğurlu ayı olarak tanımlanmakta ve benimsenmektedir. Bunda yadırganacak bir şey yoktur.

Kara Harp Okulunda Teğmenlerin Törenden Sonra And İçmeleri!

Ankara’da Kara Harp Okulundan bu yıl mezun olan teğmenlerin her yıl olduğu gibi Diploma Töreni düzenlendi.  Tören, programı görkemli bir şekilde yapıldı ve izlendi.

Tören bittikten sonra bir kısım teğmen kılıçlarını çatarak yemin ettiler ve “Mustafa Kemalin Askerleriyiz” sloganını coşkuyla ve topluca söylediler. TV’den töreni izlerken heyecanlandım, gururlandım ve Harp Okulundaki öğrencilik ile Kurmay Binbaşı iken Taktik Öğretmenliği yıllarım kafamda canlandı.

Teğmenlerin bu hareketine, anlamadan dinlemeden bazı insanlar suçlamaya varan eleştiriler yönelttiler.

Bu eleştirilerin birisi “Mustafa Kemalin Askerleriyiz” sloganı muhalefete aitmiş ve kabul edilemezmiş. Nerden çıktı bilmiyorum. Her asker Atatürk’ü ebedi Başkomutan olarak tanır ve onur duyar. Ben 1960’da Harp Okulundan mezun oldum. Biz böyle biliyoruz ve aynı sloganı söyleriz. Teğmenlerin bu sloganı söylemeleri doğal bir harekettir. Çarpıtmaya gerek yok. Aksini düşünmek Trikopis’in Askerlerine kadar götürür. Esas tehlike bilmeden, anlamadan boş konuşmalardır.

Bazıları, Biz Atatürk’ün askeri vesayetinin kökü kazınsın diye AKP'yi destekledik anlamında konuşarak boş ve ucuz kahramanlık yapmaya kalkışmış. Kendini kahraman zannediyorsan Filistin Savaşına git ve cürmünü anla.

Dünyanın, büyük komutan olarak kabul ettiği,  modern T.C.'nin kurucu lideri, örnek devrimci ve devlet adamı olarak tanıdığı Atatürk'ü önce öğren. Sonra, askeri vesayet paranoyası ya da önyargısı ile boş konuşmak yerine ortaçağ da kalmış Tarikat yani dindarlar değil dincilerin vesayetinden yani boyunduruğundan bahsetmeni salık veriyorum.

Şeriat rejimini benimsemiş bir devlet de milli ruh kolay kolay oluşmaz. Demokrasilerde ise oluşur. Dolayısıyla şeriat rejiminin başarılı olması hayaldir. Bu bağlamda; İslam âlemi Hristiyan âleminin hegemonyası altında birbirleriyle mücadele ediyor.

Teğmenler, her askerin içtiği yemin ve Anayasamızda bulunan değerlere anlam vererek değinmişlerdir. Bunu yadırgamak, paniklemek, uyduruk yorumlar yapmak kabul edilemez.

Teğmenlerimizi alkışlarımla kutluyorum ve yeni hayatlarında başarılar diliyorum.

Kara, Deniz, Hava Harp Okullarında kız öğrencilerin birinci olarak mezun olmaları örnek bir olaydır. Radikal dinciler bunu anlayamazlar kanaatindeyim.

Altay Tokat E. Korg. 1999 da emekli oldu. Başarılarından dolayı beş madalya ile ödüllendirildi.

