google.com, pub-5635234458637791, DIRECT, f08c47fec0942fa0

TUTSAK AKIL MI, HÜR AKIL MI?

Hegel, “Özgürlük, seçim yapabilmektir.” derken tutsaklığı reddeder.

Gündem - 06-12-2025 17:40

Hegel, “Özgürlük, seçim yapabilmektir.” derken tutsaklığı reddeder.

 

Baskıcı ve otoriter iktidarların aklı neden ele geçirmek istediklerine dair gerekçeler o kadar çoktur ki, sahnenin dışındaki insanlar bunu ancak zamanla fark eder. “Tutsak Edilmiş Akıl” kitabının yazarı Czeslaw Miłosz, diktatörlüklerin ve totaliter rejimlerin altında inim inim inleyen insanlığı anlatır. Baskının nasıl bir entelektüel çölleşmeye sebep olduğunu gösterir. Tutsak akıllar yaratanların acımasızlığını, her kötülüğü nasıl sıradanlaştırdığını, düşünmeyi yok eden acıların nasıl her yere yayıldığını çarpıcı bir biçimde aktarır. Bir yandan da bütün bunlara sessiz kalanların, sıra kendilerine geldiğinde nasıl şaşkınlığa düştüklerini gözler önüne serer.

 

İnsanlığın ortak yaşamı, tarihi boyunca edinilmiş deneyim ve bilgi üzerine kuruludur. Ne var ki felaketler yaşanmadan pek çok şey anlaşılmaz. Hayat, mantıklı ve anlamlı yaşamaktır. İnsanlar mantığın sınırlarını çözebilirse, insanlığın sınırlarını da çözebilir. Ancak iradenin tutsak olması buna engeldir. Riskler karakterleri belirler. Esir insanlar sorumluluk almaktan kaçınır. Asıl olan, karanlıkların içinde aydınlığı görebilmektir. Baykuşun karanlıkta sahip olduğu olağanüstü görme yeteneği, mitolojilerde bilgi taşıyıcılığıyla anılmasının sebebidir.

 

İnsan da en değerli varlığı olan aklını tutsak etmemelidir.

 

Anksiyete diye bir kavram vardır. Her ne kadar tıbbın konusu olsa da, yaklaşmakta olan bir tehdit veya stres unsuruna karşı duyulan korku, kaygı ve huzursuzlukla kendisini gösteren bir bozukluktur. Her alana yayılmış kaygı, geleceği riske sokar ve tedbir alma yeteneğini zayıflatır. Bu durum insanı tutsak hâle getirir. Kaygının birçok çeşidi vardır: Kirli ilişkilerin ortaya çıkması, açıkların görülmesi, işlenen suç ve günahların açığa çıkması gibi korkular, insanın hür iradesini kullanmasını engeller.

 

Siyaset alanında bu tutsaklık çok yaygındır. Mecburiyetten her şeye onay vermek bu yüzdendir. Kimsenin kimseye acımadığı, şefkat göstermediği toplumlarda sevgi ve merhametin ne olduğunu bilmek zordur. Siyasetin acımasızlığında, düşmanlığında ve intikamcılığında tutsak akıl pazarları oluşur. Bu nedenle sorumluluk taşıyanların, tehlikenin büyüklüğüne göre tedbir alması gerekir. Bunun ölçüsü ise ahlaktır. Ahlak, tutsaklığa meydan okur.

 

Bugün siyasi sorumluların dün söyledikleriyle bugün yaptıkları arasındaki çelişkilerin altında da bu tutsaklık yatıyor. Dün savunduklarının bugün tam tersini yapmalarının sebebi, kirlenmiş ve tutsak olmuş akıllarıdır.

 

Tutsaklıkta ülke çıkarı veya insani değerler önemsenmez. Dik durulmaz. İnsanın sefilleşmesi bundandır. Bu yüzden bu hayatta namuslu olmak zordur.

 

Rahmetli Osman Bölükbaşı’ndan bir hatıra anlatılır: Siyaseti bıraktığı dönemde Kızılay’da otobüs beklerken biri yanına gelip, “Siz de mi otobüs bekliyorsunuz?” diye sorar. Bölükbaşı’nın cevabı ibret vericidir: “Siyasette cebimi doldurmadım, otobüsü doldurmak için bekliyorum.” Tutsak bir akıl böyle bir cevabı veremezdi.

 

Bugünün yüksek mevkilerindeki haramzadeler, sosyal medyada ortaya dökülen hiyerarşik soygun düzeninin mensupları böyle bir cevabı verebilir mi? Araştırma ve denetime bile müsaade ederler mi?

 

Tutsak akıl, efendilerinin köleliğine talip olmaktır. Bir yargıç düşünün ki, “Ben adaletle karar veremem; çünkü beni sürerler.” diyor. Bu sözden sonra o yargıçtan insanlık, vicdan ve ahlak beklenir mi? Tutsaklığın, rantın ve kötülüğün zihinlerdeki şekli budur. Otoritenin eteğine tutunanlardan namus beklenebilir mi?

 

Tutsaklığın sebeplerine bakmak gerekir. Güç sahiplerine duyulan aşkın altında yatan nedir? Dillerinde dün “hainsin”, bugün “hainim” sözleri dolaşıyor… Bu basit bir konu değildir. Haysiyeti yok olmuş lağım farelerinden ne beklenebilir ki?

 

Tutsaklık sadece hapishane değildir. Asıl tutsaklık, her türlü adaletsizliğe, kirliliğe boyun eğmek; isyan duygusunu yitirmektir. Hayatın anlamını yaşamamaktır. İnsanın kendi kendini hapsettiği kötülüklerden daha büyük tutsaklık yoktur. Her şeyin aşırısı, her ahlaksızlık tutsaklığın yolunu açar.

 

Akıl, bilim, demokrasi, adalet ve ahlak; tutsaklığın karşıtıdır.

Tutsaklık, insan olmayı yok eder. Kemal Albayrak

Günün Diğer Haberleri