Cumhuriyet…
Yalnızca bir yönetim biçimi değil, bir milletin küllerinden yeniden doğuşudur.
Bir ulusun karanlıktan aydınlığa yürüyüşünün adıdır.
Ve o yürüyüşün önünde, elinde meşalesiyle giden bir isim vardır: Mustafa Kemal Atatürk.
Bugün 29 Ekim…
Sadece bir tarih değil; bağımsızlığın, onurun, direnişin ve yeniden var oluşun sembolüdür.
Her bayrak dalgalandığında, her çocuk “Ne mutlu Türküm diyene!” dediğinde, o günün anlamı bir kez daha canlanır.
Çünkü Cumhuriyet, bir avuç inanmış yüreğin, imkânsız denilene meydan okuyuşudur.
Bir Halkın Küllerinden Doğduğu Gün
1919’da Anadolu’nun her yanı işgal altındayken umutlar tükenmişti.
Bir milletin dizleri yere değmişti ama kalbi hâlâ atıyordu.
İşte o kalbin adı Mustafa Kemal’di.
O, yalnızca bir komutan değil, bir milletin inancını yeniden canlandıran bir ruhtu.
Atatürk’ün en büyük zaferi savaş meydanlarında kazandıkları değil, zihinlerde başlattığı devrimdir.
O devrim, kadının yeniden ayağa kalktığı, eğitimin halka indiği, özgürlüğün nefes gibi yayıldığı bir çağın kapısını araladı.
Cumhuriyet, işte bu yüzden sadece bir sistem değil; bir aydınlanma hareketidir.
Atatürk Düşmanlarına Cevap: Karanlık Aydınlıktan Korkar
Bugün hâlâ Atatürk’e düşmanlık edenler var.
Çünkü O’nun ışığı, onların karanlığını deşifre ediyor.
Onlar bilmez ki, Atatürk’ü sevmek bir tercih değil, bir bilinçtir.
Çünkü O, bu toprakların onurudur, bağımsızlığın simgesidir, aklın ve bilimin yol göstericisidir.
Atatürk düşmanlığı, aslında Türkiye düşmanlığıdır.
O’na kin duyanlar, bu milletin özgür iradesine tahammül edemeyenlerdir.
Unutmasınlar: Güneşi çamurla sıvayamazsınız.
Atatürk’ün fikirleri, heykellerden değil, halkın yüreğinden doğmuştur.
O yürek atmaya devam ettiği sürece, ne Cumhuriyet yıkılır, ne de bu millet eğilir.
Cumhuriyet Kadındır, Çocuktur, Gelecektir
Cumhuriyet, bir köylü kadının tarlada başını dik tutabilmesidir.
Bir kız çocuğunun “Ben de okuyacağım!” diyebilmesidir.
Bir gencin “Ben bu ülkeyi daha ileriye taşıyacağım” diyebilmesidir.
Atatürk, Cumhuriyeti sadece kurmadı — kadına, gence, çocuğa emanet etti.
Çünkü biliyordu ki bir millet, ancak kadınları özgürse yükselebilir.
Ve bir millet, çocuklarını korkuyla değil, özgürlükle büyütüyorsa geleceğini garanti altına alır.
İşte Cumhuriyet, bu inancın eseridir.
Cumhuriyeti Korumak, Atatürk’e Minnet Değil, Borçtur
Atatürk bize bir miras değil, bir emanet bıraktı.
Ve emanet, yalnızca kutlanmaz; korunur.
Bugün Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamak, yalnızca geçmişi anmak değil, geleceğe söz vermektir.
“Ben bu ülkenin aydınlık yolundan ayrılmayacağım” demektir.
Atatürk, bir gün “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” dediğinde, aslında hepimize görev verdi.
Bu görev, sadece 29 Ekim sabahı bayrak asmak değil; her gün adaletle, akılla, vicdanla yaşamaktır.
Cumhuriyet Bir Lütuf Değil, Mücadeledir
Bu topraklar kolay özgür olmadı.
Binlerce can, bir hilalin uğruna toprağa düştü.
Cumhuriyet, kanla değil, alın teriyle; nefretle değil, inançla kuruldu.
O yüzden Cumhuriyet, bir hediye değil — bir mücadele anıtıdır.
Atatürk’ü Sevmek Yetmez, Anlamak Gerekir
Onun ilke ve inkılaplarını bilmeden, sadece fotoğrafına bakmak yeterli değildir.
Atatürk’ü anlamak, düşüncesini yaşatmaktır: Bilimi rehber almak, adaleti korumak, özgürlüğü savunmaktır.
Cumhuriyetin Düşmanı Karanlıktır
Bugün hâlâ laikliğe, bilime, eşitliğe düşman olanlar varsa, sebebi bellidir:
Çünkü Cumhuriyet onların karanlık düzenini bozmuştur.
Ama bilsinler, bu ülke bir kez aydınlığa kavuştu; bir daha asla geri dönmeyecek.
Cumhuriyetin Gerçek Sahibi Halktır
Cumhuriyet, saraylarda değil, köy okullarında doğdu.
Bir millet, kendi kaderini eline aldı.
Bugün bizler, o iradenin mirasçılarıyız.
Unutma: Halkın sustuğu yerde, Cumhuriyet biter.
Atatürk Yaşıyor, Çünkü Fikirleri Yaşıyor
Heykeller yıkılabilir, isimler silinmeye çalışılabilir.
Ama fikirler? Onlar kalplere kazınmıştır.
Atatürk, milyonlarca gencin kalbinde yaşamaya devam ediyor.
Ve her “Yaşasın Cumhuriyet!” çığlığı, O’nun nefesidir.
Son Söz
Bugün 29 Ekim.
Bir milletin özgürlüğünü yeniden kazandığı, zincirlerini kırdığı gün.
Atatürk, sadece bir lider değil; bir medeniyet projesidir.
Onun kurduğu Cumhuriyet, çağlar ötesine uzanan bir umuttur.
Ona düşmanlık edenler, bu umudu yok edemez.
Çünkü Cumhuriyet, artık bu milletin damarlarına işlemiştir.
Ve biz her 29 Ekim’de değil, her nefeste aynı sözü tekrar ederiz:
Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Atatürk! Ahmet Tekin