google.com, pub-5635234458637791, DIRECT, f08c47fec0942fa0

Değerlisin Ama Değer misin?

Hayatta bazen her şeyden daha kıymetli hissettiririz birini. Varlığına şükrettiğimiz, gülüşünü ezberlediğimiz, incinmesin diye kendi kalbimizi parçaladığımız insanlar olur.

Yaşam - 01-08-2025 22:57

Hayatta bazen her şeyden daha kıymetli hissettiririz birini. Varlığına şükrettiğimiz, gülüşünü ezberlediğimiz, incinmesin diye kendi kalbimizi parçaladığımız insanlar olur. Onlar için yaptığımız fedakârlıklar, zaman zaman kendimize bile yabancılaştırır bizi. Bir bakmışız ki, sınırlarımızı silmişiz. Beklentisiz sevmek adına kendimizi yok saymışız. Oysa bir gün aynaya bakınca içimizden yankılanan cümle şu olur:
“Ben bu kadar değer verirken, o bana değer mi verdi?”

Birine Değer Vermek Kolaydır, Ama...

Değer vermek, yüreğin temizliğinden doğar. Kimine göre bir tebessümle başlar, kimine göre canını dişine takarak. Ama asıl mesele, o değerin karşılığını bulup bulmadığıdır. Sevgi, emek ve sadakat… Tüm bunları sunduğumuz kişi, bizim değerimizi gerçekten görüyorsa, bu bir karşılıktır; alışveriş değildir. Ama çoğu zaman fark ederiz ki, biz “değerlisin” derken, karşımızdaki “acaba değer mi?” diye sorgulamış bizi.

Kendimizi Kaybederken Bulduğumuz Sessizlik

Birini seversin, onun her şeyiyle. Eksikleriyle, kırıklarıyla, hatalarıyla. Gözündeki bir damla yaşa bile dayanamayıp kendi gözyaşını içine akıtırsın. Ama gün gelir, o insan senin yokluğunda bile bir şey eksilmiyor gibi yaşarsa, kalbindeki fırtına dinerken büyük bir sessizlik çöküyor içimize:
“Ben değer verdim, ama değer miydim?”

İşte bu noktada en çok kendimizle yüzleşiyoruz. Kendimizi sevilmeye değer hissetmediğimiz bir noktaya sürüklediğimizin farkına varıyoruz. Çünkü bazen, birini göklere çıkarırken, kendimizi yerin dibine batırmışız da haberimiz yok.

Değer, Gösterilmediğinde Yaraya Dönüşür

Bir çiçek düşünün… Ne kadar güzel olursa olsun, su vermezsen solacaktır. Sevgi de böyle bir şey. İlgiyle, emekle, anlayışla beslenmedikçe kurur. Biz her sabah o çiçeği sularken, o çiçeğin bizi fark etmesini bekleriz. Ama o sadece toprağa gömülü olduğunu sanıyorsa, biz su vermeye devam etsek ne olur?

Birinin gözünde değerli olmak güzel. Ama gözünün içine baka baka seni hiçe sayan birinin, kalbinde yer aramak kadar acı bir şey yok.

Kendi Değerini Bilmeyen, Başkasının Gölgesinde Kaybolur

İnsan bazen öyle sever ki, kendini unutmak ona zarar vermez gibi gelir. Ama bir bakarsın, aynadaki suretin tanınmaz hale gelmiş. Kimliğini, duruşunu, varlığını bir başkasının onayına teslim etmişsin.

İşte o an sormalı kendine:
“Ben kendi değerimi ne zaman unuttum?”

Kendini değersiz hissettiren her bağ, bir zehirdir. Seni küçülten her söz, ruhunu kemiren bir kurt. Ve sen, susarak büyütüyorsun o zehri iç dünyanda. Oysa sadece bir adım geriye çekilsen, göreceksin: Sen değerlisin ama önce sen, kendine değer misin?

Değer Vermekle Değer Kaybetmek Arasında İnce Bir Çizgi Var

Bazen sevdiğimiz insanlar bize değer verdiğini zannederiz, çünkü alışmışızdır onların varlığına. Alışkanlıkları sevgiyle karıştırmak gibi bir yanılgıya düşeriz. Oysa gerçek sevgi, varlığını sadece yanında olduğunda değil, yokluğunda da hissettirir.

Biriyle yürürken değil, onunla yol ayrımına geldiğinde anlarsın ne kadar değerli olduğunu. Sırtını döndüğünde seni unutan biri, yüzüne gülerken içini ısıtamaz. İşte tam bu yüzden, birilerine “değerlisin” demeden önce, kendi içinden şu soruyu sormalısın:
“O kişi gerçekten bu değeri hak ediyor mu?”

Kırık Kalplerin Sessizliği

Değer verip de kırıldığın insanlar vardır. Üstelik onların bir kere bile seni düşündüğünden şüphe etmeyip, her yanlışlarına “olsun” diyerek sustuğun… Ama insan hep susamaz. Bir noktada kalp dolar, suskunluk sızlamaya başlar. Ve sızlayan her şey, bir gün ağlamaya dönüşür.

İşte o zaman, gözyaşların sadece birine değil, kendine de dökülür:
“Ben bu kadar emek verdim… Ya o, tek bir çabayı çok gördü.”

