PKK Bölücü Terör Örgütü, geçtiğimiz Mayıs ayında silah yakma trajikomik şov olayını yaşadık. PKK bu esnada gerçekleşmesini imkansız gördüğüm isteklerini yani şartlarını ultimatom şeklinde açıklamıştı. Daha sonra Partisi DEM'in yöneticileri, PKK'nın isteklerini defarlarca tekrarladılar.
PKK'nın istekleri arasında; APO'nun ve teröristlerin af edilmeleri, siyaset yapmalarına izin verilmesi, Kürtçe'nin Türkçe gibi resmi dil olarak kabul edilmesi, Anayasada Türk Milleti tanımlamasının yerine Türkiyeli tanımı değişikliğinin yapılması, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi yani T.C.'nin ulus devlet ve üniter yapılanmasının eyalet sistemine dönüşmesinin yolunun açılması gibi akıl almaz koşullar bulunmaktadır. PKK'nın bu şekilde cesaretlenmesi ve küstahlaşması üzerinde ciddi olarak durmalıyız ve kesinlikle vermeyiz kanaatindeyim. Bu kapsamda, maalesef bir komisyon kuruldu, çalışmaları sürüyor.
Genel durum özetle böyle iken PKK dün yani 25 Ekim 2025 günü güya kendisini fesh etmiş olduğu için Kürt Özgürlük Yönetimi adı altında Kandilde bir açıklama yaptı. Türkiye içinde ve sınır kesiminde çatışma riski oluşturan ve olası provokasyolara açık olan Türkiye'de ki tüm güçleri geri çekeceklerinin kararını aldıklarını, bu kararın PKK lideri APO'nun onayı ile alındığını, demokratik siyasete katılabilmek için gerekli özgürlük ve demokratik entegrasyonu öngören yasaların gecikmeden çıkarılmalıdır, sürecin gerektirdiği hukuki ve siyasi yaklaşımlar gecikmeden gerçekleştirilmelidir mealinde dezenformasyon kokan isteklerini açıkladı.
PKK'nın açıklamasını analiz edersek. Silahları teslim etme yok, Yani tehdit devam edecek. Sadece, teröristlerin yerleri değiştirilecek. Bu dezenformasyon amaçlı tuzak değl midir? PKK adını Kürt Özgürlük Yönetimi yapmış. Burada PKK'nın siyasi hedefi olan sözde bağımsız Kürdistan Devleti hayali korunmuş olmuyor mu? İsim değişikliği tuzak değil mi? Ayrıca, PKK ve partisi DEM'in moral ve motivasyonlarına pozitif yansıma olmuyor mu?
Esasen, PKK'ya gel müzakere yapalım anlamında açıklamada bulunmak stratejik hatadır. Savaş veya bir mücadelede bu tür teklif zayıflık ve yenilgi izlenimi yaratır. Bir devlete yakışmaz.
Ayrıca, PKK terörü ile Kürt vatandaşlarımızın sorunları ayrı ayrı konulardır. Bu ayrımı, bilinçli veya bilinçsiz yapmadığımız için PKK kendisini Kürt vatandaşlarımızın tamamının hamisi yani koruyucusu konumunda görüyor. Böylece, PKK tehlikesinin büyümesine fırsat veriliyor kanaatindeyim. Kürt vatandaşlarımızın yoğunlukta yaşadığı bölgede orta çağ düzeni olan feodal veya derebeylik yani aşiret sistemi hüküm sürmektedir. Bu nedenle, aşiret düzeni varken demokrasiden bahsetmek de stratejik hata değil midir? Aşiret düzeni toprak reformu ile kaldırılabilir kanaatindeyim. Ama ses çıkmıyor.
Altay Tokat E. Korg. 1999'da Emekli Oldu. Kıbrıs Gazisi Hakkâri Dağ ve Komanda Tugay Komutanı 1987- 89 ve Jandarma Asayiş Bölge Komutanı 1995-97 olarak PKK ile Mücadele Etti. Başarılarından dolayı 5 madalya ide ödüllendirdi.