Emircan MERALEmircan MERAL

Genel Yayın Yönetmeni

YORUMLAR
Altay Tokat 1 yıl önce
Atatürk Laik ve modern TC ni kurdu ve demokrasiye getirmek için demokrasünün önünde en büyük 2 engel vardıi Bunlat Tarikatlar ve Aşiretler. Bunlar ortaçağ kurumlarıdır. Tarikatları kapattı, aşiret yani toprak ağalarını kaldırmak için Toprak Reformu Kanunu çıkardı ama uygulamada ömrü yetmedi. Bunlardan dolayı bu insanlar Atatürk ü swvmezler. Partilerde rant peşine düştüler Tarikatlar ve aşirerler güölendiler yönetimi ele geşirdiler. Askeride vesayet diyerek pasifize ettiler. Bugün yaşadığımız sorunlar meydana geldi çözümüde kaf dağının arkasında.
Miraç 1 yıl önce
"Mustafa Kemalin Askerleriyiz" sloganının bazı kişiler tarafından eleştirilmesini nasıl yorumluyorsunuz? Bu eleştirilerin arkasında yatan sebepler nelerdir?
Hasan 1 yıl önce
Merhaba paşam öncelikle kaleminize sağlık diyorum. Yazınızda 1960 yılında Kara Harp Okulu'ndan mezun olduğunuzu yazmışsınız. O dönemle bugünkü askeri eğitim ve değerler arasında ne gibi farklar görüyorsunuz?
Altay Tokat 1 yıl önce
Dağlar kadar fark var. O dönemde Kıbrıs Barış Harekatı zaferle tamamlandı. Dünya hatran kaldı. NATO yu ABD, Türk ve Üngiltere Genrlkumay Başkanları yönetirdi. Şimdi bazı tatbikat ve toplantılada dışlanıyoruz. Konu çok uzun
Kadican 1 yıl önce
Paşam, teğmenlerin "Mustafa Kemalin Askerleriyiz" sloganını atmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu sloganın Türk askeri kültüründeki yeri nedir?
Yasin 1 yıl önce
Paşam, teğmenlerimize yapılan bu haksızlığa kim ses çıkaracak ülke elden gidiyorken kurucu önderimize karşı yapılan bu saygısızlık ne zaman son bulacak bu ülke bunların elinden kurtulabilecek mi?
Altay Tokat 1 yıl önce
Her subay Atatürk ü ebedi Başkomutan olarak tanır ve bilir. Başkomutan TBMM dir. TBMM bu yetkisini sadece Atatürk e 6 ay süreyle vermiştir ve tektir. Cumhurbaşkanları Başkomutan değildir Başkomutanı temsil eder.
Ebru yıldız 1 yıl önce
Her zamanki gibi çok doğru tespitler muhteşem bir yazı olmuş paşam iyiki varsınız????
Umut 1 yıl önce
Paşam, bir sorum olacaktı. Şimdi ki yönetim askeri harcamalara ağırlık vermiş durumda ancak sizin yazılarınızdan anladığım kadarıyla eski tecrübe bulunmamakta olası bir savaş senaryosunda ülkemiz hangi sorunlarla karşılaşacak yönetimin askeri harcamaları ne kadar işe yarayacak acaba?
Umut 1 yıl önce
Peki paşam, insanların gözlerini böyle boyuyorlarken olası bir savaş senaryosunda nasıl bir Türkiye izleyeceğiz. Bu senaryoda sizin gibi başarılı paşalarımız taktik anlamında sahada olacak mı?
Altay Tokat 1 yıl önce
Umut Bey, Paran pul olmuş. Ne harcaması? Rakamlar yüksek ama dolara endekslersen yanlış değerlendirdiğini görürsününz. Ayrıca bir Ordunun gücünü silahları oluşturmaz. Kuvvet çarpanları dediğimiz, eğitim düzeyü, komutanlık sanatı, moral ve motivasyonu, fonksiyonel disiplini korkuya dayanmayan vs değerler daha önemli. Bunlar bir kılıcın keskin ağzı, silahlar kılıcın sapımı oluşturur. Strafejistler böyle derler.
Samet 1 yıl önce
Türkiye'de böyle paşalar varken, saçma sapan insanların laflarıyla hareket ediyor paşamız ne de güzel özetlemiş şeriat gelirse asker biter. Ülkenin menfaatinden çok kendi çıkarını düşünüyor yönetim.