Sonunda Sadece Kendin Kalırsın

Bazen birilerini kazanmak için kendinden verirsin. Ama fark etmezsin; kazandıkça kaybediyorsundur. O kişiyi değil, kendini… Sevgini, inancını, masumiyetini…

Bir gün döner bakarsın arkana, kimse yok. Ama aynaya baktığında, kendin de yoksun. O yüzden ne kadar seversen sev, kendinden eksiltmeden yap bunu. Çünkü gerçek sevgi, başkasını büyütürken seni yok etmez. Gerçek değer, kendini kaybetmeden bir başkasında kalabilmektir.

Kendine Veremediğin Değeri Başkasına Vermekle Övünme

İçinde yarım kalan sevgilerin yükünü, başkalarına verdiğin değerde telafi etmeye çalışırsın bazen. Kendi yaralarını saramazken, başkasının her küçük sızısında kendini paralamak gibi bir huy edinmişsindir. Ama fark etmezsin: Sen, aslında hep eksik birinden fazla bir şey beklemişsindir.

Kendine bile göstermediğin anlayışı, başkalarına sunduğun sürece kendi kalbine ihanet etmiş olursun. Çünkü kendini görmeyen bir yürek, başkasının bakışlarında anlam aramakla yorulur. Ve işin en acı tarafı şudur:
Kendine veremediğin değeri, başkasına verirken tüketirsin.

Sana Ne Zaman “Değersiz” Hissettirdilerse, Orası Dönüm Noktandı

Hayatta bazı anlar vardır, seni bir cümleyle bitirirler. “Abartıyorsun”, “Hassassın”, “Bunu bile mi anlayamadın?” gibi küçücük kelimeler, içinde yıllarca onarılmayacak izler bırakır. Sana ne zaman değersiz hissettirdilerse, o an bir şeyler değişmiştir. Belki bunu hemen fark etmezsin, ama içindeki sevgi çekilmeye başlar.

Bir insana sürekli değer verip, ondan yalnızca yok sayılmayı görmek… İşte bu, insanı değiştiren en derin kırılmadır. O an başlar sorgulamalar:
“Beni bu hale kim getirdi?” değil, “Ben kendimi bu hale niye getirdim?” diye…

Seni Unutanlar İçin Kendini Hatırlatmaktan Vazgeç

Sürekli sen ararsın. Sürekli sen sorarsın. Doğum gününü hatırlayan olmaz ama sen onların en küçük sevincinde bile yanlarındasındır. Onlar seni unutur, sen hatırlatmaya çalışırsın. Ama bir gün gelir, tüm bu çaban seni yok eder. Çünkü kimse sana “Ben de seni düşündüm” demez.

Ve o zaman anlarsın:
Kendini sürekli hatırlattığın insanlar, aslında seni unutmamışlardır; sadece umursamamışlardır.

İşte bu farkındalık canını yakar ama seni özgürleştirir. Çünkü gerçek sevgi, kendini ispat etmeye mecbur hissettiğin yerde filizlenmez. Sevgi, varlığınla bile kıymetli olabildiğin yerde yeşerir.

Değer Gören Bir Kalp, Sessiz Bile Olsa Şükreder

Bazen iki kelime yetiyor bir insanı iyileştirmeye: “İyi ki varsın.” Belki bir omuz, belki bir içten bakış… İşte o an, en büyük kıymetini hissedersin. Çünkü insanı değerli hissettiren süslü cümleler değil, göz ardı edilmeyen varlığıdır.

Değer gören bir kalp, sessizliğinde bile huzur taşır. Çünkü bilir ki, birinin yanında olmak için çırpınmasına gerek yoktur; zaten o yer, onun için ayrılmıştır. Ve böyle bir yerde yaşanan sevgi, ne tüketir ne de tüketilir.

Sadece olduğu gibi kabullenilir, büyür ve yürekten yüreğe şifa olur.

Gitmeyi Bilmek de Kendine Verilen Bir Değerdir

Bazen kalmak değil, gitmek daha güçlü bir duruştur. Çünkü her kalış, biraz daha yok sayılmak demektir. Ve sen, ne kadar çok kalırsan; onlar o kadar az kıymet verir. Çünkü alışırlar sana, varlığını sıradanlaştırırlar.
Oysa sen, kimsenin sıradanı olacak kadar basit değilsin.

Kendine değer vermek; gerekirse gözyaşlarınla vedalaşmak, alışkanlıklarına karşı durmak ve artık gitmeyi bilmekle başlar. Bu bir kaçış değil, bir uyanıştır. Seni unutanlardan, seni görmeyenlerden, seni sevmemeyi seçenlerden uzaklaşmaktır.

Çünkü sen değerlisin ama kendin için değer misin? Bütün mesele burada başlar…

SON SÖZ: Değerli Olmak Yetmez, Değer Görmek de Gerekir

Sen değerlisin, evet… Ama birine göre değil, kendine göre değerlisin. Ve unutma: Değer, onu fark edebilenin elinde anlam kazanır. Sana “değerlisin” diyen çok olur, ama gerçekten “değer veren” azdır. Gözünün içine bakıp da, ruhunu hissedebilen, sessizliğinde bile seni anlayan birini bulursan; işte o zaman sadece değerli değil, aynı zamanda değer gören de olursun. Ahmet TEKİN

Günün Diğer Haberleri